• doors un la woman albumunden bir sarki

    yeeeaahh
    i took a trip down to l'america
    to trade some beads for a pint of gold
    i took a trip down to l'america
    to trade some beads for a pint of gold
    l'america, l'america, l'america x2
    c'mon people, don't ya look so down
    you know the rain man's comin' ta town
    change the weather, change your luck
    and then he'll teach ya how ta...find yourself
    l'america
    friendly strangers came to town
    all the people put them down
    but, the women loved their ways
    come again some other day
    like the gentle rain
    like the gentle rain that falls
    i took a trip down to l'america
    to trade some beads for a pint of gold
    i took a trip down to l'america
    to trade some beads for a pint of gold
    l'america, l'america, l'america
    l'america, l'america, l'america, l'america
  • italyan yonetmen gianni amelio'nun 1995 yilinda gosterime giren filmi..
    film avrupa medeniyetinin ortasinda, dunyadan haberi olmadan, yillarca fakirlik ve pislik icinde ya$amaya mahkum edilmi$ arnavutluk'u konu almaktadir.

    arnavutluk'ta komunist rejim yikilir, sinirlar acilir ve iki italyan giri$imci sozde yatirim yapmak icin bu ulkeye giderler. ba$larda italyan olmanin kibiriyle her $eyi parayla ve pasaportlarinin prestijiyle halletmeye cali$irlar fakat sonra i$ler tersine doner. kurduklari hayali fabrikanin ba$ina gecirecekleri ya$li meczup adamla ayni kaderi payla$acaklardir.

    amelio, italyanin son realist akiminin temsilcilerinden oldugu icin film biraz kasvetli gelebilir fakat bir ulkeyle ilgili tarihi gercekleri carpici bir dille anlatir.

    arnavutluk, o yillarda avrupa'nin ortasinda afganistan gibidir. bir de filmin isminin nereden geldigine dikkat cekecek olursak; $imdi arnavutlara kar$i kibirden catlamak uzere olan italyanlarin, dunya sava$lari arasinda amerika'ya ba$lattiklari goclerde, aynen 90'larin arnavutlari gibi olduklarini goruruz. birisi icin kurtulu$ amerika, digeri icin de italyadir..

    lakin iyi filmdir lamerica, bir halk hakkinda cok $ey anlatir.
  • filmde çok çarpıcı göndermeler de mevcuttur.

    o tıkış tıkış arnavut göçmen dolu kamyon sefaleti temsil ederken, milyon dolar harcanmış soğuk savaş kalıntıları sığınakların yanından geçerler, devletler insanlardan üstün müdür, devletler insanlar için midir, yoksa insanlar devletler için mi, bu soruyu akla getirir binlerce kez getirir bu sahne.

    ikincisi, arnavutların özlerinden tiksinmesini ve italyan olmaya özenişini gözleriz ötekileşmelerinin sonucu. bir kamyon dolusu umut dolu arnavut gençleri bir italyanmışçasına l'italiano 'yu söylerler hep bir ağızdan ki bu şarkının sözlerinde ''italyan olmaktan gurur duyuyorum'' vb. ifadeler de mevcuttur, bir arnavut genç sicilyalı bir kızla evleneceğini, çocuklarına italyan ismi koyacağını ve onların arnavut özü olduğunu böylece unutacağını umutla anlatır, bazı halklar gerçekten diğerleriyle eşit hissettirilmez, bu anlaşılır, iç burkar bu sahne.

    bir üçüncüsü italyan gencin araba lastikleri çalındığında, italyan genç arnavutlara küfretmeye başlar ana avrat, ve orada belki de yüz kişi olayı izler sadece, yüzler ifadesizdir, insanlar aşırı baskıcı rejimin ani kalkışı sonucu bazı temel değerlerini de yitirmiştir o travmayla, anı kurtarmak için yaşanır, ilk kapan ekmeği yer.

    hastanedeki doktor ve italyan genç arasındaki diyalog mesela, burada italyan genç kadına istediği işler için sürekli para vermeyi önerir, ama kadın belki insanlık değerlerine bağlılığından ötürü belki de sosyalist ahlak olgusundan ötürü hiçbir şey için para kabul etmez, aynı şey italyan gence barda ekmek ve peynir veren arnavut gencin de tavrına sinmiştir, italyan gençten verdiği ekmek peynir için para istemez, ne kadar yıkılmış ve kalıntılar arasında herkesin yaşam savaşı içinde değerlerini unuttuğu ve vahşileştiği bir ülke olsa da, arnavutluk'taki bazıları oradaki italyan'a bazı değerlerin para ile alınıp satılamayacak kadar kutsal olduğunu göstermiştir: paylaşmak gibi, karşılıksız iyilik gibi.

    lamerica dibe vuran bir halkın kalıntıları arasında hala umuda dair, insanlığa dair bir şeyler anlatan ve aslında bizi birbirimizden ayıran sahip olduğumuz mülkiyetin, paranın, pasaportun, evrakların her an yitirilebilir olduğunu ve çırılçıplakken italyan veya arnavut, herkesin aynı derece savunmasız, aynı derece zavallı olabileceğini anlatan bir film, insanlık dersi 101 kapsamında da izlenesidir.
  • film çekildikten tam 18 yıl sonra makedonya üzerinden kiraladığım araç ile keşfettiğim ve filmde geçen birçok dağlık bölgeyi bir hata sonucu 9 saat kat ettiğim yerler, emekli komünist ülkenin rejim sonrası talan dönemi anlatılmaktadır.
    fakirlik, açlık, işsizlik, yönetimsizlik ve çaresizlik göze çarpmaktadır.
    komünizmin dünyadan izole ve hep çatışma riski ile tecrübe edildiği arnavutluk'ta sistem ve ekonomi iyi şekilde işletilememiş olsa da, sosyalist ahlak ve dayanışma bizzat insanların yüzlerinde görülmektedir.

    --- spoiler ---

    filmin sonunda bir polis görevlisinin italyan genci sorguladığı sahne çok önemlidir.
    devlet teşviklerini çalmayı yapmayı planlayan italyan firma, yatırım vaadiyle ülkeye gelmiş ve devlet görevlilerinden birisine rüşvet vermiştir. italyan rüşvetin bürokrasiyi hızlandırmak ve verimliliği artırmak için verildiğinden bahsetse de, sosyalist sistemi tecrübe etmiş polis: "bu olay komünizm zamanında olsaydı sen ve o memur idamlıktı" diyecektir.

    yine farklı birçok sahnede yüksek egolu italyan her işin görülmesinde ve yapılan yardımlar karşılığında para teklif ederken, halk anlamsız bakışlarla italyan'a kesmektedir.
    --- spoiler ---

    saf ve temiz insanlar maalesef emperyal güçler tarafından talan edilecektir. nitekim 2013 yılı itibariyle gördüğüm manzara talanın halen devam ettiği yönündeydi.
  • 1994 avrupa film ödülleri seçkisinde en iyi film ödülü'nü kazanan yapıttır.
  • özellikle girişiyle diğer the doors şarkılarından farklı bir atmosfere sahip olan parça. öyle ki ortaokul-lise zamanı okuldan çıkıp gittiğimiz aslıhan pasajı'nda ismini unuttuğum kasetçi ağabey la woman albümünün b yüzünü ilk defa dinlettiği zaman bir anda adeta ortam değişmiş, o zamanlar in cin top oynayan -ıssız adam öncesi çağlardan bahsediyorum- sahaflar çarşısı bir anda karanlık ve tekinsiz bir yere dönüşmüştü. hafızama kazınan o an nedeniyle benim için yeri ayrı olan bir the doors şarkısıdır.
hesabın var mı? giriş yap