• 60 sonlari, 70 baslarinda oldukca populer olmus gizemli bir new york'lu singer-songwriter. suzanne vega gibileri etkiledigi soylenebilir. folk, beyaz soul,caz ve gospel etkili piyano muzigi, yaptigi. donemin hippi hareketinin disinda kalmis, kendi kendine kisisel sarkilarini soylemis. sarki sozleri de siir olarka degerlendirilecek derecede iyi.
    en bilinen iki albumu 68 tarihli 'eli and the thirteenth confession' ve 70 tarihli 'christmas and the beads of sweat'..
    1997'de gocup gitti dunyadan sarkilari gibi sessiz.
    karanlik, ciplak, sessiz, sakin ve yogun birseyler isteyenler icin..
  • ardından gelen birçok kadın song-writer'i etkilemiş olan, bence hakettiği ilgiyi hiçbir zaman yakalayamamış 70'lerin en önemli ikonlarından.

    ticari başarası da soul-gospel sanatçısı patti labelle ile kaydettiği "it's gonna take a miracle" albumudur (aynı adı taşıyan parça da ayrı bir güzeldir).
  • genelgeçer güzellikten ayrı, farklı bir çekiciliği var bu kadının. bir de o büyü gibi sesiyle birleşince, puf dese insan kendini tılsımlı dünyaların arasında bulacak.

    lakin şarkı nihayet biter, perde kapanır. ve kendini yine en gerçek yalan dünyada bulursun. yarım kalan bir rüyaya devam etmek ister gibi, gözlerini açmazsın bir süre, o büyünün esintisi biraz daha katar mı seni önüne diye. ama nafile.

    işte buradasın. ve o yok.

    (bkz: konudan sapmak)
  • it's gonna take a miracle adında tüyleri diken diken eden olağanüstü bir şarkının sahibi kadın. nereden duymuştum bu şarkıyı hayal meyal hatırlıyorum. lisede arkadaşımın verdiği film cd'lerinden birinde iki gay'in aşkını anlatan bir filmin sahnelerinden birinde gramafondan çalarak sahneye muhteşem bir fon oluşturuyordu. aklıma kazındı kaç yıl geçti üzerinden, hala arada açar dinlerim. yalnız dikkat, intihara meyilli olanlar veya yaşam enerjisini düşürmek istemeyenlerin dinlemesi tavsiye edilmez.

    https://m.youtube.com/watch?v=jrf7_qa__f8
  • hayır, sürtone olmuyor, o da şarkının bir notası ve çok güzel söylüyor.
  • zamaninda atanabilmis amy winehouse. amy winehouse'i kücümsedigim sanilmasin, ancak laura nyro en az amy winehouse kadari iyi bir sarkici ve ondan daha da iyi bir besteciydi. hatta kimse kusura bakmasin, janis joplin'den de. ancak yildiz olmak icin gerekli olan o seye sahip degildi; ne bahsi gecen sanatcilar gibi deliydi, cilgindi; ne de genc yasta ölerek kendisine/sanatina ekstra bir cazibe yaratabilmisti. belki de böyle seyler umrunda degildi onun. o, sarkilarini yazarak ve söyleyerek bu dünyaya izini birakmak istiyordu, aslinda bunu basardi da. bu acidan biraz joni mitchell'a benzetiyorum kendisini, hatta neredeyse kate bush'a da; ancak onlar gibi beklenmedik sekilde popüler olan sarkilari da olamadi. sarkilarini söyledi ve bu dünyadan göctü gitti. bize geri kalansa o muhtesem sesi ve harika sarkilarindan fazlasi olmadi, ki zaten fazlasina ne hacet.
hesabın var mı? giriş yap