• klasikleşmiş beatles imzası.
    (bkz: the beatles).
  • ne kadar dogru oldugu bilinmese de hangi sarkiyi lennon, hangisini mccartney yazdi anlamanin tek yolunun sarkiyi soyleyene dikkat etmek oldugu rivayet edilir. sarkinin asil bestecisi, sarkiyi soyleyen kisi olurmus lennon/mccartney parcalarinda

    (bkz: dogrulugu ispatlanamayan soylentiler)
  • rock & roll tarihinin seyrini değiştiren ikili.
  • (bkz: #11153771)
  • paul'ün ilk solo albümü olan mccartney'deki man we was lonely isimli şarkıda paul kendi şarkılarına bile* "benim" dediği zaman tepki gördüğünden/göreceğinden yakınarak:

    i used to ride on my fast city line
    singing songs that i thought were mine alone

    diyerek çemkirmektedir. haklıdır.
  • (bkz: my old friend)
  • john; elton john ile gerçekleştirdiği 1974 madison square garden performansı sırasında bu ilişkiyi şöyle tanımlar ve i saw her standing there'e girer:

    "so we thought we'd do a number of an old estranged fiance of mine called paul. we just barely know it...one two three..."
  • john lennon & paul mccartney arasındaki ittifak, yüzyılın en dinamik müzikal iş birliğinin kilidini açtı ve sanatsal ortaklıkları müzikte inovasyon yapmalarına olanak sağladı. şimdilerde bir tuşa basarak müzik yapabilmek mümkün ama o zamanlar yaratmak, üretmek zorundaydın. stüdyolarda adeta kan, ter, gözyaşı vardı. teşrikimesai, takım arkadaşları birbirlerinin yeteneklerini arttırmak yerine, tamamladıklarında etkilidir.
    ana düstur hep «yapamayacağın bir şeyi yapan bir takım arkadaşı bul» olmalıdır. john & paul da muhtelif özellikleriyle bir yapbozun birbirlerini tamamlayan iki eşit parçaları gibiydi. farklı tarafları birbirleriyle olan etkileşimlerini olumlu yönde besliyordu. “ortaklıkları” bir iş birliğinden çok, bir rekabetti. the beatles'taki yaratıcı gerilimlerden ortaya olağanüstü müzikler çıkıyordu. her ne kadar grubun lideri lennon olsa da, grubun beyni her ikisiydi de; tıpkı anatomik yönden birbirinin neredeyse aynı görünen ama gelen verileri birbirinden farklı biçimlerde soğuran beynin sağ ve sol yarımküresi gibi.

    dostça rekabet yoluyla birbirlerinin daha iyi şarkı sözü yazarı olmalarına yardım ettiler. bireysel güçlerini birleştirdiler, birbirlerinin zayıf yönlerini kapadılar, birbirlerinin kalite kontrolünü yaptılar ve diğerini gittikçe artan kalitede işler üretmek için zorladılar. birlikte çalışma faktörü bu süreçte her iki müzisyeni de maksimum yaratıcılık ve mükemmellik seviyelerine ittiği için çok önemliydi. güçleri karşılıklı etki dinamiğinden kaynaklanıyordu. birbirleri için itici güç oldular. ikisinin de birbirine ihtiyacı vardı. büyürken benzer deneyimleri paylaşmaları da buna yardımcı oluyordu. aynı zamanda birbirlerinin en büyük hayranı ve eleştirmeniydiler de.

    arkadaşça rekabetlerinin dengesi yaratım süreçlerine inanılmaz bir esneklik kattı. doğada da sıkça görülen bu "ikilik" olgusu birçok türün birlikte çalışması yoluyla mevcut potansiyeli daima ileri taşır. denge bu anlamda önemlidir ve onlar da birbirlerini mükemmel bir şekilde dengelediler.

    yaratıcı bir ilham bulmanın belki de en iyi yolu, bir arkadaşınızla beyin fırtınası yapmak olabilir. bir elin nesi var, iki elin sesi var durumu. yaratıcılığın yolu diyalogdan geçer. hepimiz sosyal yaratıklar olarak; bir şekilde başka biriyle ilişki içinde olmaya güdümlüyüz. başkalarının etkisiyle işlenmiş ve biçimlendirilmiş çalışma ortaklıklarının başarıyı arttırdığı fikri bilinen bir gerçek. ayrıca “kişilik” başkalarıyla ilişkiler ve etkileşimler yoluyla gelişen bir olgudur.

    beraber çalışmak, yaratmak demek oturup en başından itibaren her şeyi birlikte ortaya çıkarmak anlamına gelmez. ikisi de kendi şarkılarını yalnızken, tek başlarına çıkardılar. öneri ve tavsiye için hazır olduktan sonra iş birliğine geçtiler. zira üretirken fikir alışverişinde bulunulmaz. bu sonraki aşamalarda gerçekleşir.

    her estetik ve nitelik başarı amacı güdülen işi yukarıya taşımanın bazı önemli noktaları vardır. muhalefet kültürü yararlıdır zira başarıyı yenileyerek, geliştirerek ileriye taşımanın olmazsa olmazlarından. karşıt fikirlerin olmadığı herhangi bir alanda gerçek bir muvaffakiyetin oluşabileceğini sanmıyorum. çoğu alanda rekabet ve çatışma, merkezi önem taşır. aristo'dan beri bildiğimiz bir gerçek; içinde çatışma olan bir şeyin tutmama ihtimali imkânsıza yakındır. kaliteli ve çok yönlü bir iş ortaya çıkarmak tezatlar ve çelişkiler üzerinden işler. bu anlamda grubu, birbirleriyle çatışan parçalardan oluşmuş bir makineye benzetebiliriz. tartışır, birbirini ikna etmeye çalışır, birbirini etkiler, bazı fikirlerinden vazgeçer ve en sonunda tek bir karara varmak üzere birleşirler. farklı görüşler, bir dezavantaj değil, merkezi unsurudur esasen. lennon/mccartney de birbiriyle örtüşen ve rekabet eden bir dinamizm idi. george harrison'a da pastanın üzerindeki çilek diyebiliriz pekâlâ.

    birbirlerine olan zıtlıkları aynı zamanda onları birlikte bu kadar iyi yapan şeydi de. aralarındaki açıklanamaz sihir ve sinerjinin altın oranı hiçbir zaman birbirlerine rakip olmalarını engellemedi. paul ve john "the beatles" için kalben, aklen ve ruhen evliydiler. beatles'ın sağ ve sol koluydular. ying yang gibiydiler. başta ikisi de aynı hedefe (grubun başarısına) kitlenmişti. zamanla ego ve kişisel tatmin güdüleri ağır basmaya başlayınca durumlar değişiyor ve en iyi işleri de aslında aralarındaki bu soğuk savaşta çıkıyor. tıpkı abd ve rusya arasındaki soğuk savaş yıllarının ay'a insan göndermeye, atom bombasının keşfine ve haliyle diğer bütün büyük teknolojik gelişmelere trajik şekillerde önayak olması gibi bir bakıma. lennon ve mccartney de aralarındaki bu rekabetin gergin enerjisiyle birçok buluş yaptılar ve müziği bambaşka bir seviyeye taşıdılar.

    rock müziğinin kavramını genişlettiler. birçok farklı müzik türünü de dahil ederek kimsenin daha önce gitmediği yollardan giderek yepyeni kapılar açtılar. john lennon başı çeken isimdi. grubun her zaman artistik ve sanatsal lideriydi. o olmasaydı belki de çığır açan müzikler yerine paul'un tarzı dinleyici dostu popüler müzik yapmaya devam edeceklerdi. paul, akılda kalıcı ve geleneksel şarkıların nasıl yazılacağını biliyordu. john ise her zaman müziği daha ileriye taşıma gayesindeydi. beatles'ı bir psychedelic grubu yapan, müziklerine yeni bir yön ve sound veren lennon'ın dehasıydı. müziğinin içine zeka koymakta kimse onun eline su dökemez. lennon, alışılagelmişin dışında, farklı türden sözler yazmaya başlamıştı. harika bir şey bulmak adına, yaratmaya ve farklı olmaya daha istekliydi.

    eleştirmenlerce en beğenilen dönemlerinin temelini lennon attı. beatles'a ruhunu ve kimliğini verdi. onun şarkıları daha yenilikçiydi, bu dünyanın dışındandı. o dönemde hayal bile edilemeyen melodileri ortaya çıkardı ve bu melodileri absürdizmle harmanladı. 1966 ve sonrası, deneysel, yenilikçi, psychedelic ve farklı olan şarkıların en önemlileri lennon şarkılarıydı. aslında, 60'lı yılların ikinci yarısında insanlar lennon'un şarkılarına mccartney'nin şarkılarına nazaran daha fazla heyecanlandılar.

    ikisi arasındaki iş birliğinin rönesans'taki izdüşümünü, büyük ressamların ünlü sanatçıların asistanı olarak işe girmelerine de benzetebiliriz. burada asistan olan, büyük bir müzisyene dönüşen elbette ki paul. lennon ise gerçek sanatçı. paul'un ivmesi daha belirgin bir şekilde yükseldi zira paul'un karşısında john vardı. fakat john'un karşısında bir john daha yoktu. mccartney'in en iyi işleri hep lennon'u etkilemeye çalışırken yaptıklarıdır. çünkü kendini john'a kanıtlamak zorundaydı. birbirlerini en çok büyüleyenler, birbirlerini en çok tamamlayanlardır. çoğu zaman ikisi arasında bir aşk/nefret ilişkisi olduğunu düşünüyorum. hangisi daha iyi müzisyen tartışmasına da girmek istemiyorum ama benim için lennon bir müzisyenden çok daha öte anlamlar taşıyor.

    solo kariyerlerine baktığımızda paul daha ticari ve profesyonel bir müzisyen oldu. her zaman daha stabil ve muhafazakardı. evet o da bazı deneysel şarkılar yaptı, ama genelde paul kitlelere müzik yaparken, john müziğin ötesindeydi. belli bir form yaratıp onu tutturmak paul'u tatmin etti. usta bir müzisyen olmaktan memnundu ama risk alma bakımından hiçbir zaman lennon'un vizyoner penceresi kadar açık olamadı. lennon ticari olmaya çalışmadı. her zaman introspektif, derin ve gerçek şarkılar yazdı. her zaman kalbinden şarkı söyledi. totalde paul, john'dan daha fazla albüm satmış olabilir ama john sadece tek bir şarkısıyla ve kişiliğiyle bile ondan daha ilerideydi.

    paul'un, lennon/mccartney şarkıları üzerinde her geçen yıl daha fazla hak iddia etmesi o kadar yakışıksız ve etik dışı bir davranış ki. bir gün çıkıp imagine'ın da ortak yazarı olduğunu iddia etmesinden korkuyorum. yetenek, zeka ve kalp, parayla ölçülemez. bu paul'un erişemeyeceği bir seviye. john'unki gibi yaratıcı bir ruha onun hiç sahip olamadığı gerçeği örseleyici olsa gerek. paul'da working class hero gibi bir şarkı yazabilme yeteneği ve kudretini görebilen biri varsa çıksın. hatta bazen tüm kariyerinin, lennon'ın how do you sleep şarkısını haksız çıkarma gayreti üzerine kurulu olduğunu düşünüyorum.

    tüm zıt özelliklerine ve birbirlerine karşıtlıklarına rağmen ikisini birleştiren tutku; çok büyük olma, en tepeye çıkma arzusuydu. bunu the beatles ile başardıklarında john artık kendine farklı bir patika aramaya başladı. paul ise hâlâ oyunun içinde kalıp aynı oyunu sürdürme isteğindeydi. bu anlamda paul, john'un yapmak istemediği bir şeyi yaptı, müzik endüstrisini iş dünyası olarak, bir iş adamı edasıyla benimseyebildi. ayrıca yıldız olmanın yanı sıra ünlü yaşam tarzını da özümsedi. john, olgunluk yıllarında oldukça farklı bir bakış açısına sahipti. çok daha farklı bir anlam ve hakikat arayışının peşinden gitti.
  • eğer basit bir tanım yapmak gerekirse lennon şüphesiz daha iyi bir söz yazarıdır ancak mccartney ise aynı derecede çok daha iyi bir bestekardır.
    lennon her zaman bir adım ileriye giderken mccartney bu bir adım ileride ona kılavuz oluyor ve dümeni devralıyordu. ezgisel ve aranjman olarak mccartney her zaman bir adım ilerideydi fakat bir adım ileride yolu bulamıyordu ve bu yolu ona yaratıcılığıyla lennon açıyor ama yabani bir şekilde bırakıyordu işte burada da mccartney hünerlerini konuşturuyordu. aynı zamanda yardımcı karekterleri de unutmayalım. yardımcı dediğime bakmayın çoğu işi gruplarda yardımcılar ve ikinci planda kalmış insanlar yapar işte sözde yardımcı olan(!) asıl karekterimiz harrison’da mccartney çevreye ruh verdikten sonra bu ruhu yaşatmaya başlar ve starr'da baterisine tekmeler sallar, butlarını davullara savurur hatta bazen gruba küser provalara gelmezdi.

    fakat asıl konumuza dönelim mesela beatles sonrası lennon, starr ve harrison bir çok şarkı için bir çok kez bir araya geldiler ancak beatles’ın çoğunluğunu oluştursalar da bu şarkılarda mccartney’in yokluğu ve zarifliği fazlasıyla hissedilir derecededir.

    i'm the greatest lennon, harrison ve starr birliktedir.
    plastic ono band albümün tüm şarkılarında baterist ringo starr.
    imagine kayıtların büyük bir kısmında harrison'da yer alıyor.

    john lennon’ın son yıllarında bestelediği ve son albümünde yer vermediği bazı şarkılarının kayıtlarını ölümünden 14 yıl sonra yoko, mccartney’e verir ve tüm üyeler yeniden toplanır on yılı aşkın kayıtları diriltmeye ve üstüne kaydetmeye başlarlar.

    john lennon - free as a bird (demo)

    the beatles - free as a bird

    john lennon - real love (original guitar version)

    the beatles - real love

    değişimleri ve mccartney farkını daha ilk saniyelerden itibaren fark edebilirsiniz. istisnalar hariç eğer beatles sonrası solo albümlerine de bakarsanız lennon’ın şarkılarında kırılmamış bir asilik, yarımlık ya da bitmemişlik/eksiklik hissedersiniz aynı şekilde mccartney’de de yumuşak ve eğlenceli müzikler tadımlarsınız.
    her şey bir gün sona erecektir belki tadında bırakmak en iyisi olmuştur onlar için müzik için bilemeyiz ancak onlar yapbozun birbirini tamamlayan en iyi parçalarıydılar. eğer hiç tanışmasalardı veya eğer hiç birleşmeselerdi muhtemelen bugün ikisini de ve hatta harrison ve starr da dahil hiç birini hiç duymamış ve hatta daha da ileri gidersek beatles’ın etkilediği hiç bir müziği, grubu ve sanatçıyı da duymamış olabilirdik ki eğer bu olsaydı müzik dünyasının neler kaybedebileceğini konuşmamıza herhalde gerek bile yoktur.
  • mccartney ruhunuza dokunur lennon zihninize.
hesabın var mı? giriş yap