• marquis de sadein bicok kisa oykuden olu$an eseri.
    erdemden bi kez sapan kadinlarin kabusa donu$en hayatlarini anlatan,ve zamaninda neden toplanip da yasaklandigina bi anlam veremedigim,dili acik olsa da tu kaka bi yani olmayan, ustune ustluk sanki edepli ya$amayi farz ko$an kitap.
  • cemal süreya çevirisiyle tadından okunmaz bir eser olarak türkçe'ye kazandırılmıs öykü kitabı. çevirisi belki de şu ana kadar yapılmıs en basarılı çeviri.
  • moonspell grubunun bir şarkısının ilham kaynağı olan kitaptır.

    marks of a pain,
    signs of a love crime
    that will forever and never last

    it is our way, this
    so mysterious way of loving
    of welcoming thee, welcoming thee
    (bkz: love crimes)
  • türkçe'de ilk baskısı 1967 yılında fahir önger yayınları tarafından cemal süreya çevirisi ile yapılan eser.
  • cemal süreya'nın çevirdiği, sadece üç hikayenin yer aldığı ve notos kitap tarafından basılan eser vakit harcamaya değmez sınıfından eserlerdendir. ahlaktan, erdemden sapanların başına gelen acı olayları konu eden menkibeler olarak da görebiliriz.
  • sade'ın bu eserindeki öykülerinde yoğun bir biçimde ensest temasını kullandığını görürüz. bunun nedeni saf patolojik sapkınlık gibi sığ bir neden değildir. ensest kavramı, toplumsal ve dini birçok tabu ve değeri de beraberinde getirir. sade'ın, dile getirme yoluyla meşrulaştırdığı bu tabu, sade'a direkt toplumsal/dini değerlere saldırma, inkar etme ve aşağılama fırsatı sunmuştur.
  • marquis de sade'ın zeplin kitap tarafından 2019 yılı basımı, evren özen çevirisiyle basılmış aşkın suçları öykü kitabını okuyorum. içine alınan öyküler: faxelange, flourville ile courval*, dorgeville, sancerre kontesi veya kızının rakibi, eugenie de franval. dili güzel, sade, akıcı bir çeviri. ama duyunca cemal süreya'dan okumadığıma da üzüldüm.

    aşkın suçları marquis de sade'ın en'lerinden biri olmaktan çok, sade'a bir giriş alıştırması niteliğinde kitap. kendi yapıtları arasındaki yazılış sırasını da bilmiyorum. ensest teması özellikle florville ile corval'de iyi işlenmiş. daha okumaktayım.

    "öte yandan bizim gibi insanlar daima vazifelerine bağlıdır ve işte, belki de bizleri diğerlerinden üstün kılan da bu özelliğimizdir. dünyada aşkın unutturamadığı hiçbir şey yoktur. bu kural bizler için tersine işler. hiçbir kadın, hiçbir aşk bizi yolumuzdan döndürmeye yetmez, çünkü bizim yaşantımız, etrafında ördüğümüz güven kozasının sağlamlığına bağlıdır." marquis de sade - les crimes de l'amour
  • okumaktan zevk alınan usta yazar eseri.
    ilk hikayenin, florville ile corval, sonunda yaptığı manevrasına hayran oldum. bitmesin diye araya başka kitap sokarım sanırım.

    ek: kitap biteli yaklaşık bir hafta oldu. elime başka kitap alamadım. son zamanlarda öykü müptelasıydım. de sade çıtayı bir tık daha yükseltti. what the fuck edeceğim bilemiyorum.
  • lamartine'in, baudelaire'in, swinburne'ün, comte de lautreamont'un, nietzsche'nin, puşkin'in, dostoyeski'nin, kafka'nın, apollinaire'in başucu kitaplarından biriydi diyor cemal süreyya'nın çevirisini yaptığı kitapta.
    fransız aristokrat, felsefeci, sadizmin babası ve erotik edebiyatın usta yazarı marquis de sade’ın bu kitabı dilimize çevrilen ilk eseri olmasının yanısıra çevirmen olarak cemal süreya imzası da ayrıcalık katıyor kitaba.

    "siz hiç, kırıldığınız yerlerden tamir olup defalarca aynı yerden kırıldınız mı? paramparçayken, tuzla buz olmuşken tekrardan parçalanmak için birleştiniz mi? bile bile yürüdünüz mü acıya? hiç, ''sonunda acı olduğunu bile bile neden seviyorum ki seni?'' dediniz mi? dediyseniz, siz de kırık bir kızsınız demektir. ve kırık bir kızı etkilemek, hiç ama hiç zor değildir, en iyi siz bilirsiniz."
  • an itibariyle bitirdiğim kitap.

    yatak odasında felsefe gibi aşırı cinsellik barındırdığı söylenemez. zaten kitapta anlatılmak istenen cinsellik değil, insanın çekim duyguları ve kadere karşı çaresiz olma durumudur. polisiye romanlarındaki gibi başta karakterleri özümseriz ve her şey hikayenin sonunda çözümlenir. bazen sıkıcı olduğu anlar vardır ama öyle anlar gelir ki ''keşke sıkıcı devam etseydi'' dersiniz. hikayelerdeki amaç da zaten okuyucu rahatsız etmek, sıkmak hatta mümkünse acı çektirmektir. özellikle ilk hikayede sona gelmeden önce yapılan uyarılar bile hikayenin o şok etkisi için spoiler niteliği taşımıyor.

    ''suçu resmederken kullandığım fırça darbeleri seni rahatsız edip canını sıkarsa, bil ki kurtuluşun yakındır; zira en başından beri ulaşmayı amaçladığım hedef budur. ancak burada betimlenen gerçek seni gücendirip yazarına lanet etmene yol açarsa... bil ki, zavallı okur, burada karşılaştığın, asla iflah olmayacak kendi benliğindir.''

    türkçe çevirisinde üç hikaye barındırsa bile yanılmıyorsam on hikayeden oluşur. zamanında bayağı ses getirmiştir ve eleştiri üzerine eleştiri almıştır.
hesabın var mı? giriş yap