les jeux sont faits

• jean paul sartre'ın bir romanı, ölüp de cennete giden, orda birbirlerinin hayatının aşkı olduğunu anlayıp yaşama geri dönebilmek için çabalayan çiftin hikayesi.
• (bkz: iş işten geçti)
  (bkz: jean paul sartre)
• sartre'ın, insanın koşulların değil seçimlerinin bir sonucu olduğunu anlatan romanı. kitabın kahramanı hikayenin başında bir "hata" yapıp ölür, kendisine ikinci bir yaşam şansı verildiğinde aynı şeyi bir kez daha yapacak ve yine ölecektir.
  
  (bkz: özgür irade)
• alttan alta toplum icinde sinif ayrimini gozumuze sokan jean paul sartre romani . kitabi okuyunca sunu anliyorsunuz ki su dunyada insanlarin sinif ayrimi yuzunden farkli insanlari bile tanima olanagi kalmiyor ve sistem oyle ya da boyle duygularimizi ogutuyor, bir yazar bu durumu ancak bu kadar carpici sekilde vurgulayabilirdi .
• varlık yayınları 1966 baskısının arkasında yapıt hakkında şunlar yazar: "bu, onun eserleri arasında özü kadar şekli de yeni bir kitap. bir senaryo-roman.onun için bir film kadar kısa sahnelerden kurulu. içinde tahlile, fikre yer verilmemiş;yalnız kişiler yaşıyorlar. yazar işe karışmıyor."
• 1989 yılında saint benoit fransız lisesi'nde sahneye koyduğumuz, benim de müziklerini ve efektörlüğünü yaptığım oyun
• kitabın, üzerine kurulu olduğu bir öteki dünya kanunu belki de kitabın en iyi özetidir;
  madde 140: şayet birbiri için yaratılmış olan bir çift, idareye ait bir hata yüzünden, sağlıklarında karşılaşmamışlarsa, haksız yere mahrum edildikleri aşkı gerçekleştirmek ve müşterek hayatlarını yaşamak üzere, yeryüzüne dönmek isteğinde bulunabilirler ve bazı koşullar altında buna izin alabilirler.
• 17 yaşında okuyunca insanın hayatında yer eden, sonraları 'keşke' dememeyi bir nebze sağlayan, pişman olmamak için defalarca düşünmeyi öğreten bir jean paul sartre eseri.
• senaryo roman türündeki bu eser bugün ki eşzamanlı film çeken yönetmenlere ilham kaynağı niteliğindeki bir eserdir bu eseri en iyi varlık yayınlarının çevirdiği düşüncesindeyim
• madde 140, yaşamları esnasında birbirinin farkında olmayan kişilere ikinci bir şans verilmesinden bahseder, romanın konusu da burdan şekillenir zaten, fakat bu farkında olmamanın nedeni nedir? diri olarak ikinci şansla döndüklerinde dünyaya, dünyaya ve dolayısıyla kendilerine dair birçok durumla başetmek durumundadırlar, yani statüden, dünyeviye ait bir sürü kavramdan bağımsız oldukları alanda tasavvur ettikleri "özgürce dans edebildikleri" dünya yoktur gerçekte, ikisinin de bugüne kadar getirdiği birbirinden bağımsız hayatları, seçimleri ve bunun sonucunda yaşadıkları sonuçlar vardır. birbirleri için, bundan vazgeçmeye hazır olup olmadıklarının sınamasını yaparız sayfalar ilerledikçe, karakterlerle eş zamanlı olarak, ama aslında birbirleri için yapacakları feragatler, onları kendileri olmaktan da alıkoyma riskini barındırmaktadır, onun için "o" olmak, ilk etapta, onun istediği kişiden de farklılaşmaktır aslında.pierre'in şu cümlesi gibi: "beni seviyorsan bırak gideyim, yoksa aynaya dönüp kendi yüzüme bakamam."