• saint etienne'in nam-ı müstearı. malum les bleus olarak adlandırılır fransız millî takımı. dünyanın her yerinde olduğu gibi, takımları renkleri ile adlandırmak geleneği fransa'da da vardır. fransız futbol tarihinin belli bir dönemine damgasını vurmuş yeşillerine işte böyle hitap edilir literatürde. almanlar bile yeşiller diyorlar, hem de bunu fransızcası ile söylüyorlar. esbab-ı mucibesini belki de şunda aramalı; efendim fransalmanya'nın kurulmasından yıllarca evvel, fransızlar almanları bir gün hezimete uğratmışlar da...
    (bkz: 26 kasım 1980 hamburg saint etienne maçı)
  • ismimi kötüye kullandigindan, protesto ettigim siyasi akim.
    http://www.lesverts.fr/…rticle.php3?id_article=3300
  • lideri dominique voynet olan, adından da anlaşılabileceği üzere çevreci olan parti.
  • fr. yeşiller.

    avrupa'da son dönemde seçmen hayli fraksiyona ayrılıyor, ister sağdan ister soldan olsun. mesela alman eyaletlerine bakıldığında, her eyalet en az iki parti tarafından koalisyon şeklinde yönetiliyor. bir partinin ya da ittifakın tek başına eyaleti domine etmesi, bavyera örnekleriyle kısıtlı.

    fransa ise, mevcut merkezi/üniter yapısı nedeniyle bu kadar ortaklık olmasa da, yerel bazda, onlar da hayli karışık. işte, koronavirüs nedeniyle bir kısmı ertelenen seçim, bugünlerde devam etti, yeşiller ilginç bir şekilde lyon'u aldılar.

    avrupa seçmeni bu kadar yaşlanmasına rağmen yeşiller gibi genç kuşaklara hitap eden oluşumların tırmanması, hayli ilginç bir durum. sosyal demokrasi ile muhafazakarlık arasında gitmesi düşünülen seçmenin, les verts ya da en marche gibi nevzuhur partilere oy vermesi, kanıksanan siyasete bir tepki olarak görülebilir.

    yeşil politikalar, ekoloji, cinsel özgürlük, toplumsal barış gibi bir netflix dizisini aratmayacak kadar spesifik nitelikler taşıyan bu partilerin, diğerlerine oranla yeni ve genç olduğu söylenebilir. kurucuları, seçmenleri, temsilcileri de genelde son 40-45 yıl içinde doğanlardan. yani "siz yokluk görmediniz" diyebilecek son nesil*. fakat diğer yandan bu nitelendirme türkiye için geçerli olabilir. avrupalı zaten birtakım terör olayları, büyük çapta ekonomik krizler hariç zorluk yaşamıyor 70 senedir.

    fakat açıkçası, bu nevzuhur oluşumları bir türlü gerçekçi bulamıyorum. elbette çoğulcu düşünmek gerekli olsa ve avrupa'nın mevcut siyasi sisteminin de halihazırda plüralist olduğunu söylesek de, genelde çoğunlukçu partileri asla aşamayacakları da bir gerçek. bündnis 90/die grünen başlığında da ifade edildiği ve edeceğimiz gibi, bunlar yeni tabirle sjw partileri. beyaz yakalıya oynayan, duyarcı, eski tüfekler için sinir bozucu tipler. hele hele zaten yeşil politikalar kökeninde sol akımdan esintiler barındırdığı için sağ akımlar pek hoşlanmasa gerek.

    tam hayallerdeki avrupa kafasını yansıtıyor türk insanının. çevreci, özgür, demokrat.
hesabın var mı? giriş yap