• levissili kekliğim adlı bu türkü, kayaköy rumlarından kalmış.

    geliyorum ve sen beyaz yaseminler içinde uyuyorsun
    uyan ki yaşayasın ve coşasın limon ağacım
    levissili kekliğim, ağlarına dolandım
    kalbimin anahtarlarını al da aç
    içindeki gül bahçesine gir ve gezin
    gel, ilerlemekten çekinme
    gel de beni bul.

    ışık taban'ın "güneşi penceremde bıraktım" kitabına göre hikayesi şu şekildeymiş:

    'eleni artık eskisi gibi mutsuz bir kadın değildi.genç yorgo'nun aşkı onu bulutların üstünde dolaştırıyordu.

    her akşamüstü güneş ifara tepesi'nin ardında denizle buluşmak üzereyken, yorgo çizmelerinin demirini taş zeminde tıkırdatarak eleni'nin evinin önünden geçiyor, pencerede asılı kırmızı bir mendil görürse o gece eleni'nin onu beklediğini anlıyordu. bir aşağı sokaktaki evinde, yeni sulanmış ıtırların, sardunyaların arasında kızıl eteklerini sürüyerek batan güneşe kadehini kaldırıyor, eleni'nin yeşil gözlerinin ve ateşli dudakları'nın hasretiyle haykırıyordu:

    " bugün de güneşi gözlerinde batırdım eleni."

    yorgo'nun vedasından sonra eleni'nin kalbini hiç bir veda daha fazla kanatamazdı; evine ve levissi'ye veda etmek daha zor olmadı. yanına hiç bir şey almadı; sadece yorgo'yu davet ederken pencereye astığı kırmızı mendili kuşağına soktu, ıtırların pembe çiçekli dallarıyla boydan boya kapladığı pencerenin önünde bir süre içeriye dolan güz güneşinin pırıltılarını seyretti,
    sonra güneşi o pencerede bıraktı."

    icrası için bkz https://www.facebook.com/…0006790657602&pnref=story

    ayrıca (bkz: emre dayıoğlu)
  • katerina papadopoulou'nun muhteşem yorumuyla gönlümde yer eden, ansızın aklıma gelip beni zaman ve mekandan soyutlayan eşsiz şarkı.

    livisiani mou perdika
hesabın var mı? giriş yap