*

  • 'cin treni' adlı polisiye romanıyla tanınan rıza kıraç'ın işlettiği cafe. mütevazi bir sokakta küçükparmakkapı'da ve mütevazi bir yer ve mütevazi entelektüellerin takıldığı mekan.
  • yemekleri, limonlu çayları, acı kahveleri, sıcak çikolataları filan hem fiyat hem kalite açısından pek güzeldir. sahibi de sağlam adamdır.
  • buğulu gözlerle bakan öykücülerin mekanı.
  • taksim'de bir dönem birçok derginin yayın kuruluna ev sahipliği yapmış (belki hala yapıyordur), haftalık toplantılarda dergilerin, projelerin, kitapların oluşumuna sıcaklığıyla katkıda bulunmuş güzel mekan..
    yalnız gittiğinizde de rahatsız edilmeden saatlerinizi geçirebilir, kendinize bir ev ortamı yaratabilirsiniz.. konuşmak isterseniz etrafınızdaki buğulu gözlere sahip insanlarla sanattan, yazından, havadan, sudan konuşabilirsiniz..
    güzel müzikleri, sıcaklığı ve duvardaki jules et jim afişiyle taksim'de sizi kendi dünyasına çekebilecek keyifli bir ada..
  • disari paket servisleri yok ama numaralari su: 0 212 244 25 29 (belki ihtiyac olur, bilmem ki?)
  • garsonunun alain delon'a benzediği yer. durup durup adamı parmakla gösteresim geldiğinden kelli yanımdakileri dürtüp dürtüp ne kadar benziyo di mi lan? dedim ve kişilerin hmm evet gözleri benziyo demelerine de sinir oldum. basbaya alen delon du işte. ben tiramisusunu çok sevdim. böyle alengirli çaylarda bir şeyler eksik oluyor. misal leylek çayı var. içinde kuşburnu falan filan var; ama tadı çok karışık olmuş. içine karanfil tarçın isterim dedim. ben de zannediyom ki buram buram karanfil gelecek. bitti çay dibinde bi sap karanfil bi sap da tarçın. sapasakin bi yerdi. uzattım koltuklarına ayaklarımı, keyfettim
  • seneler önce tiyatro provalarımız için bize ev sahipliği yapmış, sakin ve sevimli mekan. scrabble oynamak yada keyifle sohbet etmek için harika bir yerdir.
  • taksim'in sakinlikte, keyiflilikte, rahatlıkta üstüne olmayan cafesi.

    ön tarafındaki rahat koltuklar hemen dolduğu için daha canlı iken, arka taraf gayet sakin olur. o kadar sakindir ki; kitap bile okuyabilirsiniz, hatta bedava kablosuz internetinden faydalanarak ödev bile hazırlayabilirsiniz; biz mesela el fikirle bir ay boyunca hergün sabahtan gidip akşama kadar sigara ihtiyacı hariç çıkmamak suretiyle senaryo yazmıştık. en arka kısmı, akşam olmadan haber verebilirseniz toplantınız için rezerve de edebilirsiniz, sonra size kimse karışmaz, istediğiniz konuyu tartışabilir, sohbet edebilirsiniz, müzikten rahatsız olmadan. yemekleri gayet güzeldir; domates çorbası, böreği, sıcak salatası bir yana, taksim'in en güzel, en gerçek tiramisusunu burada yiyebilirsiniz ancak; bana inanabilirsiniz, en havalı en elit pastanesininkini bile "siz buna tiramisu mu diyosunuz" diye geri gönderecek şımarıklıktayım bu hususta. tuvaleti son derece temizdir bir de...

    alain delona benzeyen lakin çok daha sevimli olan adam garson değil, oranın sahibidir ayrıca, kardeşiyle beraber işletir orayı; aynı kadıköydeki sığınak gibi...

    ama siz sevmezsiniz orayı, gitmeyin hiç.*

    leylek cafe & sanat evi
    küçük parmakkapı sokak no:23/7
    (mcdonalds'ın sokağının dibi)
  • üniversitenin ilk yıllarından beri gittiğim, gerek ortamı, gerek ortamdaki insanları güzel olan, istiklal in ender temiz ve nezih kafelerinden biri.
  • senelerin getirdiği bir yerleşiklik olmasından kaynaklı oturmuş bi havası olan kafe. mesela burayı homeoffice olarak kullananlar var. kafenin salonumsu kısmında yanyana iki tip takır tukur saatlerce kafasını kaldırmadan laptopa gömülüyor. leylek çayı eşliğinde dinlenmek ve sohbet etmek isteyen ya da kuytu köşe gibisi yok insanları oda bölümlere çekiliyor.
    o kadar senedir gidiyorum ama karlı manzarayı seyrederken buğusu üstünde gelen nefis görünen çorbasından içmek kısmet olmadı. kar yağacağı da yok gibi gibi...
hesabın var mı? giriş yap