*

  • beğenme ve yeniden tvitleme kültürü de denebilir sanırım. ('daha doğru'su sizce ne olması gerekiyorsa o versiyonunun yayılması için bastırın, sonuçta bir tanesi kabul edilip, ortak referans havuzuna giriyor. çekinmeyin, kendi izahınız için bastırın.)

    feysbuk, twitter, friendfeed vesaire üzerinde geçen zaman sonucu hassaslaşan reflekslerin kültürü de denebilir.

    140 karakter ile ifade edilmeye müsait konularda, düşük maliyetli ve riskli katılımlarla cemaatleşme fırsatı da dense olur.

    şimdi, tekrardan, iyi-kötü falan demediğimi belirtmem lazım. cemaatleşme diyince aklınıza hemen ''şakirt evreni'', ya da, ''cizvit kardeşliği'' gelmesin. ortak bir amaç için kenetlenmiş insan topluluklarına cemaat diyorsak, diyebilirsek sorun olmamalı. misal ben bazı cemaat'i seviyorum, tutuyorum, bazısına kılım, demek ki cemaatleşme lafına kıl değilim. bu bağlamda cemaatleşme de çağrışım olarak da, tikel ve tümel olarak da, korkunç, ya da, arzulanmaz olmuyor.

    cemaatleşmenin dışında bugünü ve geleceğinden yana da sadece kaygılı ve tedirgin değilim. zira müneccimbaşı değilim. bir süredir, eğri büğrü de olsa, ileride olacak şeyler hakkında bugün görebildiğim kadarından dahi kesin yargıda bulunmaktan kaçınmaya çalışıyorum, her biçim, yöntem mala davara hayırlı bir forma sokulabilir diyen hayırhah insanlardan biri olasım var. bir de bunu deneyelim, bu kültüre bir de öyle bakalım derim.

    şimdi bu izahlardan sonra bu kültürde genel olarak gördüğüm şeyleri sayayım:

    aktörler arasındaki iletişimin frekansı ve kapsamı çok kesin ve sert dönüşler, patlamalar yapabiliyor. tartışmanın hızı ve yoğunluğu, evveliyat ve birikmişlikler arttıkça herkesi bir yerlere iteliyor. insan ister istemez kendisini kamplarda buluyor. işte bu kültür onu anında ideolojik konumlar ve reprezentasyonlar almaya mahkum edebiliyor.

    like verilen şey de çoğunlukla eksik, ya da, tek taraflılaştırılmaya müsait yavanlıkta, daralmışlıkta tanımları gazlıyor. kamplaşma içinde bir şeye like vermiş olmak, yani şahsi yatırım yapmak hesabı ve takibi yapılması gereken bir mesuliyete dönüşüyor, like verenler like verdikleri şeyi diğer like verenlerle retweetleye retweetliye savunuyorlar ve/veya trending topic*lere taşıyorlar.

    bu ayrımda belirleyici olan bence şu: bu durum, kutuplaşma denen süreç lüzumlu olsun ya da olmasın başlatıyor. konular ele gelmeye müsait bir 'kulp'tan tutularak çekiştirilen konulara dönüşmeye, yerine göre karşılık bekleyen karşıtlık gösterilerine, yerine göre linç mangasıne, yerine göre ise nihilist ve harala gürele kalabalıklar üretmeye müsait oluyor.

    şimdi spin zone:

    ''hepsine karşıyım'' diyemem, ama hepsini tamamen okeyliyor da değilim. bazısına tamamen karşıyım, bazısına ise kısmen.

    bu kültür gerçek hayattaki bilindik yığın kültürü tanımları ve kalıplarındaki gibi. ama bir farkla: onun ayrı ayrı noktalardan amfiye bağlanmışı, daha iç içe geçmişi gibi. bunu, aynı buna benzer kaynaşmalar içine giren kitleleri gazlayan futurizm ve gittiği politik yer sebebiyle, dinamizmle ve hızla yüceltip, övgüleştirmekten imtina ederim.

    ama, samimi konuşayım, sırf tatlı-tatsız bir şeylere çok benziyor diye hakkında olumlayıcı, ya da, olumsuz kesin bir yargıda bulunmaktan da çekinirim. yaşadığımız hayatın fantastikliğini artık kabul etmek lazım, daha evvel hiç böyle bir şey olmadı. bunun ucu bir yere varacak ama, du bakali ne olacak demekle yetiniyorum.

    başka bir dikkatimi çeken şey ise, bu kültürün antenlerinin odaklandığı yerlerdeki daralma.

    yani ne likelanıyır, ne retweetleniyor'un geri beslemesini aldığımız alanlar.

    misal twitter'da trending topics denen bar bu işi yapıyor. bu odak noktası, çoğunluk üzerinde iktidarı olan konu ve meseleleri, belirliyor ve çoğunluğa çoğunluk hakkında somut ve dikkate alınması gereken bir bilgi olarak geri besliyor. çok açık ve kesin bir çoğunluk yönelimi baremi oluyor.

    bu trendin topics tipi barem'in sözlükteki muadili ve karşılığı, periyodik aralığı haftalık olsa da, öteden beri ''geçen haftanın en... entryleri'' olmuştur; ister şukelaya boğulmuş, ister kötülenmiş olsun.

    bu alan'ın sahihliği güvenilirliği bu açıdan önemli.

    üzerinde düşünülsün: herkesin baktığı yere 'yazılan şey'in, herkesin baktığı yere yazılan şey'den para kazanma ahlağıyla bağdaşan bir tarafı var mı?

    eğer sözlükteki boş alanlar kadar, dolu alanlar da reklam ve propaganda alanı olabiliyorsa, en beğenilenler, dikkat çekenler, ve kötülenmişler'in samimiyet, dürüst ve erdeminden nasıl emin oluyoruz?

    açıkçası şahsa itibar dışında pek emin olamıyoruz, ve bence bu çok büyük bir problem. tek güvence şahsa itibar olmamalı.
  • ne demek olduğu hakkında hiçbir şey anlamadığım kültür. bir tür eleştiri oluyor sanırım.
  • bir şeyler üretmekten çok üretileni beğenme ve paylaşma, "bakın ben ne buldum" diyerek tüketici rolünü üretici kisvesi altına büründürme düşüncesinin oluşturduğu kültür.
  • slactivism'in icerik uretimi uzerindeki izdusumu. o icerigi elestirmek, iyilestirmek, uzerine kat cikmak yerine sadece tekrar ve begeni sergilemek.

    (bkz: yukarıdaki entry'ye aynen katılıyorum)
  • follower kulturuyle beraber genisledikce genisler. gencler beni de takip edin. beni de layk'layin. layk'a hasret, takipci'ye susamis artik bu gonul. insani yalniz komayin su siber fiber alemde.
hesabın var mı? giriş yap