*

  • (bkz: lisansüstü öğretim)

    30 yaşında adamın neyini eğiteceksin!!
  • bugün kaydımı yaptıracağım ve akademisyenlik yolunda ilk adımı atacağım eğitim programı
  • yüksek lisans ve doktora programlarının orak adı.

    mesela x üniversitesi bir yönetmelik hazırladı diyelim eğer yönetmelikte yüksek lisans öğrencileri yazıyorsa sadece yüksek lisans öğrenimi görenleri, eğer yönetmelikte doktora öğrencileri yazıyorsa sadece doktora öğrenimi görenlerini, eğer lisansüstü eğitim öğrencileri yazıyorsa, hem yüksek hem doktora öğrenimi görenleri kapsar.
  • yüksek lisans ve doktora programlarının ortak adı. lisansüstü eğitim öğretim ibaresi hem yüksek lisansı hem doktorayı işaret eder.

    mesela bir üniversite herhangi konuda bir yönetmelik hazırladı diyelim, eğer ilgili yönetmelikte bir maddede, yüksek lisans öğrencileri yazıyorsa o madde sadece yüksek lisans öğrenimi görenleri, eğer maddede doktora öğrencileri yazıyorsa o madde sadece doktora öğrenimi görenlerini, eğer ilgili maddede lisansüstü eğitim öğrencileri yazıyorsa, o madde hem yüksek hem doktora öğrenimi görenleri kapsar.
  • halk aramızda "yüksek lisans" "master" gibi ifadelerle de kullandığımız, lisans eğitimini tamamlayanların eğitimlerini sürdürmek için başvurdukları, merdivenin ilk basamağı, zincirin ilk halkası.

    eğitim süreci okuldan okula değişebildiği gibi ortalama 3-4 dönemden mütevellit ve yine lisans eğitiminde olduğu gibi güz-bahar dönemlerini kapsamakta.

    bir diğer kriter eğitimin tezli ya da tezsiz olarak tamamlanabilmesi. tezli ile tezsiz arasındaki fark; kişinin lisansüstü eğitimini kurula bir tez sunarak -kabul edilmesi şartıyla- eğitimini bitirip bitirmemesine göre belirleniyor. tezsiz yüksek lisans'ta ismiyle de müsemma olduğu üzere kişinin eğitimi tamamlayabilmesi için tez sunmasına gerek olmayıp, sadece gerekli dersleri verebilmesi yeterli oluyor. peki kişi neden tezsiz gibi nispeten daha kolay bir tercih varken tezle falan uğraşıp daha fazla zorlanmak istesin? pek tabii bunun birçok nedeni olabileceği gibi, en temel nedenlerinin başında kişinin akademik kariyer hedefinin olması halinde bunu sadece tezli olan yüksek lisansla gerçekleştirmesine imkan verildiğidir. tezsiz yüksek lisans ise, daha çok kişinin kendini geliştirmesi adına, lisans eğitiminden daha detaylı ve belirgin (spesifik) bir alana yönelmesi, bu alanda bilgilerini yoğunlaştırmak istemesi amacına matuf bir tercih olarak karşımıza çıkıyor.

    bunun bir adım ötesine geçtiğimizde karşımıza yurtiçi-yurtdışı yüksek lisans seçenekleri karşımıza çıkıyor. tabi bunun arkasında "gideyim de bi yurtdışı göreyim, en kötü bir iki sene takılır döneriz" mantığını güdenler de bulunabileceği gibi, özellikle amerika-ingiltere gibi nispeten daha kaliteli öğretim (işin eğitim aşaması çoktan geçilmiş olduğu için) olanakları sunan üniversitelerden ders almak isteyenlerin yönelebileceği bir alan olarak önümüzde duruyor. ilk etapta akla cambridge, oxford, mit, harvard gibi üniversiteler adına hayal kurmak gelse de gerek başvuru için getirdiği koşullar, gerekse (eğitim) öğretimin pahalı olması nedenlerinden dolayı daha ucuz ama yine de kaliteli bir üniversitede öğrenim görmek daha mantıklı gibi duruyor. özellikle hukuk gibi yaygın bir alan için pek çok seçenek bulunabilir. bunlar arasında örgün eğitim verenler olduğu gibi, uzaktan eğitim olanağı sunanlar da bulunmakta.

    türkiye'de genellikle yüksek lisans, doktora gibi programlar akademik kariyere açılan bir merdiven gibi düşünülmekte, "üniversiteye kapağı attın mı rahatsın" mantığıyla bu düşünce pekiştirilmekte ve sonucunda şu anki yaşadığımız bir akademik seviye* ile karşı karşıya kalınmakta. araştırmaların temel düzeyde kalması, bazı yerlerde hiç olmaması, olanların ise bir üst akademik dereceye geçiş için zorunlu olarak yapılıyor olması kanayan olmaktan öte, enfeksiyon kapmış ve kapanmayan bir yara olarak karşımızda duruyor. umulur ki en azından bir avuç gerçekten bu işe kendini adamış, inanarak çalışan insanların sayesinde istenilen seviyelere ulaşılabilir.

    yazar notu: çok farklı şekilde başlanılan işbu yazı, anlayamadığım bir akış ile enteresan bir şekilde bitti. halbuki ben burada istanbul üniversitesi özelinde bu sene bütünlemelerin ötelenmesinden ötürü yüksek lisans güz dönemi başvuru hakkımızın kısıtlanmasından, giriş koşulu olarak şu anki ortalamaların baz alınmasının kötü bir uygulama olmasından, ales'in zor olup, mülakat sisteminin adaletsiz olmasından dem vuracaktım. olmadı, olduramadım. neyse ben anlatamasam da herkes anlamıştır umarım.
    bi ara da araştırma görevliliği için hangi şartlarda kadro açıldığını, açıldığı takdirde kimlerin girebileceğini tartışalım.
  • türkiye'deki birçok üniversitede verildiği iddia edilen eğitimdir.

    x hocası y dersini hem lisans, hem yüksek lisans hem de doktorada vermektedir. dersin adı lisansta "y'ye...giriş", yüksek lisansta "ileri y...", doktorada "çok ileri y..."dir. bu hoca dersin adını kendince ileri taşımıştır ama dersi haftada bir kez lisansta verir ve lisansüstü öğrencilerini lisans sınıfına davet eder, dersi anlatır çıkar. lisansüstü eğitim aldığını sananlar da "ne var yani, hoca niye iki kere aynı dersi anlatsın, biz gidip dinliyoruz" der.

    x hocası z dersini sadece lisansüstü öğrencileri için açar. lisansüstü öğrencilerini sene başında toplar, dersin konularını dağıtır, 4-5 hafta ders yapmaz, sonra konulara göre herkes sunum(!) yapar, x hocası da sadece ve sadece dinler, sunumlar bitince dersi vermiş olur.

    x hocası derse gelemeyen öğrencileri de düşünür, ödev hazırla getir der. bir kez yüzünü gördüğü öğrencinin getirdiği ödevle, öğrenciyi geçirir. hoca hocalık yapmıştır, öğrenci de öğrencilik!

    lisansüstü eğitimde tez danışmanı olmak için bazı hocaların birbiriyle iletişimini tahmin etmeniz zor değildir. zira en çok öğrencisi olan danışman en başarılı olabilendir, çünkü lisansüstü eğitimin kazanan kişisidir (lisansüstü tez öğrencisi sayısı, ders saati ücreti vd.).

    para için açılan lisansüstü programlardan bahsetmek bile istemiyorum. programa kayıtlı 70-80 öğrenci sayısıyla sözde amaç lisansüstü eğitimdir!!!

    böyle devam ederse, lisansın ne altı kalır ne üstü.
  • çalışırken yapanlar için insan turnusolu görevi görür.
    bu süreçte kim yanınızda, kim yarı yolda bıraktı, kim karşınızda dikkat edin. liste çok sık değişecek, emin olun.
  • lisans döneminde öğretim üyeleri ve akademi yöneticileri tarafından öğrencilere böyle bir şey yokmuş gibi davranılan sonra da "iyi bir şey galiba" diye hasbelkader giren öğrenciler ile askerlik erteleyen öğrencilerin buluşma noktası haline gelmiş olan yer.

    lisansüstü eğitime dahil olmuş tanıdıklarımın hepsi lanet ediyor. bu şekilde akademilerin kendi içlerinden faydalı akademisyen / öğretim üyesi yetiştirmesi zor görünüyor.
    tüm üniversiteciklerin özelleştirmesi ve devamlılığı başaramayanların avm olması şart.
  • bir dönem erkeklerin askerlikten yırtmak için başvurdukları yöntemdir.
  • problem özelleştirmede değil eğitim kültürün ve ahlaki standartların olmamasında. abd'nin en iyi üniversiteleri harvard, yale, mit, chicago vs. hepsi özeldir. ingiltere'nin en iyi üniversiteleri oxford, cambridge vs. hepsi özel kolejlerin bir araya gelmesiyle oluşmuştur.

    olan durum eğitim kültürünün ve akademik ahlakın yerleşmemesidir. sırf sizin paritinizi destekliyor diye birini prof. yaparsanız, ısmarlama kadrolar açarsanız vs. eğitim sistemi çöker.

    ben türkiye'de lisansüstü eğitimin de merkezi ve objektif kurallara bağlı olması taraftarıyım. üniversite giriş sınavı kalksın diyenler çıldırmış olmalı. lisans gibi lisansüstü alımları da bu şekilde olmalı. en azından (her ne kadar sorular çalınsa bile) merkezi bir sistem var ve aldığınız nicel puana ve tercihlerinize göre bir yere giriyorsunuz.

    bu sistem olmadığında şimdi olduğu gibi ısmarlama kadrolar, sürekli tanıdıklarını sokan yönetimler, nasıl yükseldiği belli olmayan prof'lar, rüşvetler ortaya çıkıyor.
hesabın var mı? giriş yap