• orijinal adi 'little children' olan, amazon.com'da 2004'un en iyi
    10 kitabi listesine girmeyi basarmis bir 'tom perotta' romani.
  • bu aksam beyoglunda bir kitapcida gordugum, hastasi oldugum kitap kapaklari siralamamda bir numaraya oturan ve sirf bu yuzden aldigim, mumkunse birazdan okumaya baslayacagim kitap.
  • hasta olunasi kapagini hasarli bir tasarim cevheri olan cem ozkurt'un tasarladigi kudurtucu kitap.
  • etrafımdaki herkesin ayıla bayıla anlattığı da bir kitap ayrıca. alacağız, okuyacağız.
    bu arada; eleştirmenlerin bu kitap hakkında yazdıkları, bana zamanında tony kushner için soylenenleri anımsattı.
  • kucucuk yazilmis sayfa numaralari, yumusak sari sayfalari ile nedense elime alir almaz sempati besledigim bir kitap oldu. ilk sayfalardan itibaren gusel mi aglasam mi karar veremedigim bir ruh haline soktu beni ki aynen yuzume yansidigina eminim.
  • ask bir varmis bir yokmus adli kitabin orjinal ismi.
  • patlayan amerikan rüyasi kokan, kolay okunan bir kitap. dikkat! barindirdigi yüksek dozda umutsuzluk etkileyebilir.
  • yılın en merak edilen filmi olmuştur bünyemde. bunda da tek faktör hayranı olduğum kate winslet değil, ayrıca filmin aldığı muhteşem eleştirilerin de büyükpayı var. bi de filmi izlemiş bi arkadaşımın söyledikleri. bi de oscar tahminlerinde şimdiden ön sıralar da olması. bi de annemim rüyası. bi de bu sene mezun olmam. bi de geçen gün evden kedimin kaçması falan filan...
  • uzun zamandir manolya veya american beauty ayarında bir senaryoyla karşılaşmıyorduk. sanırım bir çogumuz da zaten banliyo insanlari nin orta tabakanın iş güç, ev-aile problemlerine dair hikayelerine aşikarlığımızdan bu minvalde olacak yeni bir yapıtın özgünlüğünden de şüphe duyabilirdik.

    desperate huosewifes tarzi sunumuyla bizi mevzuya buyur eden little children de park mizanseninde arsız sabah şekerleri tadında laflayan ev hanımlarını desperatemuhabbetiyle beni benzeri bir dünyaya davet edeceği sanrısıyla yakalıyor ilk başta.

    erken yaşta evlenlmek zorunda kalmış, kariyerleri yüzünden eşleri kendilerine ilgisiz kalmış ve bütün sindirilmişliklerini ve kendi içlerinde bastırmaya çalıştıklarını muhafazakarlık kalkanıyla örtmeye calışan ev kadınları ve tabii alttan alta verilen artık hollywoodda ve tv dizilerinde bile iyice yüzümüze vurulmaya başlayan önyargıcılığın eleştirisi de ardından geliyor.

    özgün romanın da başarısından emin oldugum yapıtı sinemaya yazarıyla birlikte aktaran yönetmen elini hiç korkak alıştırmamış ve bir banliyo kurgusundan filizlenen yasak aşkı ve ordan ilişkiler, karşılaşmalar örgüsüyle finalize olan öyküsünü yaklaşık ikibuçuk saatte anlatıyor bizlere.

    tür olarak benzerlerine aşina oldugumuz halde önyargıdan aileye, sapkınlıktan gecim derdine, puritanizmden feminizme gözüğnü budaktan esiggemedigi (kate winsleti de bizlerden) cinsellik asviriyle oldukca basarılı ve etkileyici baska bir yonden gene yakınlarda izledigimiz babil gibi de kurgusunda yükselen son anlardaki gerilimiyle de buı ikibucuk saatin son yarım saatinin nasıl gectigini fark ettirmeyecek kadar bizi gerilimine odaklamayı basaran bir film çıokıyor karşımıza.

    artık kate winslet oyunculugu yarmış bitirmiş. gercekten birinci kalite aktrislerden biri. gercekten kimi oynuyorsa o oluyor. american beauty nin kevin spacey vardıysa burda da kate winslett ilgi ve tansiyonu sürekli üstümnde tutmayı basarıyor. sadece bu filmle bile ona hayran olmamak elde degil. yerli basın tabiriyle "cüretkar" sahnelerdeki basarısıda oyunculugu gibi güzelliğinin de doğal oluşuyla birleşince filmin içine çeken ayrı bir lezzet.

    hayatı ayrı bir film olan sapik rolundeki jackie earle haley ve bagimsiz filmlerin domates güzeli jane adams a da birlikte tutan kimyaları nedeniyle ayrıca dikkatinizi cekmek isterim. bu ikili hep bi araya gelsin bişeler çeksinler (yok ronaldın yaptığı değil!) kısa film korku filmi, ne olursa yeterki bir arada oynasınlar ben izlerim.

    jackie earle haley demişken sanırım kamera önüne çıkmadığı 12 yılın acısını kanırta kanırta çıkartmış, bilmiyorum aklademi ayrıksı karakterlere karşı bazen tutucu olabiliyor ama bu beyfendinin performansını görün, yüceltin canım.

    todd field gene in the bedroomdaki sogukkanlı duragan analatımmını koruyor fakat sırtını yine aile odaklı ayrıksı bir konuyya dayamasına ragmen romanın donelerinin daha fazla olmasından dolayı sizi daha enteresan bir evren bekliyor bu seferkinde.

    hemen aklımda kaldığı kadarıyla filmin başından bir iki enstantane anlatayım da tam olsun.

    hatunlar parkta oturmaktadır.

    biri: " gecen gün seks yaparken uyuya kaldım, çok utandım. "
    diğeri: "oh tatlım üzülme her zaman olabilir bu"
    yine biri: ama kocama anlattğımda farkına varmadığını söyledi"
    öteki: "biz bu soruna çözüm bulduk. artık salıları saat 21,00 de sex yapıyoruz"

    gene parkta gecen bir diger enstattanede; balo kralı gibi garip bir isim taktıkları sarah in müstakbel metresi, işsiz oldugu için çocuğuyla ilgilenmek durumunda olan brad hakkında şöyle derler:

    " off bu adam yüzünden her gün kılığımıza makyajımıza dikkat etmek zorunda kalıyoruz. yorucu olmaya basladi"
  • --- spoiler ---
    cinsellik, aldatma, sapkınlık, aile, tutuculuk, önyargılar... derken karakterlere deniz kabugu gibi kulağınızı dayadığınızda şunu duyacaksınız.
    bu film yalnız olma hakkında, yalnız olduğunu bilip birilerine tutunmak hakkında...
    --- spoiler ---
hesabın var mı? giriş yap