• lobi faaliyeti yapma. (faaliyet zaten yapma gibi bir şey değil midir, biri beni kurtarsın)
  • türk dil kurumunun türkçe karşılığını dalancılık olarak tavsiye ettiği kelime. kullanımının ne kadar yaygın olacağı tartışılır.
  • rüsvet vermenin kibarcasi.
  • yaparsan yaptin diye yerden yere vurulursun, yapmazsin niye yapmadin yada az yaptin diye elestirilirsin, bir garip faaliyet.

    (bkz: michel platini)
    (bkz: senes erzik)
  • belirli bir görüşü benimsemiş erk sahibi insanlar tarafından kurum, kuruluş ya da dolaylı yoldan hükümete karşı yönlendirme amacı güdüleyen davranış. eğer tarihteki örnekleri incelenirse en güçlü lobilerin genel olarak kendi görüşlerine yakın insanları finanse ettiği ve sonrasında kilit noktalara geldiğinde işlerine gelmediği bir kararı etkiledikleri zaman içerisinde bir çok kez gözlemlenmiştir. bu çalışmalar yasama ve yürütme sürecindeki bütün insanları etkilemeye yönelik her türlü faaliyeti kapsar, günümüzde en etkin olarak görülen lobicilik faliyetleri petrol, nükleer, silah üretimi yapan insanlar tarafından yapıldığı bilinmektedir.
  • baskı gruplarının, yönetici kadroya ulaşarak kendi çıkarları doğrultusunda fikirlerini aşılamaya çalıştıkları faaliyetlerdir.. lobiciliği zaman zaman sivil toplum örgütleri'de kullanırlar.. ilk olarak ingiltere ve amerika'da ortaya çıkan lobicilik faaliyetleri, günümüzde amerika'da yasalken, bizim ülkemiz de henüz yasal bir kimliğe ulaşmamıştır..
  • türkiye'de iktidarın, her türlü toplumsal ve siyasal muhalefeti kriminalize etmek için sıklıkla kullandığı kavramlardan bir tanesi. iktidar bu kavram aracılığıyla, politikalarına karşı yapılan her türlü muhalefeti bir lobiyle ilişkilendirmekte; bu muhalefetleri itibarsızlaştırmaya çalışmakta; "kökü dışarıda" imajı vererek, ülkenin birliği, bütünlüğü vs. gibi halk nezdinde son derece güçlü olan bir takım hassasiyetleri sömürmeye çalışmaktadır. bunda büyük ölçüde başarılı da olduğunu düşünmekteyim.
    son zamanlarda ülke gündemin sıkça adı geçen bazı lobileri sıralayacak olursak; faiz lobisi, vaiz lobisi, valiz lobisi ve son olarak, türkiye'de temel hak ve hürriyetler bağlamında son derece sıkıntılı sonuçlar doğurabilecek yeni internet yasasına karşı oluşan muhalefeti itibarsızlaştırmak için ortaya atılan ve yok artık dedirten porno lobisi. dolayısıyla ileride örneğin eşcinselleri ilgilendiren bir durum ile ilgili olarak bir muhalefet oluşsa, buna da ibne lobisi demeleri hiçte şaşırtıcı olmayacak.
  • (bkz: #46396773)
  • normal koşullarda, demokrasi olan devletlerde uygulanan, doğru olmadığını düşündüğümüz şeyleri değiştirmek, düzenlemek amacıyla meclis çatısı altında yapılan baskı, yani yasal baskıymış. tabii bireysel, tek başına olmuyor bu baskılar, sivil toplum kurumu ya da topluluk olmak gerekiyor yoksa hiç kaile almazlar, hatta meclise bile almazlar, zira orası millet meclisi değil, millet vekili meclisi...
    bir gelişmişlik örneği aslında lobicilik bakalım biz nasıl kullanacağız?
  • farkli kaynaklardan yaptigim arastirmalar sonucunda lobicilik'e farkli acilardan bakabiliriz. amerika'da cok buyuk bir etkisi vardir. bazi insanlar rusvet derler ama cogu amerikali rusvet olmadigini ve bunun yasal hak(bkz: first amendment) oldugunu dusunurler. lobicilik hakkinda yapilan genel en buyuk savunmalar sunlardir;
    -lobicilik cok genis bir kavram. normal bir vatandasin bir milletvekiline mektup yazmasi da lobiciliktir at&t'nin obama'nin kampanyasina bagis yapmasida lobiciliktir. ne kadar cok kisiysen ve paran varsa o kadar etkili olursun ve sorunlarini milletvekiline o derecede duyurabilirsin.
    -bir politikacinin onune bir cok mevzu geliyor ve tabiki bunlarin hepsine yetismesi, arastirmasi imkansiz. iste bu asamada bir lobici geliyor ve yaptigi tum arastirmalari, anketleri ve ne karar vermesi gerektigini politikaciya soyluyor. boylece sadece onemli problemler( onemli derken iste cok parasi olan veya cok buyuk gruplarin problemleri) cozulmus oluyor. tabiki lobiciler sadece kendi istedikleri kararlarin alinmasi icin politikacilara boylece baski yapmis oluyor.
    -politikaciya direk para vermiyorsun. yani al su ceki yarina masamda yeni ihale iznini goreyim seklinde degil. lobiciler bir politikacinin kampanyalarina bagista bulunabilirler ve o politikaci illa lobicinin cikari ve istegi yonunde karar vermek zorunda degildir(tabi cok buyuk ihtimalle o yonde karar verirler orasi ayri). diyelim politikaciya bagis yaptilar ve politikaci lobicinin istedigi karari vermedi, o zaman istersen bir daha bagis yapmazsin zorlayan yok ki zaten verilen parayi da lobici geri alamaz.
    -verilen paralar takip ediliyor. lobici ve politikaci verdigi paralari halka acip gostermek zorunda. mesela suradan hepsini gorebilirsiniz go to the figures
    -para ile politikaci ile gorusme ayarlamis oluyorsunuz. herkes politikaciyla gorusmek istiyor ama zamani kisitli ve politikaci da bu en cok bagis yapan kisilerle gorusuyor. face to face gorusme inkani sagliyor.
    -bir de o paralari politikaci sadece kampanyalarinda kullanabilir. reklamlarda veya calisan iscilerin maaslarinda falan. yani gidip araba veya saat alamaz. bu bazen gerceklesiyor ama bu rusvetcilik degilde kampanya kurallarinin cignenmesi olarak suc sayiliyor.

    evet genel olarak yukardaki sekilde savunuluyor farkli mecralarda. kendi fikrim ise bu isleri tamamen birbirinden ayirmak cok zor bence. hele amerika gibi herkesin parasini konustugu bir ulkede daha zor. turkiye'de de lobicilik var aslinda, turgev'e yapilan bagislar veya sarigul'un belediye baskanligi donemindeki olaylar mesela. buna arti olarak rusvette cok acik bir sekilde devam ediyor. bir bakima rusvette dedigimi yaparsan elimdeki para senin diyorsun lobicilikte ise bu para senin artik bizi de gorursun heralde demek. politikacinin bir zorunlulugu yok lobicilikte.
    paran kadar varsin https://www.youtube.com/watch?v=5tu32cca_ig
hesabın var mı? giriş yap