• gayet rahat okunabilen bir suru ornekleme iceren zizek kitabidir kendisi, "lacan'i merak eden illa lacan bilmelidir lacan bilmese bile su su kitaplari bilmelidir" gibi bi kaygisi yoktur kitabin. agir onsozlerden nasibini almistir ama.
  • zizek'in okunmaya doymayacak türdeki kitabının adıdır. kapağında "popüler kültürden jacques lacan'a giriş" ibaresinin bulunması bile kitabı alınabilir kılmaktadır. zeno paradokslarından girip "kadın yoktur"lardan çıkan arada bir de modernizm ile postmodernizm tartışmalarına değinen bir nevi lacan rehberidir. buradan çıkartılacak sonuç ise kitabın arka kapağında yazıldığı gibi "... böyle bir metin ancak zizek tarafından yazılabilirdi." olabilirdir.

    evet, zevkle okudum.
  • zizek'in, gerçekten de lacan'ı doğru dürüst okuduğu ilk ve tek kitabı. "doğru dürüst" kelimesinden kastım, kendisi bu kitabında hiçbir komplekse kapılmadan popüler kültüre dalmış ve psikanaliz çevrelerde zengin bir kaynak olan lacan'ın önermelerini başarıyla açıklamıştır. dahası, modernizm ve postmodernizm çelişkilerini de güzel bir dille anlatmıştır. kısaca, özellikle benim gibi alfred hitchcock hayranı olan ve lacancı bir bakış kazanmak isteyen kişiler için hoş bir çalışma ortaya koymuştur

    ama zizek, daha sonraları "repeating lenin" kitabıyla daha çok ajitasyon sınırlarında gezecek ve bizi bu güzel kitaplarından mahrum bırakacaktır. ne olursa olsun "looking awry" güzel bir eserdir.

    slavoj zizek, yamuk bakmak: popüler kültürden jacques lacan'a giriş, metis yayınları, 2004
  • (bkz: anamorfoz)
  • itiraf edeyim bu kadar eğlenceli bir farklı bakış* beklemiyordum. biraz da olsa asık suratlı kuramlar yığını beklerken son derece ilginç biçimde antikite, sinema ve fantastik edebiyat üzerine bambaşka yorumlarla karşılaştım. alfred hitchcock, patricia highsmith, stephen king, asimov; kafka'nın yanında. esamisi okunmaz olan hiçbir şey yok. bende shakespeare hayranlığını arttıran lacan bakış açısı ile “hiçbir şeyden bir şey çıkarma” üzerine hiç de kasmadan “en kötü üzerine bahse girme” işini gösteriyor zizek. edebiyatta veya sinemada yücelerin yücesi kanonik tahakkümü yok saymadan, alaşağı da etmeden; yanına en banal olanı koyarak “kör kör parmağım gözüne” diyor yani bu kitap. şaşırdım.
    zenon’un paradokslarına yeniden değinirken hayat kurtaran cümleler yazdığının farkında mıydı acaba şu benim gemi kaptanı enişteme benzeyen slavoj zizek?
  • slavoj zizek'in lacancı felsefe ile bilimkurgu ve dedektif öyküleri, popüler romantik romanlar, günümüz kitle kültürü, post modern sinema, ponografi vs. vs.yi kesiştirdiği muhteşem kitap. düz bakarsanız otomatik yaşarsınız, yamuk bakın, bakabilirseniz eğer diyor yazar.
  • sinemadan felsefeye, psikanalistten ideolojiye kadar geniş bir perspektifi ele alan zizek eseri.
    kitap birçok entellektüellin aksine popüler kültürden örnekleri ağır felsefi metinler ile ele alıyor. özellikle film ve hikayelerin incelemesini yaparken lacan'dan yola çıkıyor. bu açıdan kitabın alt ismi olarak "lacan'a giriş" doğrulanmış oluyor.
  • zizek, bu kitabında shakespeare'in, oyunu kral richard ii’deki temel kurgudan hareketle; “lacan'ı okumuş olduğunu hiçbir kuşkuya yer bırakmayacak biçimde kanıtlar(!)” der ve devamında bu kanıtın; “oyunun temel sorunu bir kralın histerikleşmesidir; yani kralın onu kral yapan ikinci, yüce bedeni yitirerek simgesel "kral" unvanı dışında kendi öznelliğinin boşluğuyla karşı karşıya kaldığı ve bu yüzden de kendine acımaktan alaycı, soytarılara yaraşır bir deliliğe, çeşitli teatral, histerik feveranlarda bulunmaya mecbur kaldığı süreç.”e bağlar. ve oyundan, ii. perde, ii. sahne'nin başlarında kraliçe ile kralın uşağı bushy arasında geçen diyalogu örnek verir:
    *
    kral bir sefere çıkmıştır ve kraliçe kötü önsezilerle, nedenini anlayamadığı bir üzüntüyle doludur. bushy onu kederinin yanılsamaya dayalı, hayaleti andıran yapısına dikkat çekerek teselli etmeye çalışır:

    bushy: elemin her cevherinin yirmi gölgesi vardır
    elemin kendisi değildir hiçbiri, ama öyle sanılır.
    kör eden gözyaşlarıyla buğulanınca hüznün gözü
    bir sürü nesneye böler bütün olanı
    düzgün bakınca karmaşadan başka bir şey
    görünmeyen; ama yamuk bakınca biçimi
    ayrıştırılabilen perspektifler gibi: o yüzden haşmetmeap
    lordunuzun kaybına yamuk bakmak
    ağlanacak öyle elem şekilleri bulur ki kendisinden fazladır
    ama olduğu gibi bakarsanız, olmayan bir şeyin
    gölgelerinden ibarettir. öyleyse üç kez kutsanmış kraliçem
    lordunuzun kaybından fazlasına ağlamayın; görülmez daha fazlası
    görülse bile hüznün sahte gözüyledir,
    ki hakiki olan yerine, hayallerin ardından ağıt yakar.

    kraliçe: öyledir belki, ama ruhumun derinleri
    aksine inandırıyor beni; nasıl olursa olsun
    üzülmemek elimde değil, üzüntü çöker üstüme
    tıpkı düşündüğüm hiçbir şeyi düşünmesem bile
    hiçbir şeyin üstüme çöküp küçük, zayıf düşürdüğü gibi.

    bushy: kendinizi aldatmak bu leydim, başka bir şey değil.

    kraliçe: tabii öyle, aldanış da elemin
    atalarından gelir; benimki öyle değil,
    çünkü benim elemim hiçbir şeyden çıkmadı
    ne de yasını tuttuğum hiçbir şeyden, bir şey
    elimde olan tek şey geride kalandır,
    ama nedir, daha bilinmez; adlandıramadığım
    bu isimsiz yeistir bildiğim şey.

    (shakespeare çevirisi bülent somay)

    bknz: slavoj zizek, yamuk bakmak,(çev:tuncay birkan), metis yayınları, istanbul, 2005, sf: 24,25.
  • hegel'i, marx'ı, kant'ı v.s sular seller gibi yutmuş yurdum gençliği tarafından hafif ve popüler bulunup burun kıvrılan zizek efendinin gayet de güzel kitabı.
hesabın var mı? giriş yap