*

  • ülke genelinde dil-edebiyat mezunlarının süründüğü düşünülürse dil fakültelerinin genel adı olabilecek bölüm adı.
  • (bkz: içim acıyor) *
  • ağlak entryler başlığının yönlendirildiği istikamet.
    genelde ikinci çoğul şahısla kurulan cümleler silsilesi buna nası güzel bir örnek oluşturur, "asla bitmeyeceğini sanırsınız, derken biri adınızı haykırır, aslında o şudur budur bilmem olduğunu bilirsiniz ama kabul etmek istemezsiniz" tadında devam eden, okuyan herkesin ne hissettiğini, niye hissettiğini, ne hissetmesi gerektiğini dikte etmekte hiçbir sakınca görmeyen, haddini aşan, hayatı kendilerinden ibaret, kendilerini duyu ve duygu gurusundan hallice sananların yazıları da bu edebiyat türüne ne güzel örnekler teşkil ederler... (üç nokta bilerek, istenerek, örnek amaçlı kullanılmıştır.)

    dünya üzerindeki tüm hisleri, düşünceleri, acıları ve sevinçleri kendi hayatlarında tecrübe ettikleri ya da duyumsayabildikleri şeylerden ibaret sananların tercih ettiği tür mü desem, şekil mi desem, ne desem bilemediğim.
  • bölüm başkanlığını thomas bernhardın yapması gerekliliğine inandığım bölümdür.

    (bkz: der untergeher)
  • (bkz: loserism)
  • kendi cevaplarını yanlış metinlerde aramakla faturasını metin-içi tanımlara kesme arası,karşısındakinin mecazını yok sayarken alt-metin okuyamayan veyahut istemli reddeden, koşullanmış bakışla yorumladıklarından mesnetsiz giydirmeler yapmayı bir eden,kendi üzerine negatif oynamanın ego saldırılarına tampon teşkil edebileceği ihtimalini hiçe indirgeyerek söz konusu metinlere/duruşlara karşı çalakalem daldığı kritiklerdeki kendi ipini çeken narsizmin beslediği,subjectivite ile ıkınarak birdirbir oynayan şekilsiz girişim(ler).

    aslen kendi algısıyla kavga eden denemeler.

    ez cümle;
    işgüzar premature savların loser filolojisinin orijinini oluşturması
  • eğer fanus içinde pamuklarla büyütülmüşseniz, kesin kez inanacağınız ve hayatınızın bir dönemini iğrenç hale getireceğiniz edebiyattır.
    adam gelir karşınıza der ki, çok kötü bir çocukluk geçirdim...
    lisede kendisini döven hocaları, kapının önünde satılan uyuşturucuları, o yaşta dövüşmeyi öğrenmesi gerektiğini anlatır. tutarsız hareketlerinin bir bahanesini sunar özetle.
    siz uyuşturucuyu sadece küçükken eroin adlı kitapta okumuş, televizyonda görmüşsünüzdür.
    sosyal içici olarak karşınızda ilk kez kanlı canlı bir alkolik görünce içiniz parçalanır.
    daha önce ona yaptığınız küçük kaprislerden bile suçlu hissedersiniz kendinizi...
    ben bu loser'dan bir "adam" yaratacağım diye bir misyon belirlersiniz kendinize.
    bunu tek kişilik bir toplumsal projeye dönüştürürsünüz.
    o bile inanmaz kendisinden "adam" çıkacağına, siz inanırsınız.
    avunmayı beklediğiniz, incindiğiniz zamanlarda bile kendi yaşamından kesitler sunarak bunlara hakınız olmadığını düşündürür.
    mutluyken, yüzünüz gülerken, kahkahalar atarken bir anda onun dertleri yüzünden üzülmeye başlarsınız.
    mutlu olmayı suç sanırsınız.
    o da mutlu olunca, nasılsa birlikte mutlu olacağız diye düşünür, kendi hislerinizi rolantiye alırsınız.
    seneler geçince görürsünüz ki...
    haklıymış.
    ondan adam olmazmış...
    onun dertlerinden sizin sıranız hiç gelmeyecekmiş.
    uçurumun kenarında tek bir dala tutunmuş bu kişiyle köklü, yemyeşil ağacınızı gönüllü olarak paylaşırsınız.
    nasıl olduğunu anlamadan bir bakarsınız ki artık ikiniz de uçurumun kenarındaki o tek dala tutunmuşsunuz...
    bu türün bir başka versiyonu da kadınlara olan güvenini kaybetmiş erkektir.
    tüm tutarsızlıklarını, iğrenç davranışlarını bu kılıfla savunur. haklı görülmeyi bekler.

    bu döngüden kurtulmak gerçekten zor.
    bir sürü insan uyarır sizi.
    gözünüz görmez.
    "onun acılarını bilmiyorlar. yalnız bırakamam" dersiniz.
    hint kumaşı olmadığını anladığınızda çok geçtir ama yine de bir huzur çöker içinize.

    ajda'dan gelir hayatınızın yeni fon müziği:
    sen akıllanmaz gözü doymayan birisin
    çok uğraşsam da sevgilim değişemezsin
    boşuna vakit harcayamam
    değmez ki hiç, kaybolur zaman
    inan bana bulunmayan hint kumaşı da değilsin

    yok karar verdim ayrılmaya kesin senden
    boş vaatlerin de geçersiz benim için
    imkan yok yaranamam sana
    bil ki artık bu son elveda
    ağzınla kuş tutsan bile çekilir gibi değilsin

    eline gözüne dizine de dursun
    buraya kadar sana uğurlar olsun
    elini veren kolunu kaptırır da
    sonunda iyi gülen hep sen olursun
  • en fanatik okurları şefkatli, iyi iletişim kuran, karşısındakini anlamaya çalışan, sabırlı, uysal, kolay silemeyen, bencil olmayan insanlardır.

    böyle bir insansanız aşk hayatınıza kesin bu edebiyatın temsilcilerinden biri girmiştir.
hesabın var mı? giriş yap