• eski adiyla cm, yeni adiyla fm olan oyunda, barcelona, chelsea, fenerbahce gibi takimlarla baslamayip da, ikincli ligden eskisehirspor ile oyuna baslamayi (vb) ifade eder.. bir nevi , oyunu hard/zor olarak oynamaktir..
    llm'in gercek ruhunda ise, oyle her istedigin gibi oyuncu aramak yoktur, search cok kullanilmaz, cunku imkanlarin yoktur, takiminda olmayan oyuncular icin attribute masking gecerlidir en fazla..

    ben de bilirim oyuna kaka, gerrard, alex ile baslamayi.. ama gonul ister ki serdar ozbayraktar, zafer sahin ile baslansin, zorluk sonucu elde edilen basarilar daha tatmin edici olsun
  • football manager tarzındaki menajerlik oyunlarından en yüksek oranda zevk alan insanlardır.

    fm'nin en azılı ve özenli hastaları, en yetenekli menajerleri genelde bu klasmandan çıkar.

    çok başarılı bir finans yönetimi içgüdüsüne ( wage - value & income - expenditure dengesi ) haiz olan ve tilkivari bir u 19 - u 21 avcısı olarak ; oyunun her sekmesinden, her sezonundan orgazmik zevk alan llm'ler, wonderkid'i gözünden tanırlar.

    ayrıca, sezon sonu beleşe çıkacak olan futbolculara sezon bitmeden cezerye, saat, sucuk vb yollayarak , bu oyuncuları ta sezon içinden bağlarlar.

    türlü training ve tutoring denemeleri ile yetiştirdikleri; kiralamaya bile kıyamadıkları, yoktan var ettikleri oyuncularının gelişimlerini gözleri dolu bir baba edasıyla yavşak manchester city ve şımarık, igrenç pis manchester united'a karşı oynanan ve kazanılan maçlarında gözlemlerler.

    special thanks to;
    hellas verona, hansa rostock, millwall, swindon town, luton town, lewes fc, woking, welling united, bradford city, celta vigo, adana demirspor, dover athletic , gainsborough trinity, blyth spartans, corby town.
  • en zevk aldığım manyaklıklarımdan biri. işin artık iyce bokunu çıkartıp ingiltere'nin blue square north ligi takımlarından blyth spartans ile kariyerime başlamıştım. hem de sırf adamların amblemi güzel olduğu için. 10. yılın sonunda premier lige çıkmayı başardım. premier ligteki ilk sezonumu 15. sırada bitirdikten sonra ise emekli oldum.

    http://www.blythspartansafc.co.uk/
  • çok çile çekilerek elde edilen başarıların her zaman daha güzel olmasını kanıtlayan bir oyun türü. tabi sıfır hile ile yapılır ise.

    ilk fm 09 da denemiştim. notts county' i premiere çıkartmıştım. 3 lig atlamıştık sanırsam. takıma ilk geldiğimde bir oyun kurucu dışındaki oyuncular işe yaramazdı. adı "s" ile başlayan siyahi bir regen bulmuştum. inanılmazdı, kanat oyuncusuydu fakat birçok mevkide oynayabiliyordu, hızı 17, pace 16, teknik ve mental özellikler de gayet idare eder durumdaydı 20 yaş için. ilk ligi o adamın performansı ile geçmiştim. şiir gibi akıyordu adam. 6 yıllık kontratı ver ettim eline, kabul etti. 3 yıl tutabildim hınzırı elimde, sonradan man utd' nin sansar gibi scoutları aklını çeldi çocuğun, adama ne desem "ben gidiyorum hocam" diyor. oyuna alınca sıçıp batırıyor sırf ibneliğine. verdim 7 milyona gitti. sonrasında faslı bir ortasaha oyun kurucu buldum, adı sanırım kabous gibi birşeydi. adam deli gibi assist yapardı ve maçın en kritik anlarında golü atardı. özellikleri öyle ahım şahım birşey değildi, ancak ne yapar eder 8.00 ortalama ile oynardı. birde aklımda kalan maurice edu var. çok sorunluydu, daha ilk geldiğinde menejerine yakındı bu nasıl takım diye. amerikalı havası işte ne olucak. ama zalım gibi box to box oynardı herif.
  • benim de içinde bulunduğumu farkettiğim grup. her ülkenin alt liglerindeki rengi bordo-mavi veya kırmızı-mavi olan takımı çalıştırmışımdır kesin.
  • menajerlik oyunlarının doruk noktasıdır. conference division, north veya south ile başlanırsa imkansızlıklar içinde zevkli bir mücadeleye girilir. özellikle ingiltere'de başarılı olmak için fiziksel özellikleri sağlam oyuncular bulmak şarttır. natural fitness, stamina ve strength özellikleri yüksek oyuncular bulmak avantajdır. stoperler uzun boylu ve güçlü, kanat oyuncuları hızlı, forvetler fırsatçı olursa her sezon en kötü play off hakkı kazanılır. zaten lower league menajerliği de bu noktada başlar. yıldız avcılarınız yoktur sizin için gidip oyuncu bulsunlar, şu paraya gelir, şu kadar para ister diye. mevzu o oyuncuları bulmak ve takım harmonisini sağlamaktır. idare edeceğiniz takım leş oyuncularla doludur, sahada varlığı yokluğu belli olmayan, topu ayağına aldığı anda saçmalayan en az 8 oyuncunuz vardır kadroda acilen kurtulmanız gereken. minimum bütçe ile maksimum faydayı sağlamak için gecenizi gündüzünüze katarsınız. transfer sezonu için saatlerinizi değil günlerinizi ayırırsınız çünkü bu liglerde başarı sezonda değil sezon öncesinde yapılan hamlelerle kazanılır.

    yönetim haftada 600 euro maaş ile sizi işe başlatıp iki sezon sonra haftada 1000 euroluk yeni kontrat önerdiğinde "sağolun beyler, 600 bana yetiyor o parayı futbolcular için maaş bütçesine ayırın" dersiniz. velhasıl sıfırdan var ettiğiniz takımınızın yükselişini izlemek çocuğunuzu büyürken izlemek gibidir.
  • bunu ingiltere liglerinde uygulayanların bir baş belası vardır. work permit, yani çalışma izni. tamam gidip samoa adalarında hiç tanınmayan oyuncuya verme izni, ama arkadaş yılların appiah' ına yapma bunu. lan adamı free transferle bağlamışım, kulübün efsanesi olacak, permit diyor lan bana, mülteci mi lan bu adam, juve de oynadı bu adam oolum! araya adam da sokamıyoruz ki, döner ekmek alacak para yok.

    birde son olarak amatör liglerde parlayan oyuncuları sürekli izleyin, aradan çok güzel yetenekler çıkıyor.
  • oyunun hakkını en çok veren menejerlerdir. tuttuğu takımı yönetip iyi yerlere getirmeye çalışanları tenzih ederim, lakin onun dışında barcelona'yı alıp şampiyonlar ligi kupalarını ard arda dizmek iyi menejerlik değildir.

    fm 2012'de işsiz ve otomatik futbol geçmişi ile başladığım oyunda recreativo ile anlaştım ilk olarak. liga adalente'nin dibine demir atmış olan recreativo ipleri elime almam ile düşme hattında biraz uzaklaşmış olsa da takımda tekrar forma şansı verdiğim oyuncuların büyük kulüplere gitmek istemeleri ve takım ile bir türlü kimyamızın tutmaması sebebiyle sezon sonuna doğru düşme hattının birkaç basamak üstündeyken istifa ettim.

    tekrardan başladığım iş arama süreci sezon sonunda hartlepool'un yaptığı teklif ile son buldu. 24 takımlı npower league 1'i 19. sırada tamamlayan hartlepool'da yönetim takımı baştan yaratmam için elindeki tüm imkanları sundu sağ olsun. özellikle orta sahaya yaptığım kritik takviyeler ile mid table hedefi koyduğum sezonda otoritelerin düşmesini beklediği hartlepool playoff'u birkaç puanla kaçırıp ligde 10. olunca bir sonraki sezon için beklentiler daha da arttı. tabi bunda hartlepool'un tarihinde ilk kez johnstone paint trophy'yi kazanmış olmasının da etkisi büyüktü.

    her ne kadar başarılı bir sezon geçmiş olsa da takımın reputasyonu hala yerlerde süründüğünden oyuncu getirmek çok zordu. bir kere kiraladığım adamlar bile bir daha gelmek için binbir naz yapıyorlardı. ligin ikinci yarısında takımı sırtlayan xisco'nun bütün tekliflerimi reddetmesinin ardından hücum hattında büyük sıkıntı yaşamaya başlamıştım. ligin ilk iki maçında puan kaybettikten sonra yeni oyuncuların da takıma adaptasyonuyla toparlandık ve 9 maçta 16 puan ile 9. sıraya yerleştik.

    bakalım ilerleyen haftalar hartlepool playoff sıralarını zorlayıp championship'e yükselebilecek mi?
hesabın var mı? giriş yap