• yıldız teknik universitesi öğrencilerine beleş park imkanı sağlayan cadde. radio contact da bu cadde üzerindedir.

    yukarı kısmında bir bakkal amca vardır ki, bu adam evlere şenlik bir insandır. bakkalın ve cevresinde çiçekleri vardır. zannediyorum, zamanında onca emek sarf edip büyüttüğü bitkileri, yoldan geçen insanlar ve kaldırımın kenarına park eden şoförler hırpaladığı için; çiçeklerin ve fidanların üzerlerine garip uyarı yazıları asmıştır. bunlardan bazıları; "aklın varsa dokunma!", "bu ağaç çok özel bir ağaçtır.", "bu su insanlar için değildir." gibi... ilk bakışta "ne oluyoruz ulan, ranger mı bu herif?" dedirtse de, saygı göstermek lazımdır.

    bakkalın içi ise ayrı komiktir. içinde gene çeşit çeşit yazılar bulunur. bunlar, atasözleri, özlü sözler ve sevimli bakkal amcamızın yazdığı yazılardır. örneğin; "ne olursan ol, insan ol!" bunlardan birisidir. "iyi de amca, ben bi gofret bi de kola alıp çıkacam; niye yuzume vuruyorsun hayatın gerçeklerini?" diye düşündürür. iyi adamdır, tatlı konuşur. yolunuz düşerse gidin bir bakın derim.
  • mite uzanan uç kısmında bir yerlerde beş dakika sap gibi beklediğinizde elinde telsizle dolaşan görevliler tarafından uyarıldığınız cadde.araba parkı için ne kadar güvenli ise evler için o kadar güvensizdir bu cadde(bkz: ogrenci evine giren hirsiz)üzerindeki akademi market,sabah ezanı ile açılır akşam ezanı ile kapanır.içki satışı yasak olan bir caddedir.(bkz: mit alani) bu yüzden gece gece 7/11 kurtarıcı olmuştur.cadde sakini olarak bir probleminiz varsa danışılacak ilk nokta akademi marketin sahibi yılmaz abidir.bugüne kadar mahalle hakkında bilmediği birşey görülmemiştir.kendisi,yazıları,çiçekleri,fotoğrafları ile renkli bir kişiliktir.
  • son kar yağışlarından sonra çırağan'a inişteki tarafı delik deşik olan cadde. daha önceden arnavut kaldırımı döşeliydi bir 8-9 sene önce asfaltlanmıştır, sıcak yaz aylarında burayı yürüyerek çıkmak işkencedir.. la maison hotel bu cadde üzerinde yer alır, yıldız parkı yüksek bir duvarla bu caddeye komşudur, yine üzerinde bulunan akademi market sanırım istanbul'daki en orijinal en ilginç markettir. bir aralar akademi market'in aşağısında kalan apartmanlardan birinin otoparkında siyah bir ferrari görürdüm hep, 'ne cesaret adam koyuyor buraya' diye stres yapardım..** daha yukarıda kalan mit binasının önünde durduğunuzda 2 dakika geçmeden bazı kişiler tarafından 'beyefendi şu anda nerede durduğunun farkında mısın?' gibisinden sorgu suallere maruz kalabilirsiniz, aman diyim..
  • beşiktaş yıldız mahallesinde bir caddedir. istanbul un en dik yokuşlarından birisidir. çırağan caddesinde yıldız parkının yanından başlar, tepede ise yıldız caddesi, serencebey yokuşu ile kesişerek sona erer. bir tarafı yıldız parkı olduğu için fazla sokakla kesişmez. salçıklar sokak, asmalı salkım sokak, eğri çınar sokaklardan bu caddeye çıkılabilir
  • önceden granit kaplıydı, söktüler, elli milyon ytl'ye mal olan yeni briket taşlar döşediler.
    caddenin rengi değişti, artık yıldız parkının taş duvarından sarkan yeşili, boğazın laciverti ile uyumlu olmayan, pembe bir renkte. ayrıca genişliği 3.5 metre, tek yönlü olan bir 'sokak' haline getirdiler.

    sormadan, bilmeden, iyiyi düzeltmek yerine yıkıp kötüsünü yapan anlayışla.
    şimdi bir de oy isteyecekler migros turuncusu garabetlerinin içinden.
    evet, alırsınız.
  • yılmaz bakkal da vefat etmiş. böylece şükrü bakkal, kemal bakkal, bülent bakkal ve nuri bakkal'dan sonra mahallenin son bakkalı da aramızdan ayrıldı.
  • hayatım boyunca gördüğüm en saçma araç yoluna sahiptir.

    bu yol aşağı doğru tek yöndür. ama gelin görün ki, yanlarda ki hiç bir yoldan bu yola dönüş yoktur. kendisi aşağı tek yön olduğu gibi, tüm dönüş yolları da tek yön ve kendisindendir.

    eğer trafik kurallarına uyayım derseniz, bu yola girebilmek için ebesinin nikahından girmeniz gerekir. kendisinden ise yandaki yollara envayi çeşit dönüş vardır ve hepsi tek yön dönüştür.

    özellikle asariye caddesinden bu yola tek bir dönüş bile olmaması (tabelarara göre yasak olması) nasıl basiretsizliktir anlamış değilim. lan burda oturan adamı yıldız sarayına çıkartıp geri getirmek nedir amk.

    yolun sonundan asariye caddesine girebiliyorsun, lan amk üstde ki yoldan bir daha niye asariye caddesine dönüş veriyorsun, o bari asariyeden müvezziye dönsün.

    açın google haritayı, herhangi bir yerden müvezzi caddesinde ki la maison'a bir yol çizin, saçmalığı göreceksiniz.

    bu tür şeyleri bildirebildiğimiz itiraz edebildiğimiz bir belediye birimi var mıdır ? ben valla düzeltin la mal mısınız siz diye dilekçe yazacağım, varsa bir birim, yeşillendirin.

    google maps de eklemiş olalım:
    google maps
  • beşiktaşın keşmekeşinden sıyrılıp o güzel çırağan caddesinde yürümeye başlarsınız. ortalarına geldiğinizde solunuzda bu uzun cadde bekler sizi.

    çevredeki üniversite öğrencilerine ve çalışanlara ücretsiz araç park edebilecekleri uzun bir yokuş sağlayan bu cadde sessizliğiyle her seferinde başımı döndürür.

    her gün çırağana yakın kısmında park yeri bulamasam da o yokuşu çıkmaya hiç erinmem. hele de akşamın karanlık ve sessizliğinde yağmur eşliğinde yürüyorsam arabaya daha yavaş ulaşmak için adımlarımı yavaşlatırım.

    kedisi köpeği eksik olmayan bu caddede pek çok kişi yaşamasına rağmen kimse yaşamıyor gibidir. sanki herkes oradan gelip geçiyor ama kimse oturmuyor gibi bir hava sezersiniz. ama eminim sakinleri de caddelerini seviyorlardır. hele de sabahları yan taraftan, yıldız korusundan, esen rüzgarla gelen temiz bahar kokusu eşliğinde karşılarında uzanan koca marmara denizini izleme imkanı bulduklarında.
  • bazen hangisini daha cok seviyorum karar veremiyorum. muvezzi caddesini mi (aslinda muvezzi yokusunu mu) yoksa serencebey yokusunu mu. 90'larda ikisinden de deniz ve bogaz o kadar guzel, o kadar cekici gorunurdu ki...ustelik her mevsimde farkli, her hava durumunda baska...gunesli, ruzgarli, yagmurlu, sisli...hic fark etmiyordu. yeni turku'nun dedigi gibi denizlere cikan sokaklardan bu ikisi, ama ozellikle muvezzi, istanbul'un tum karmasasindan uzak, kendi halinde birer evren gibiydi. sessiz, huzurlu, agacli, cicekli. istanbul'un olmadigi, size vermedigi, veremedigi her sey.

    kendisi ile ilgili en isiltili hatiram, la maison otel'den az asagida bir apartmanin en ust katinda bir dairede neyle karsilasacagimdan habersiz salona girisim ve o salonun dev penceresinden adeta iceriye dolan kesintisiz ve kocaman bogaz manzarasi...gunes isiklari altinda parildayan suyu yavasca yararak ilerleyen bir gemi, agaclar, catilar, vapurlar, motorlar.....sonra aralik balkon kapisindan iceriye suzulen, uzaklardan, coook uzaklardan belli belirsiz bir ninni gibi duyulan bolero. hayatta oldugu icin insanin gozlerini dolduran bir guzellik....onca carpik curpuk, eski pusku evlerin, apartmanlarin, insanlarin bozamadigi bir guzellik....pencerelerden icime dolan bir yasam ve bu guzellikle sarhos olup aptallasmis bir halde etrafina bakinan ben.

    yillar sonra bile seni boyle hatirliyorum.
hesabın var mı? giriş yap