*

  • bergamali kadri tarafindan on altinci yüzyilda kaleme alinmis turk dili grameri kitabidir. eseri, 2002 senesinde esra karabacak yayina hazirlamis, turk dil kurumu yayinlari da, dil kurumu bunyesinde yapilan az sayida hayirli isten birinin altina imza koymustur.

    o doneme ait bir baska deli isim ve muazzam eseri icin
    (bkz: muhyi-i gulseni)
    (bkz: baleybelen)
  • türk gramerciliğinin kurucusu kaşgarlı mahmud’un kitâbü cevâhiri’n- nahvi fi lûgati’t türk adlı asıl grameri kayıptır. yine kaşgarlı mahmud’un kitabü divanı lûgati’t türk adlı eseri ise tam bir gtramer kitabı olarak değerlendirilemez. kaşgarlı mahmud’un eserlerinden sonra gerçek anlamda bir türk grameri bergamalı kadri tarafından yazılmış olan müyessiretü’l- ulûm’dur. eser, türkçenin türkçe olarak yazılmış ilk grameridir. (s. vıı).
    kanuni sultan süleyman zamanında yaşamış olan bergamalı kadri bir türk dilcisidir. kendisi hakkında yeterli bilgiye sahip olmadığımız bergamalı kadri kitabı kanuni’nin veziri ibrahim paşa’ya sunmuştur. eser, ilk defa 1911 yılında bursalı mehmed tahir tarafından bulunmuş ve günümüzde eserin sadece tıpkıbasımı mevcuttur. daha önce besim atalay tarafından çevriyazılı metin, tıpkıbasım, terimler sözlüğü şeklinde yayımlanan eserin benim elimdeki nüshası esra karabacak tarafından hazırlanmıştır.
    müyessiretü’l ulûm iki bölümden meydana gelmektedir: sadrazam ibrahim paşa hakkında yazılmış bir kaside ile başlayan birinci bölümde kitabın yazılış tarihinin ve yazılış sebebinin belirtilmesinden sonra esas konulara geçilir. önce kelimenin tanımı yapılır: insan dile getürüp söyledügi iki kısmdır: bir kısmı kelimedür; bir kısmı mühmelatdur. kelime beyan olundı. mühmelat oldur ki heman bir kurı söz ola, manası olmaya; deyz gibi, meyz gibi, çeşen, meşen gibi, dahı buñlara benzer ne var ise. daha sonra kelimenin üç türlü olmasından söz edilir: kelime üçdür, biri ismdür, biri fi’ldür, biri harfdür. ismin tanımı şöyle yapılır: ism oldur ki yalñuzcak zikr olunmagla andan bir mana añlana, üç zamandan biri bile kasd olunmaya. üç zamanın olduğunu belirten bergamalı kadri bunların geçmiş (mazi), şimdiki (hal) ve gelecek (müstakbel) zaman olduğunu söyler. daha sonra fiilin tanımı yapılır: fi’l oldur ki yalñuzcak zikr olunmagla andan bir ma?a kasd olına; lakin üç zamandan biri yanınca bile fehm olına. harfin tanımı ise şöyle yapılmaktadır: harf odur ki andan bir ma?na dilene, veli yalñuzcak zikr olunmagla hasıl olmaya bir ahar kelimeye koşmayınca: üzre gibi. üzre harfinüñ manası üstünlükdür, lakin yalñuzcak üzre dimekle üstünlük ma?nası hasıl olmaz, illa meğer ki tam üzre ya yir üzre ya gök üzre diyevüz, üzreye tamı ya yiri ya gögi bile zamn idevüz. pes malum oldu ki harf içün biz zat mana yok imiş, bir ahar kelimeye koşılmayınca mana hasıl olmaz imiş. baki harfler de bu kıyas üzredir ki zikr olundı.
    isim, fiil ve harfin tanımı yapıldıktan sonra bil- fiili ele alınmış ve fiilin türkçesinin karşısına arapçası verilmiş ve zamana, çatısına, olumlu-olumsuz durumuna göre değerlendirilmiştir:

    bildi alime mazi
    bilür yalemu hal
    bile yalemu müstakbel
    bilici fe-hüve alim ism-i fa?il
    bilmedi lem yalem cehd-i mutlak
    hergiz bilmedi lemma yalem cehd-i müstagrak
    bergamalı kadri bu örnekleri verdikten sonra el- mazi başlığında geçmiş zamandan bahseder. geçmiş zamanın iki kısımdan oluştuğunu ve bunların birinin malum (bildi) diğerinin ise mechul (bilindi) olduğunu belirtir. daha sonra bu fiilleri şahıslara göre çekimler. bu bölümde fiilleri çekimledikten sonra tahkik isminde bir başlık açar ve bildiler, bildüñ, bildüñüz, bildük gibi fiillerdeki şahıs eklerinin yerine aslında bitişik olmayan bir şekilde men, biz, sen, siz zamirlerinin olduğunu, bildiler fiil çekiminin ise aslında bildi erler ya da bildi ?avratlar şeklinde olduğunu sözü kısa kesmek için bu kullanımların artık olmadığını belirtir. ayrıca bu açıklamaları yaptıktan sonra fiillerde çokluk olmayacağını da belirtir.
    geçmiş zaman açıklandıktan ve örnekleri verildikten sonra şimdiki zamana geçilmiştir. şimdiki zamanı da ma?lum ve mechul olarak ikiye ayıran bergamalı kadri bu bölümde geçmiş zamandan farklı olarak olumsuz örneklere ve şimdiki zamanın hikayesine de değinmiştir. gelecek zaman anlatılırken ise olumlu şekline değinilmemiş, doğrudan fiilin olumsuz şeklindeki haline örnekler verilmiştir. ayrıca gelecek zamanda diğer zamanlardan farklı olarak malum-ı tekid-i nefy-i müstakbel ve mechul-i tekid-i nefy-i müstakbel bölümlerine yer verilmiştir. tekid kelime anlamı olarak “sağlamlaştırma, kuvvetlendirme”dir. burada da pekiştirme anlamında kullanılmış ve hem malum hem de mechul haline örnekler verilmiştir:
    hergiz bilmeye malum-ı tekid-i nefy-i müstakbel
    hergiz bilinmeye mechul-i tekid-i nefy-i müstakbel
    geçmiş, şimdiki ve gelecek zaman anlatılırken tek bir başlık altında bil- fiili şahıslara göre çekimlenirken emir kipinde ise 2.ve 3. şahıs için ayrı başlıklar açılmış ve konu o şekilde anlatılmıştır. emir kipinin anlatımı bittikten sonra da malum ve mechul olarak ism-i zaman ‘zaman zarfı’, ism-i mekan ‘yer zarfı’ ve ism-i alet ‘alet isimleri’ anlatılır. ism-i mekan konusu anlatılırken koyacak kab, girecek ev, oturacak yir gibi örnekler verildikten sonra ekinlik, soganlık gibi kelimelerin de ism-i mekana örnek verilebilecek kelimeler olduğundan bahsedilir. zira ekinlik derken ekecek yer, soğanlık derken soğan dikecek yeri kastederiz. bu bölümde bergamalı kadri “görilsün ki türki dilde ne kadar fasahat belagat vardur ki ekin ekecek yir dimegi ekinlik dimekle eda eylerler.” diyerek türkçenin ifade gücünün zenginliğine işaret eder. ism-i alet bölümünde ise konu anlatıldıktan sonra yüriyecek ayak kabı, yazacak kalem gibi örnekler verilir.
    ism-i tasgir (küçültme ismi) bölümünde isme getirilen –cük, -cuk, -cugaz, -cügez eklerinden bahsederken bu eklerin ince ve kalın okunuşuna göre kelimelere getirildiğine değinir. ayrıca bu, şu gibi işaret zamirlerine –cugaz, -cügez ekleri getirildiğinde ortaya çıkan “n” sesine de değinir. bergamalı kadri bu kısımda bu işaret zamirlerinin asıl hallerinin bun, şun olduğunu ve bu ekleri aldığı zaman “n” konsonantının ortaya çıktığını söyler.
    bu bölümden sonra isimle ilgili işlenen diğer konular ise şunlardır:
    ism-i mensub (aitlik ismi) bilmege mensubdur
    bina-i merre (tekrar zarfı) bir kerre bilmek
    bina-i nev (durum zarfı) bir dürlü bilmek
    ism-i tafzil (üstünlük ismi) bilicirekdür
    fi’l-i taaccüb (şaşma fiili) ne acep bildi
    ismi’l-cins (cins isim)
    esma’i’l-eşhas (şahıs isimleri) (özel isim)
    ismi’n-nekire ve'l-marife (belirsiz ve belirli isim)
    esma’i’l-adad (sayı isimleri)
    fi’l-muzmarat (kişi zamirleri)
    esma’i’z-zurüf (zarflar)
    esma’i’l-istifhami ve hurufiha (soru isimleri) (kankı, nere, mi)
    fi’l-muzafi ve’l-muzafi ileyh (tamlayan-tamlanan)
    fi’l-fa’ili ve’l-mef’ul (fiil cümlesi öznesi-çekim ekleri)
    fi’l hal
    fi’l istisna’(degül)
    fi’l-mübteda’i ve’l-haber (isim cümlesi öznesi)
    ismi’l-işaret (işaret zamirleri)
    isim konusu bittikten sonra huruf ana başlığına geçilir. bergamalı kadri kitabın başında harfün tanımını yaptığını ifade ederek tek tek edatları, ekleri verip anlamlarını, kurdukları anlam ilişkilerini anlatır. “gibi harfdür, teşbih manasın ifade eyler; mal zeyd içündür. ötrü harfdür ki talil manasın ifade eyler; saña geldüm musahabetden ötrü gibi. siz (sız) hardür ki yoklık manasın ifade eyler; akçasız, pulsız ademden ne olur dimek gibi.”
    son bölümde molla hayali’nin bir gazelini veren bergamalı kadri verdiği gazeldeki kelimeleri tek tek incelemiş, başlıklarda vermediği bazı izahatları da burada vermiş ve gazeli anlam açısından da değerlendirmiştir.
    esra karabacak tarafından hazırlanan bu kitabın sonunda yer alan terimler dizini adlı bölümün hem osmanlı türkçesi-türkiye türkçesi hem de türkiye türkçesi-osmanlı türkçesi şeklinde hazırlanmış olması terimleri bulmak açısından oldukça kolaylık sağlamıştır. terimler dizini bölümünden sonra kitabın tıpkıbasımı da mevcuttur.
  • 490 yıl önce kaleme alınmış türk dil bilgisi kitabı. böyle altın kıymetinde bir eseri henüz öğrendiğim için utancımdan edebiyat diplomamı yırtıp derste lüzumsuz askerlik anılarını, fakültedeki aşk hikayelerini anlatan akdemisyen(?) hocalarımın suratına fırlatmak istiyorum. failatun mefailun diye 4 senemizi yediniz eyvallah, noam çomski'den alıntılarla semantik, sentaks öğrettiniz ona lafım yok. lakin müyessiretu'l-ulum'u başucu kitabımız yapmanız gerekirken adını bile zikretmediğiniz için (muhtemelen sizin de haberiniz yok bergamalı kadri'den) size ne desem boş...

    bari ben sizin gibi yapmış olmayayım diye her fırsatta -sözlük, forum, derslik, sınıf fark etmeksizin- bu kıymetli eseri ile yazarını öğrencilerime ve türk diline ilgi duyan herkese anlatacağım. umarım kitabın yeni baskıları yapılır ve merak eden herkesin ulaşabilmesi sağlanır. türk dil kurumu'na bu konuda epey iş düşüyor.
hesabın var mı? giriş yap