• sokak içlerindeki bakkal ancak; bu başlık, maya su mezarları'nda incelenmeye değer bulunmuştur. tüm hacı amca ve mikayillerin * anısına...
  • veresiye defteri tutan, borcunu geçiktirince hemen bıdı bıdı etmeyen, arada sırada veletlere kıyak geçen abiler ve amcalardı. artık onlardan , en azından bizim orda, kalmadı.
  • umumiyetle kanaat eden bakkal.

    (bkz: kanaat bakkaliyesi)
  • kumbaranızdan çıkan bozuk paraları ihtiyacı olmadığı halde sırf tanıdık olduğunuz için bütünlemeyi kabul eden kişi.
  • mahallenin esnaflar arası tavla turnuvalarını organize eden aldıgınız cikolataların ve gazozların parasını veresiye defterine yazdırabildiginiz nefis insanlardır.
    mahalle macından önce top almakla yükümlü insana top filesini acıp topun yamuk olup olmadıgını denemek icin havaya dogru atmasına sesini cıkarmaz cogu. mahalle esnafı arasında dedikodu carkının döndügü yerdir. veresiye defterinde artan borclar dedikodu trafiginin akı$ını belirler.
  • efendim,* bunların mahalle genelinde stratejik bir önemleri vardır.

    şöyle ki; evvela mahalle bakkalı bir toplanma, buluşma ve kaynaşma merkezi gibidir. zira, hemen hemen her gün uğranılan bir yer olması sebebiyle, ister istemez gördüğünüz kişilere bir aşinalık yaşamaya başlarsınız. gerek alışveriş esnasında gerekse alışveriş öncesi yahut sonrasında, önceleri selamlaşmalarla başlayan daha sonra uzayıp giden sohbetler yaşanır. işte bu nedenledir ki; zaman zaman koyu muhabbetlere dalınması sebebiyle, bakkaldan eve dönüş süreci uzar. bu muhabbetler ki; spordan tutalım politikaya kadar geniş bir yelpazeye yayılır. en nihayetinde aynı sokakta yaşayan yabancılar bir şekilde tanıdık birer sima olarak akıllara kazınır.

    mahalle bakkalının bir diğer önemi ise; bu muhabbetlerin paralelinde gelişen bir haber alma merkezine dönüşmüş olmasıdır. mahallede olan biten, kim kiminle ne yapmış etmiş, mehmet amcanın sakalından tutun, fatma teyzenin kepek sorununa dek dedikodu tüneline yol açılır. gül gibi bakkal ajans merkezine bürünür, kişiler ağızlarındaki baklaları paklarlar. bu laflamalar böyle dolaşır gider, ahmet'e söylediğiniz lafı birgün mehmet'ten işitirsiniz. şaşırmaya gerek yoktur. koskoca mahalle bakkalı, onca insanın ortak buluşma noktası. eeh milletin ağzı torba değil ki büzelim.

    bunca olan biten hadiseden sonra ben derim ki; bakkal sahipleri birer muhtar gibidir. insanları tanıma, hadiselerden haberdar olma gibi konularda engin bilgilere sahiplerdir. vallahi muhtarın yüzünü kimse o kadar çok görmez.
  • akla, ters çevrilmiş meşrubat kasaları üzerinde çamlıca gazozu içmeyi; içeri girildiğinde alınan omo, açık bisküvi ve hacı şakir sabun karması kokusunu; okunaklı yazılmayan minik veresiye defterlerini ve uyku mahmurluğu içinde salaş şekilde edilen içten sohbetleri getiren, sıcak ve hüzünlü bir gülümsemeye yol açan esnaf.
  • yerini artık hepten mahalle marketlerine bırakmış güruh.. ufak yahut büyük çapta bir marketler zincirinin eve yakın halkasından mütemadiyen ve sıklıkla alışveriş edildikçe artık çalışanlarla göz aşinalığının ardından kurulan tanışıklıkla yavaş yavaş eski (güzel) günlere dönülür ve nice yeni muhabbetler hasıl edilir, veresiye alışverişi kredi kartına devredip her türlü kıyak ve hoşgörü paylaşılır.. değişense muhattabınızın asgari ücretle çalışıyor olmasıdır..
  • uzun süre ortalarda görünmediğinizde merak eden, başınıza bir şey mi geldi acaba diye endişelenebilen , öksüre tıksıra ıhlamur , çorba vb alırken kaşla göz arasında* sıcacık mis gibi bir salep hazırlayıp elinize tutuşturan , değişik öksürük ilacı tarifleri veren hipermarket bolluğu içinde ekmeğini çıkarmaya ve hayata tutunmaya çalışan güzel insanların çalıştığı yer.
hesabın var mı? giriş yap