*

  • türkçeye ne zaman, kim tarafından çevrilecek merakla beklediğim eserlerdir. diyorlarki zaman çarkından bile iyiymiş.
  • ilk kitabını (bkz: gardens of the moon) az önce bitirdiğim fantastik seri. çok pis gelecek vaadediyor gibi görünüyor. lakin birazcık yorucu gibi. özellikle ilk 300 sayfa civarını bi bok anlamadan okudum. 15-20 karakterin gözünden ufak ufak parçalar anlatarak ağır ağır ilerliyor buralarda hikaye. sonra karakterler bir şekilde karşılaşmaya başlıyor, daha önceden olan olaylar anlam kazanıyor ve işler kopuyor.

    yazar ilginç bir şekilde anlatmış; fantastik kitapların çoğunda gördüğümüz gibi büyü mekanizmasını, memleket düzenini falan okuyucuya bilale anlatır gibi anlatmak yok bunda, kütür kütür dalıyor herif. parçalar sonradan yavaş yavaş yerine oturuyor.

    velhasıl tarafımdan nispeten sabırlı fantastik kurgu okuyucusu suserlere tavsiye edilir.
  • ilk kitabi sag saglim atlatirsaniz gelmis gecmis en iyi serilerden birine tanik olmaya baslarsiniz.

    oncelikle belirtmek gerekir ki gercekten ozgun bir dunyaya sahiptir malazan. irklari, teolojisi ve buyu dinamikleri baska hic bir seriye yakindan uzaktan benzemez.

    ciddi anlamda high fantasy'dir, asiri derecede dogaustuluk icerir, devamli olarak bir dogaustu estantaneden bir baskasina atlarsiniz, ilk baslarda biraz fazla ucuk gelse de dunyaya alistiktan ve dinamikleri kavradiktan sonra hic bir sey asiri gelmemeye baslar. misal, tanrilar genelde yukselmis olumlulerdir (ascended) ve bir kismi halen dunya uzerinde ikamet etmektedir ama david eddingsvari power playler yoktur. vardir da yoktur. hani 3-5 kisilik bir party labada lubada gidip dusuk seviye bir tanri'yi kesebilir ama oyle ehere mehere diye gule oynaya yapamazlar bunu. dusuk seviye tanri ney lan derseniz, malazan dunyasinda bin bir turlu irk, ulke, sehir, kabile ota boka taptigi icin bir dolu tanri ayrica bir cok guclu spirit (dusuk seviye tanri dedigim bunlar) vardir. bir suru yuksek seviye tanri da malazan tarihi boyunca kitir kitir kesilmistir degisik sekillerde, seri boyunca karsilasilir bu tanrilarin artiklariyla. karakterler birden bire baslarina gelen olaylar nedeniyle donusumler gecirebilir (level up), bambaska ozelliklere sahip hale gelebilirler. zaten hic bir karakter seri icin bas karakter sayilamayacagindan bu cok da fark etmez, hic bir karaktere fazlaca baglanmaniza, kendinizi onunla ozedeslestirmenize izin vermez seri. koca hikaye bir cok farkli karakter uzerinden farkli ama iliskili hikayeler uzerinde anlatilir.

    cogu high fantasy yazarinin tarzi gibi pembe degildir malazan serisi. okudugum en somurtkan, en gri, en soguk ve acimasiz seridir. buyunun etkilerini, savasin ve kavgalarin gercek dogasini cekinmeden yuzunuze vurur. buyu yiyen biri yerde kivranirken goz pinarlarindan ve kulaklarindan kanlar bosanir, spazmlar nedeniyle altina sicar, sag kalmayi becerirse bunlari anlatmaktan cekinmez. high mage'ler resmen kitle imha silahidir, 1000lerce askeri tek buyuyle, surundure surundure oldurebilirler. bir sehrin dususu sirasinda diger serilerdeki gibi askerler kahramanca savasip onurluca olmezler. korkudan altlarina iserler, arkadaslarinin olumleri sonucunda dagilirlar. sehir catismalarinda bebekler oldurulur, kucucuk kizlara tecavuz edilir, kadinlar kocalarinin karnindan sokulen barsaklarla bogulduktan sonra cesetleri sikilir. koskoca bir kitayi yoneten bir kral (ki kendisi ascended'tir - yani yari tanri kudretindedir), sadece onu alt etmeye calisan tanrilar basarili olurlarsa yonetecek bir sey bulamasinlar diye koca kitadaki tum yasami (insan, hayvan, bitki) yok eder. bir baska ulkede ise ulkenin butun yiyecek kaynaklari priest king tarafindan yok edilmistir ve asker, sehirli yada koylu tum insanlar ele gecirecekleri sehirlerdeki insanlari yiyebilecekleri vaadiyle acliktan tamamen delirmis bir ordu haline getirilmislerdir. savasta dusenlerin cesetleri yiyecek olarak kamplarda pisirilir. bu ulkenin kadinlari yarali ve olmek uzere olan erkeklere tecavuz eder, erkegi tam bosalma aninda onu oldurerek olu bir adamin dolu ile hamile kalir ve bu delirmis ordunun gelecek kumandanlari olacak secilmis "deadseed" cocuklar dogururlar. anca 5. kitapta yazar kendi kara mizah anlayisini seride yansitmaya baslar ve seri mizahi yonden zaman zaman eglendirici hale gelir.

    ilk kitap gercekten zor. yazar koskoca bir dunyayi (ki bu gercekten epik bir dunyadir, dragonlance yada forgotten realms gibi bir kitanin ufak bir bolumune odaklanip ortacag atmosferine buyu, ejderhalar ve 3-5 tanri eklenmesiyle olusturulmamistir) yaratmis ve ilk kitabi sizin de bu dunyayi onun kadar iyi bildiginizi dusunerek yazmistir. birdenbire bu buyuklukte bir settingde dogasini ve kurallarini bilmediginiz bir hikayenin ortasina dusmek hic bir bok anlamadiginiz icin cok agir ve zor gelebiliyor. ancak zamanla neyin ne oldugunu cozdukten sonra (ilk kitabi atlattiktan sonra) serinin tadi cikmaya basliyor.

    seri ilk kitaplar boyunca malazan impartorlugunun genislemeci askeri politikalarinin sonucunda kitalarda gelisen savaslarin olusturdugu arka plan uzerinde malazan ordusunun elit birligi olan bridgeburners’tan geri kalan az sayida asker merkezli olay akisiyla, ilgili dunyadaki tanrilarin cekismesini isler. tam anlamiyla fillerin tepisirken cimenlerin nasil hunharca ezildiginin hikayesidir konu. her kitap en az iki farkli plot icerir, biri bridgeburners tayfasiyla ilgilidir, digeri daha sonraki kitaplara on hazirlik yapar, seriye yeni karakterler eklenmesinin onunu acar. arada malazan lore'unu anlatan kucuk alt-plotlar vardir. oyku 5. kitaptan itibaren iyice yoluna oturur, hikayenin odagi bridgeburners’i da iceren daha genis bir konsepte oturur ve oyku sonuna dogru ilerlemeye baslar, 6. ve 7. kitaplari okurken onceki kitaplarin sadece girizgah oldugunu fark edersiniz.

    ozellikle ikinci kitap fantastik kurgu aleminin en surukleyici kitaplarindan olmakla birlikte sonu en sinir bozucu / uzucu kitaplarindan biridir.

    yazim dili oldukca agirdir, kitaplar da uzun olunca her kitap arasina birer ikiser daha kolay okunur, cerezlik fantastik kurgu kitaplari serperek, yani mola vererek okumak zorunda kaldim, bu nedenle seriyi bitirmem 2 bucuk sene surdu.

    bir iki elestiride bulunmadan da gecmemek lazim. yazar konu kirilmalarinda hic bir karakter ismi vermeden he / she adillariyla sayfalarca yazi yaziyor. kimin hakkinda okudugumuzu anlamadan etmeden bu sayfalari okumak cok zorlayici. o kadar sayfa okuyoruz, ardindan karakter ismi geliyor ve kimin hikayesini okumakta oldugumuzu anlayabiliyoruz, ancak o sayfalar boyu ne okudugunu bilmeden okuma isi bir iskence oluyor. yazar bunu ciddi sekilde bir tarz olarak belirlemis ve okurken beni bu durum bayagi bir darladi.

    bir baska sorun da uzerine cok fazla plot ilerletilen bazi karakterlerin oykunun sonuna etkisinin cok dusuk olmasi. bu tarzda safyalarca hikayesi yazilmis, ana plot parcasi gibi gorunen bir cok karakter, isin sonunda hikayeyi uzatmak icin eklenmis poziyonuna dusuyorlar. bazi karakterlerin sonu hakkinda bilgi bile alamiyoruz hikayenin bitisinde.

    bazi buyuk plot parcalarinin ana hikayeye baglantisi da sallantida. bu da yukaridaki karakterlerin dustugu durumun, buyuk alt-plot akislarina da karsilasilmasina yol aciyor.

    chapter arasi siirler bence cok gereksiz, duz yaziyi misra seklinde yazarak siirsel metinler olusturulmuyor, fazla zorlanmis bu atraksiyon ve bu da yazarin bir eksisi bence.

    ancak bu eksilere ragmen, ilk cumlemde de belirtigim gibi malazan kesinlikle ve kesinlikle gelmis gecmis en iyi serilerden biridir. simdi spin off serileri de devam ediyor, sira onlari yutmaya geldi benim icin. turkce’ye umarim hakkiyla cevrilir ve son yillarda iyice uzerine olu topragi serpilen turk fantastik kurgu piyasasini tekrardan canlandirabilir bu seri.
  • fantastik edebiyatın her bir köşesine girip çıkmış bir insan evladı olarak okuduğum en iyi seri olduğunu söylemekte herhangi bir sakınca görmüyorum. en sevdiğim değil, ama en güzeli.

    pov sürekli değişiyor, karakter sayısı çok çok fazla, anlatılan dünya çok büyük ve nihai bir amaç yok ortada gerçekleştirilmesi gereken. kitap başlarında kafa karışıklığı yaşanıyor haliyle. ki ingilizcesi de bir hayli ağır.

    asıl serinin okunma sırası şu şekilde
    gardens of the moon
    deadhouse gates
    memories of ıce
    house of chains
    midnight tides
    the bonehunters
    reaper's gale
    toll the hounds
    dust of dreams
    the crippled god

    ek olarak yine aynı dünyada geçen kharkanas üçlemesi (sadece ilk kitabı yayımlandı) var steven erikson tarafından yazılmış. toblakai üçlemesi ve malazan ansiklopedisi de gelecek bi aralar. adını şu anda hatırlayamadığım bir yazar tarafından yazılmış 3 kitap daha var aynı dünyada geçen onları da bulunca eklerim buraya.

    g esittir on editi: ian cameron esslemont tarafından yazılan 5 adet kitap varmış aynı dünyada geçen.
  • şimdiye kadar yazılmış en iyi epik fantastik serilerden birisidir bence. genelde epik fantastik serilerde olduğu gibi köylü, fakir ve ezik oğlan çocuğu sihirli bir silah ya da gizli yeteneğini keşfedip kötülerle savaşmaz bu seride. gerçekten çok farklı, kompleks bir hikayesi var. kitaba başlarsınız ve mal gibi kalırsınız çünkü hiçbir şey açıklanmamıştır ve okuyup öğrenmeniz için binlerce sayfa sizi bekliyordur. bu yüzden başlarda biraz inat edip okumaya devam edin*. bu arada beni yanlış anlayıp serinin sonunda her şeyin açıklandığını sanmayın. hikaye o kadar büyük ki ıan cameron esslemont tarafından yazılan seriden ayrı kitapları da okusanız dahi yine de tam olarak öğrenemediğiniz sırlar kalıyor geriye.
    karakter sayısının fazlalığı önceden belirtilmiş ama neredeyse her bir karakterin kendi çapında bir efsane olduğunu da belirtmek gerekir. whiskeyjack, fiddler, kalam, quick ben, hedge, cutter, eel, karsa orlong, anomander rake say say bitmiyor gerçekten ki daha yazmak istediğim bir çok isim var.
    son olarak fantastik kitaplar okumayı seviyorum, ingilizce de okurum diyorsanız bu seriyi okuma listeniz de ilk sıraya koyun. kesinlikle pişman olmazsınız.
  • türkçe yayın hakları beyaz balina yayınevi'nde olan seri. şaşırtıcı bir şekilde basacaklar da, alt yayınevlerinden çıkacakmış. daha sevindirici bir haber ise ilk kitabın çevirisinin niran elçi tarafından tamamlanmış olması. şu anda editör sıkıntısı yaşanıyormuş, bu da işten iyi anlayan bir editör aramalarından kaynaklanıyor anladığım kadarıyla. ortaya iyi bir iş çıkacak gibi görünüyor. umarım yarıda kalmaz.
  • fantazi edebiyatı dünyasının lost'u , ilgiyi canlı tutmak için hiç bir yere bağlanmayan yan hikayeler, birden bire ortaya çıkıp yine birden bire ortadan kaybolan karakterler derken 3.500.000 (üç milyon beş yüz bin) kelime sonra bir plot twist olsun bazı olaylar biraz bari anlam kazansın diye bekliyorsunuz ama çok beklersiniz.
  • nerdeyse komik ölçüde büyük ve kompleks bir evrene sahip olup kısa öykü üslubuyla yazılmış 10 kitapla bile sözkonusu evrende ilgili dönemde dönen olayların tamamı elbette anlatılamamaktadır. hikayede görünüp kaybolan karakterler ve bahsedilen anlamsız olayların bir kısmı hakkında daha geniş bilgi edinmek isteyen okurlar steven erikson ve ian cameron esslemont'un aynı evrende geçen diğer kitaplarını okumak suretiyle bu amaca ulaşabilirler. bauchelain&korbal broch, segulehler, tiste soyları, crimson guard, ve daha niceleri seriye dahil olmayan ama aynı evrende geçen kitaplarca hakkı verilerek aydınlatılmaktadır.
  • discworld'den sonra dünyadaki en uzun ikinci epic fantasy serisi. evrenin genişliği bakımından game of thrones ve wheel of time ı çok gerilerde bırakır.

    bu evrendeki olayları bütünüyle kavramak beyni yorar. muazzam karakterler barındırır. whiskeyjack, anomander rake, dujek onearm, trull sengar, karsa orlong, ganoes paran, tehol beddict, mappo şu an aklıma gelenlerden sadece birkaçı.

    ilk iki kitaba sıkıcı diyenler çok fazla. bu sakın sizi yanlış yönlendirmesin. elimden bırakmadan bitirdim ikisini de.
  • e - kitap olarak okumak isteyenler için tüm serinin bir araya getirilmiş hali dnr'da uygun denilebilecek bir fiyata satılıyor.

    https://www.dr.com.tr/…e-malazan-book-of-the-fallen

    dur hepsini almayalım, bir şans verelim diyenler için ilk dört kitabı kapsayan bir başka koleksiyon daha var.
hesabın var mı? giriş yap