• alman ve dünya sinemasının önde gelen feminist yönetmenlerinden biri olarak kabul edilir. 70’li yılların almanya’sının politik ortamına düşünceleriyle damgasını vuran, filmlerinin merkezine kadınları koyarak, kadınlar arasındaki dostluk ilişkisini inceleyen ve kadınların toplumdaki yerini sorgulayan siyasal yönden karmaşık filmleri ile dünya sinemasının en önemli ve en ilginç kadın yönetmenleri arasında gösterilen insan.
  • kamp donusu tatilleri.. bergama.. mektuplarla paylasılan anılar.. kısa bi ara. ankara; ayrılan yolların kesişmesi...
    minik*, yasından beklenmeyecek bi bilgi birikimine sahip, yeni yazar olmasıyla onları kutsal bilgi kaynagına aktarmak icin yanıp tutusan, su sıra karnında kelebekler ucusan tatlı kuzen.
  • şirine.
  • zirvede ben bu nicki bir yerlerden tanıyorum diye düşündüğüm 6. nesilimiz
  • "him him him" diye gelip "miy miy miy" diye giden sakin insan. gülerken bile seviyeli gülen, maksimum 4 dişini göstererek tarzını belli eden viola kişisi. bunun haricinde kendisi ileride kızıl kabarık saçlı, altın zincirli gözlükleri olan cumhuriyet teyze olabilecek bir yüz yapısına sahip, ammavelakin bunu henüz kabullenememiş görünüyor. ayrıca kendisi iki yüz metreden görülebilen bir "izmirliyim" aurasına sahiptir.
  • munazaraci olmamasina ragmen munazarayi taniyan, hatta bir turk munazaracinin duygularini cok iyi analiz etmis olan, ve bu sayede tanismis oldugum nesildas yazar..
  • tanidiklarimiz ortak, gecmisimiz ortaktir belli ki: (bkz: dharma) (bkz: ittib). lakin hala taniyamadigim kisidir.
  • godard'i bir gun hepimiz anliyacagiz sevgili margarethe ama godard bizi anlicak mi bilemem. bence viyola nin yanina guzzel bir sinema masteri gider. caldigi enstruman kadar asil margarehe' e de bu yakisir. ben bugun bunu gormedim, dusundum.
  • zirvelerin birinde* tanı$ıp, az da olsa konu$ma fırsatı bulduğum tatlı, güleryüzlü, sanat insanı.
  • okulda* nerede birisi "ama siz ciyciyciy!" şeklinde birine çemkiriyorsa kafamı çevirmeden kendisi olduğunu tahmin ediyorum, son bir aydır falan yanılmadım. sürekli çantası ve "ölsün mikroplar!" diye saldıracak yer arayan gözleri ile kendisi hakikaten doğramacı heykeli gibi bir bilkent sembolüdür kafamda. şüphesiz ki servis şöförleri de acı içerisinde bu fikrimi paylaşıyorlar.
hesabın var mı? giriş yap