• ozan aciktan'in profesyoncelce kotarilmis filmi. sanirim polonya film akademesinden destek almis.. bir bmw parcalaniyor. ama filmin kilit cumlesi su: ".. tam hayatimdan cikaracakken, hic cikmamak uzere aklima kazindin."
  • "iki fincan kahve yaptım.bir de karar verdim."
  • başlamasıyla birlikte giderek yükselen bir gerilim veriliyor seyirciye. doğal olarak seyirci beklenmedik bir olay beklentisiyle izlemeye devam ediyor. film boyunca verilmek istenen:"bu adam bir karar aldı, onu uygulayacak. zamanını bekliyor." duygusu, seyirci üzerinde maalesef amaçsızca uzatılan bekleyiş gerginliğine kurban ediliyor.

    halbuki bu duygu iki kısa replikle verilip filme hizmet eden sahnelerle desteklenebilirdi.

    filmlerdeki anlatıcılara her zaman olmasa da genellikle karşı olan bir izleyici olarak yönetmenin son sahnedeki:"benim filmimin tez cümlesi budur." yaklaşımını sinemaya yakın görmedim.

    acaba bu tez görsel olarak verilebilir miydi?

    görsel olarak vermek için filmin başlangıcından o sahneye kadar "izleneni" zenginleştirmek ve o sahneye izleyeni hazırlamak gerekirdi, zor olan da buydu.

    yönetmenler, filmlerinde kullanacakları gerilimi (merak, korku, beklenti vb.) daha iyi ayarlayıp amaçlarına (tezlerine) hizmet ederlerse çok daha başarılı oluyorlar. bu da film boyunca çalışılarak verilebilir.

    sonuç olarak, iyi bir fikrin ürünü olan bu kısa film kadın oyuncunun başarılı oyunculuğuyla süslenmiş bir eser. erkek oyuncu ise bahsettiğimiz eksiklerden olacak biraz geri düşmüş.

    evet, kısa film eleştirisine soyundum; ama neden? bir sorun önce. kısa film çekenler fazla, eleştirmeni yok.

    marlis kısa filmi için.

    not: sanırım ikiye bölünmüş, verdiğim link ilk bölüm.
  • şeker entry'leri olan, devlet sırlarına sahip suser. sorulmayan sorulara cevap vermez, herhangi bir ima içerisinde bulunmayın kendisine, net olun. misal ''evde ekmek bitmiş kızım'' deyince bakkala gitmesi gerektiğini anlamaz, direkt ''bakkala gidip 2 adet nişasta kökenli somun tabirli ekmek alır mısın evladım?'' demek lazım. böyle de şirine gibi bir karakter, canım ya..
  • bir türkün elinden çıktığına inanması güç senaryoya sahip kısa film. gereksiz ve boş replikler yok. hiç tanımadığım halde ozan açıktan'ın türk kültüründe yetişmediği nasıl da belli oluyor. sinema ve film yapacaksa iyi ki de yetişmemiş.

    herkesin hayatında mutlaka en azından bir kere başına gelen bir durumu anlatmış; hayatımızdan atmaya çalışırken, bir şekilde isteyerek ya da istemeyerek kalan şeyleri..

    bunlar bazen kişiler olur, bazen anılar olur, bazen olaylar olur, bazen mekanlar olur, bazen şarkılar olur, bazen ilişkiler olur, vs vs...

    her açıdan başarılı bir çalışma olmuş...
  • bir kiz ismi, erkek ismi de var hatta.
    alman kokenli bir isim, anlami bitter.
    bazi kaynaklarda dutch kokenli oldugu yaziyor, maria ve liese isimlerinin kombinasyonuymus onlarda.

    turkiye'de de hıristiyan turkler'in kiz cocuklarina verdigi isimlerden.
hesabın var mı? giriş yap