• winning eleven oyunu dahilinde olan , ilk basladiginizde isim olarak size kiytirik gelecek ancak iclerinde faydali adamlar da olan bir kadro verilen , saglam takimlarla (newcastle , parma , monaco) kapistiginiz lig mucadelesi...yalniz ciddi sekilde saibe oldugunu dusunmekteyim.sebebi ise haftalarca ustuste gelen hakem hatalari (omuz omuza mucadeleye verilen kirmizi kartlar) ve siralamada altta bulunan takimlarin sert oyunu olarak gosterebilirim.
  • (bkz: minanda), (bkz: castolo)
  • gelen oyuncu isimlerinden bazıları şöyle oluyor bu modda oyuna başlandığında:

    (bkz: ivanov) (bkz: kelsen) (bkz: zamenhof) (bkz: valeny) (bkz: stremer) (bkz: edingson) (bkz: iouga) (bkz: nacco) (bkz: dulic) (bkz: celnili) (bkz: minanda) (bkz: espimas) (bkz: ximelez) (bkz: burchet) (bkz: castolo) (bkz: barota) (bkz: harty) (bkz: ngonga)
  • pes 4 ile birlikte takımların orjinal kadrolarını kullanarak oynayabilmek mümkündür. pes 4 master league'de şaibe yok diye düşenenlerin en üst levelda oynamasını önerir, monitöre kafa atmamak hususunda sabırlar dilerim
  • winning eleven 6'da predator diye bi adama da sahip bir kadroyla başladığınız mod.
    bu sarışın kardeşimiz kötü özelliklerine rağmen süper goller atardı yaa yaa

    pes4'te bu mod çok geliştirilmiştir. orjinal takım kadrolarıyla başlayabilirsiniz veya uydurma bir kadroyla oyuna başlamadan oyuncu değiş tokuşu yapabilirsiniz bedavadan. pes puanları kazandıkça daha çok parayla başlayabilirsiniz.
    pes3'teki genç oyuncu al yetiştir mantığı yoktur. onun yerine genellikle 25 ve altı yaştaki oyuncular oynadıkça yavaş yavaş(ama gerçekten yavaş) gelişirler. belli bir yaştan sonra yeteneklerini kaybetmeye başlarlar(gayet hızlı).

    her zamanki pes mantığı geçerlidir. bilgisayar sizin ağzınıza sıçmaya karar verdiyse dua okumaktan başka şansınız yoktur. topu alamazsınız bile.

    ama yine de dünyadaki en iyi futbol simülasyonunun yaratıcı modu gerçekten geliştirilmiş. saatlerce oynanası...
    -niv york tayms
  • (bkz: pomatski)
  • oyun ortamında bile kendilerine eziyet etmek isteyen mazoşist bünyeler tarafından bıkmadan usanmadan oynanan pes modu.
    genellikle gerçek hayatta o kupanın hayalini dahi kurmakta zorlanan takımlarla oyuna başlanmaktadır. çünkü zaten siz hangi takımı alırsanız alın size standart bir takım verilir. ve öyle bir takımdır ki bu, insanın rüyalarına girer, içini sıkar, hayata küstürür. neresinden tutsanız elinizde kalır. hani takımınız olur gol yollarında etkilidir ama defansta çok açık veriyordur veya kaleciniz çok sağlamdır ancak gol atmak sizin için bir işkencedir. işte bu takımda böyle bir şeyden bahsetmek mümkün değil. bir takım nasıl hiçbir şey yapamaza en güzel örnektir elinizdeki.
    işte deli gönül başlar bu takımı adam edicem gazıyla. ilk maç ikinci maç derken bırakın kazanmayı gol dahi atamazsınız. 4 - 1 lik malubiyetler suratınızda hafif bir tebessüme sebebiyet verir. içten içe ulan şu transfer dönemi bir gelse de topa vurabilen bir adam alsam diye geçirirsiniz. ara transferde takıma büyük umutlarla kazandırılan oyuncunuza (ki genelde forvet olur) "ya arkadaşım allahın adını verdim bak yakaladın mı at şu golü" emri verirsiniz. ilk bir iki hafta hakikaten de abiye pele muamelesi yapılır ve ayağına topu verdikten sonra modern futboldan son derece uzak bir şekilde rakip kaleye grrrrooooaaaah nidalarıyla ilerlenir. daha sonra tek bir transferin yeterli olmayacağı, madem forvet aldık bu adamı topla son noktada buluşturmak gerek fikri kafadan geçmeye başlar. bu noktada artık kişi puan almaya başlar. yakaldığınız kontra ataklarda son topu iyi kullanır golünüzü atarsınız. işte o an sizden mutlusu yoktur. çünkü o ana kadar attığınız goller rakibin götüne başına çarparak giren abuk goller iken artık sizin takımınız bir atak yapmış ve golle sonuçlandırmıştır. bu dakikadan sonra rakip hemen hemen pek fark etmez. takım coşkuyu yakalamış gelene gidene bir iki gol atmaya başlamıştır. çok gol yemediğiniz maçlardan puan çıkartırsınız. ve bu noktadan sonra artık takıma birer ikişer oyuncu alımı başlar. ve takım bir süre sonra all-star havasına bürünür. bu noktadan sonra genellikle oyuna yeni bir takımla tekrar başlanır çünkü artık galibiyetler eski tadı vermemeye başlamıştır.
    böyledir işte bizim mastır ligimiz. insanı önce delirten sonra mutlu edendir. atsan atılmaz satsan satılmazdır. severiz kendisini.
  • neresinden tutsanız elinizde kalacak bir takımla başlama mecburiyeti son donem winning eleven serilerinde kaldırılmıştır. artık master league'e başlarken istediğiniz takımın mevcut güncel kadrosuyla da oynayabilirsiniz.

    yine de aldığınız takımın güncel kadrosu ile değil master league standart kadrosuyla, forvette bir baroja orta sahada bir miranda ile oynamanın tadı farklıdır tabi. baroja kaçırdıkça, miranda top kaptırdıkça küfür dağarcığınız gelişir.
  • orijinal master league kadrosuyla başladığınızda takımınız rakip oyuncuların rüzgârından yere düşen, topu yarım saatte kontrol edemeyen, kaleyi bulan şut çekemeyen, iki adım ötedeki arkadaşına pas atamayan, faul yapmadan top alamayan, topu ayağından slow motion tadında çıkaran, atak yaparken defansta kalan defans yaparken ileriye çıkan oyunculardan oluşur. işte bu takımla en zor seviyede oynarsanız san marino teknik direktörünün maç sırasında neler hissettiğini anlamış olursunuz.
  • oyunun ömrünü 6-7 ay uzatan bir moddur bu.

    özellikle son birkaç seride genç semihler yetiştirme olayini biraz daha güzel yapmışlar gibime geldi.

    ara transfer döneminde piyasaya düşen newcomerlari üçer beşer transfer ediyorsunuz takıma. şöyle birkaç maç deneyip gelişim hızlarına bakıyorsunuz. bu çocukta iş var dedikleriniz daha sonra ilk onbirin has elemanları oluyor. bol bol şans verirseniz, bazıları bir iki sene içinde gayet şahane topçulara dönüşebiliyorlar. tabi bu olay oyuncunun gelişim özelliğine de bağli. bazisi kariyerinin ilk yıllarında tavan yapıp daha sonra acınası bir şekilde düşerken (ki gerçek hayatta da örneği bol), bazıları yavaş ama emin adımlarla gelişiyorlar (sabri diyecem mesela) neyse.. 200-400 paraya aldığınız bu yavrucakları 3-4 sene oynatip, isterseniz sıkıldıktan sonra satıyorsunuz 5000-10000 paraya. sonra yenileri geliyor. oyun bu döngüye girdi mi tadından yenmiyor. önceleri ilk 11 içine, tecrübeli oyuncuların yanında pişsin diye birer ikişer aldığınız bu 17lik çaylaklar, daha sonra sizin takımınızın iskeletini ve hatta tamamen takımı oluşturuyorlar. transfer bombası adı altında aldığınız forvetleri, on numaraları, defansın bel kemiklerini birer birer kulubeye gönderiyorlar. yaş ortalamanız düşüyor on dokuza, yirmiye. bu oyunda cm-fm'deki gibi yeni oyuncu pörtletme olmadığı için (var herhalde ama birkaç sene gidiyor böyle. onlar da hep aynı oyuncular) emekli olan oyuncular tekrardan 17 yaşında çıtır olarak dönüyorlar futbol sahalarına. klasik oyuncuları bu şekilde alıp oynatmak şahane oluyor. cruijff geliyor mesela beş altı sene sonra, modric'in yedeği oluyor. bunlar güzel şeyler. bi 10-12 sene sonra iş tam joga bonito'ya dönüyor. transfer etmek istediğiniz bir sürü newcomer var ama kadro limitiniz 17-18 yaşındaki adamlarla dolu olduğu için hepsini takimda oynatamiyorsunuz. böylece bazılarını boş boş beklemekten kurtarip(yani sözleşme imzalayip), hemen başka takımlara gönderiyorsunuz. bunun için en güzel yöntem de bu genç adamları rakip takımın yaşlı oyuncularıyla takas etmek. rakibin kadrosuna şöyle bir bakiyorsunuz, hangi mevkide fazla rekabet yoksa bir genci yolluyorsunuz. karşiliğinda da o takımın hakan şükür'ünü aliyor ve iki hafta sonra şutluyorsunuz, diğer gençlere yer açmak için. böylece yavaş yavaş rakiplerin de kadrolarini gençleştiriyorsunuz. parlamaz deyip de sattiğiniz adamlar 25 yaşına gelince ligin yildizlarindan oluyorlar.

    master league bir sardı mı 2035-2040lara kadar götürebiliyor adamı. zaten o sürümdeki oynayabileceğiniz en zorlu maçlar master league bünyesindekiler oluyor.
hesabın var mı? giriş yap