• 1983 tarihli à nos amours ve 1991 yapımı van gogh filmi ile bilinen fransız yönetmen. fransız sinemasının john cassavetes'i olarak adlandıranlar da olmuş kendisini. 2003 yılında 78 yaşındayken ölmüş.
  • istanbul ile ilgili çektiği kısa filmler vardır.
  • 1964 yapımı bosphore isimli kısa istanbul belgeselinin yönetmeni.
  • altın palmiye'yi kucaklamış yönetmendir: sous le soleil de satan.
    öncesinde cesar kazanmışlığı da var: a nos amours.
  • loulou filmiyle kendi a bout de souffle'sini yaratan yönetmen.
  • 2003te yaşamını yitiren yönetmenin geleneksel kırkpınar yağlı güreşleri'nde kaydettiği o kısa filmde yer alan dans ve striptiz görüntüleri...
  • fransız yönetmen, senarist ve oyuncudur. 1925-2003 arasında yaşadı. titiz, gerçekçi, öfkeli ve duygusal olmayan tarzıyla bilinir.

    ressam olmak istiyordu, başarılı olamamasına rağmen resme ilgisi hayatı boyunca sürdü. 16 yaşında bir kamerası oldu, kendince belgeseller çekti. ilk dikkat çeken kısa filmi l'amour'u 1960’ta çekti.

    ilk uzun metrajlı filmini, l'enfance nue'yi (the naked childhood) 1969'da 44 yaşında çekti. yapımcı françois truffaut idi. film prix jean vigo'yu kazandı. bu filmden önce türkiye’ye seyahatlerinden altı bölümlük belgesel yaptı.

    1982’de henüz 22 yaşında olan slyvie ile evlendi, 1991’de bir oğulları oldu. bu oğlan, antoine 4 yaşında le garçu’da oynadı.

    35 yıllık kariyeri boyunca, çoğu -en önemlisi loulou- otobiyografik olarak değerlendirilen on film yaptı. dördünde gérard depardieu vardı: loulou, police, sous le soleil de satan (1987’de cannes’da altın palmiye aldı) ve le garçu.

    cannes’da aldığı ödül çok tartışıldı, yuhalandı. onlara belli belirsiz “beni sevmiyorsanız, ben de sizi sevmiyorum!” diyebildi. kendisine kibirli dendi.

    eleştirmen noël herpe ölümünden sonra mialat’ın tarzını "biçimcilikten doğan bir natüralizm" olarak övdü. bir başka eleştirmen kent jones “pialat’ın bir başka davulun ritmine göre yürüdüğünü söylemek onu hafife almaktır. o etrafındakileri hiç önemsemedi, dilediği yolda ve istediği tempoda yürüdü. o her zaman anlatılarını deneyim etrafında bükmeye istekliydi ve çalışmalarında sık görülen kopuşlar, süreksizlikler, perspektif kaymaları ve eksiltmeler, cassavetes'inkinden daha az kararlı ancak imalarında daha geniş kapsamlıydı.” der. pialat çağdaşı amerikalı john cassavetes ile sıkça karşılaştırılır.
hesabın var mı? giriş yap