• 2005 yılı insan hakları ödülünü irak dünya mahkemesine veren dernek.
  • 31.gün adlı programda, eşcinsellik teması eşiğinde mazlumder'den katılan bir konusmacının derneklerinin "insan hakları savunuculuğu" yaptığını söylemesinden sonra eşcinselliği bir hastalık olarak da kabul ettiklerini ekleyen bir zihniyete sahip, amacı bir grubumu mu kotarmak yoksa sivil topluma mı hizmet etmek oldugu bilinmeyen garip örgüt.

    (bkz: homofobik)
  • "başörtüsü allah'ın emri, özgürlüğün simgesidir", "tanımı da biz yaparız, fetvayı da biz veririz" gibi süper ötesi sloganların sahibi dernektir. ayrıyetten yaptıkları basın açıklamasında bir sürü türbanlı kadın varken üç erkeği konuşturan, bunun yanında sadece bir türbanlı bayana söz veren özgürlükçü oluşumdur.

    http://www.mazlumder.org/…konu=haber&id=594&lang=tr

    mazlumder aslında üç erkeğe mikrofon tutarak erkeklerin, türbana özgürlük mücadelesini sahiplenmelerini istemekte. bu aynı zamanda erkeği de özgürleştirecek ama biz anlamıyoruz. değil mi yaa...
  • bir televizyon programında iki-üç saat içerisinde, biri eski, biri şimdiki genel başkanı tarafından iki somut talep dile getirmişlerdir:

    1) hilafetin geri gelmesi

    (edit: bunu referandum yoluyla kabul edilmesi koşulunda istemekteler elbette)

    2) çok hukuklu sistem (muhteşem icatları) ve millet kavramı yerine ümmet kavramının kullanılması.
    - yani diyorlar ki, biz insanımızı şeriat hukukuna göre yargılamak ve cezalandırmak istiyoruz, bunun için kurumlar kurulsun, bizim polisimiz olsun, bizim iç devletimiz olsun, bizden olmayanlar da ne halt ederse etsin, vatandaş yerine ümmet üyesi olalım, ona göre değerlendirilelim.

    yani basbayağa bizim ruhbanımız olsun istiyorlar; iktidardan, en azından hanefi-müslüman kesimi yönetme payı istiyorlar. muhtemelen bunu diyen bu kişiler de o ruhban sınıfın üyesi olmaya aday. halife olarak da feto'yu aday gösterirlerse müthiş olacak, onu bekliyorum şimdi.

    alevi açılımını da daha buradan anlamak mümkün gibi. alevilerin de dedeleri, dernekleri filan kendi nüfuslarını idare etsin diyecekler herhalde. seküler yaşamı savunanlar da kendi laik hukuklarına göre yaşasınlar.

    açık açık devlet içi bir alt din devleti kurup, fetva vermek isteyen bir kitle var yani. ve mazlum-der de bunun sözcülüğüne soyunmuş durumda.

    ve sonunda açık açık ne istediklerini anlattıkları için aydınlanıyoruz.
  • geçmiş dönem başkanlarından biri ayhan bilgen olan dernek. bir ara türk mürk, kürt mürt, ümmet mümmet ayaklarına islamcı camiadan bir kesimle iyi girmişlerdi birbirlerine.

    http://www.8sutun.com/node/14139
  • yanlış anlama demeyelim de, kapalılıktan dolayı sanrılar dolaşıyor. mazlumder, islâmcı gelenekten gelenlerin kurduğu insan hakları örgütüdür. evet bu doğru. daha çok din ve vicdan özgürlüğü çerçevesinde ihlâlleri araştırıp sünni-muhafazakâr çevrelerin görüşünü yansıtan bir sivil toplum örgütü durumundadır. ancak zaman içerisinde cezaevlerinde, kürt sorunu hakkında ve daha birçok konuda hak ihlâllerine eğilmiştir. tabiî bunun oluşumunda eski başkanlardan (eski başkan-yeni başkan diye söylenip duruyorsunuz ya) yılmaz ensaroğlu’nun çok önemli katkılarının olduğunu unutmamak gerekir.* hatta, türkiye’de yerleşik islâm kültürünün ve algıların sorgulandığı bir ortam dahi bulunmuştur (“eski başkanlar”dan ayhan bilgen'e karşı, neşe düzel ile yaptığı söyleşi[1] akabinde, 8sütun gibi web sitelerin başlattığı –sonucu ölüm tehditlerine kadar varan- hedef göstermeler de olmuştur). hatta ve hatta, mazlumder’in bu açılımları sürdürdüğünde kurucularından biri, “mazlumder’in artık müslüman olmadığını” (!) dahi belirtmiştir. yanicesi, diğer muhafazakâr-islâmcı örgütler yanında dikkate değer bir insan hakları örgütüdür mazlumder.

    peki sanrılar nedir? iki başlık altında inceleyelim:

    1) mazlumder’in sivil toplum örgütü olmadığı. beki biz soralım: sivil toplum anlayışınız nedir acaba? illa da, birtakım standart talepleri sıralamak ve onun üzerinde yoğunlaşmak mıdır? bu “standart”ların dışına çıkanlar sivil toplum örgütü olamaz mı? yapmayın allah aşkına; sivil toplum bu kadar sığ tanımlanamaz. ha, eğer akp iktidarı ile birlikte başörtüsü mitinglerinin bittiği ve aslında islami/muhafazakâr sivil toplumun alanın daraldığı gibi çok yerinde ve üzerinde ciddi ciddi düşünülmesi gereken bir eleştiri getiriyorsanız en azından mazlumder’in -akp'nin anayasal düzenlemesi hakkında- birtakım örgütlerle yaptığı “çekin elinizi örtümüzden” isimli basın açıklamasında[2] buna izin vermediği açıkça görülüyor (ayrıca, liberallerin akp-sivil toplum-kamusallık hakkında tarihi yanılgıları için cihan tuğal’ın analizini[3] okumanızı –tabiî eğer anlayabilme yeteneğiniz körelmemişse- tavsiye ederim).

    2) mazlumder’in “çok hukuklu sistem” gibi icatları olduğu. bir kere “çok hukukluluk” birtakım islâmcı çevrelerin öteden beridir savunduğu genel bir konudur –mazlumder’in bir icadı olmadı gibi konu hakkında birbirinden farklı düşünceler ve öneriler savunulagelmiştir. bunun en meşhurlarından ve ses getirenlerinden biri ise ali bulaç’ın doksanların başında birikim’de başlattığı “medine vesikası” tartışmasıdır. eğer bu tartışmaya veya genel olarak çok hukuklu sistem hakkındaki verilere bakarsanız “din devleti” istemlerinden esaslı bir farkın bulunduğu görebilirsiniz. yahu insan hemen “icat” diye sunmadan önce gider bir okur, araştırır neymiş bu diye. “okudum. araştırdım. geldim. aihm’in refah partisi hakkındaki kararının gerekçesinde çok hukukluluk diyor. ee? daha ne?” bunu tartışırız da, gene farkları gözden kaçırıyorsun azizim. karar hakkında, nuray mert şöyle demiş mesela zamanında: “aihm kararında da sözü geçen 'çokhukuklu' toplum projesine başından beri eleştirel bakan biriyim, 28 şubat'tan çok önce, birçok konferans ve panelde ve bazı yazılarımda bu konudaki eleştirilerimi ifade ettim. ancak, burada söz konusu olan, refah partisi ile örtüşen bir düşünce çevresi, bu çevreyi parti ile özdeşleştirmek, hele işi daha da ileri götürüp bu çevrede ifade bulan bir düşünce veya öneriyi, parti programında yer almadığı halde, parti aleyhinde hukuki delil olarak ileri sürmek haksızlık olur.”[4] açıkçası fazla eklenecek şey yok.

    neyse. insan armut piş ağzıma düş durumuna düşmez , “bilmiyorum ama konuşuyorum” demez; gider öğrenir değil mi birazcık da olsa? ayrıca eğer yazdıklarımdan türban/başörtüsü ve çok hukukluluk hakkındaki görüşleri de dahil olmak üzere mazlumder’in eleştirilemez olduğunu çıkarırsanız bi çay koymanızı tavsiye ederim. sözüm budur.

    aynı düzlemde, aslında benim için önemli olan hilafet, ümmet vs vs değil. orda burada belirttiğim gibi rejim-mejim umrumda da değil. eşcinsellik hakkında derneğin görüşleri fi tarihinde belirtilmiş mesela. “ama kuran’da böyle yazıyor ve muhafazakârların genel tavrı da böyle. bu konuda kapalılıklarını üzerinden atmak için biraz zaman geçmesi lazım efenim” gibi abuk bir savunma yapıyorsanız, siz de gidin bi nane limon kaynatın, insanı illâ hasta edeceksiniz ya. baştan aşağı komedisiniz: “kapalı olmak”, sadece somut durumun somut tahlilidir; ama bir “i-n-s-a-n-h-a-k-l-a-r-ı” örgütü olarak farkları olsun değil mi?

    [1] “kürtler kendilerine bir türk lider arıyor”, radikal, 26 haziran 2006
    http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=191224
    [2] özgürder, mazlumder, asder,ihh, kardelender,müstakil tüketiciler birliği, esiad ve davetder, “çekin elinizi örtümüzden”, 2 şubat 2008
    http://www.mazlumder.org/…konu=haber&id=594&lang=tr
    [3] cihan tuğal, “liberal sivil toplumculuğun zafer ve iflası”, radikal, 27 ağustos 2007
    http://www.radikal.com.tr/…=231094&tarih=27/08/2007
    [4] nuray mert, “avrupalı 'militan demokrat'lar”, radikal, 2 ağustos 2001
    http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=9827
  • "mazlum-der: başbuğ görevden alınmalı
    bugün bir açıklama yapan insan hakları ve mazlumlar için dayanışma derneği(mazlum-der), genelkurmay başkanının görevden alınmasını istedi.

    yapılan açıklamada şöyle denildi:

    yetkilerini aşarak sivil toplumla polemiğe giren bürokratların hukuk devletinde görevlerinden alınması sadece makul değil, gerekli bir uygulamadır. ülkemizde de sivil otoritenin ve hukukun üstünlüğünü korumak için yapılması gereken, orgeneral başbuğ’un görevden alınması ve dağlıca ve aktütün benzeri trajedilerin soruşturularak, gerekiyorsa genelkurmay başkanı dahil sorumluların yargı önüne çıkarılmasıdır.”

    http://www.bianet.org/…tira-degil-demokrasi-istiyor
  • kayseri subesi baskani'nin "istemeden" ufak bir madimak reenactment calismasina giristigi dernek.

    http://www.radikal.com.tr/…03.01.2009&categoryid=77
hesabın var mı? giriş yap