*

  • medyada değişen sermaye yapısı ve bugünkü yoz basın ilişkilerinden kaynaklanan sorunlar yumağına verilebilecek ad. yayın politikasının belirlenmesinde, yapılacak haberin şeklinin şemalinin belirlenmesinde sözkonusu insanların editoryal etkilerinin çok az olduğunu söylemek gerek. "verilebilecek o kadar bilgi varken, o saçmalıkların yayınlanmasının" sorumlusu muhabir değil, o gazetedeki "hiç kimse"dir. bu birincisi... artık medyada işleyen sistem, muhabirin bilgi ve ilgi alanının dışında bir takım patron ihtiyaçlarının (çıkarlarının) haber yoluyla karşılanmasıdır ki, bunun sorumluluğunu bir muhabirin üstüne yıkmak kesinlikle doğru ve hakça değil. gazete ya da televizyon bir muhasebe bürosu değildir. dolayısıyla ortada rakamlarla ifade edilebilecek somut sorunlar yoktur. yoruma açık, eğilip bükülmeye müsait bir konu haberleştirilmek istendiğinde, inisiyatif patrondadır. muhabir bu konuda sadece aracı konumuna indirgenmiştir ki, medya çalışanlarının yaşadığı en büyük sıkıntılardan biri budur. basında sermaye yapısının değişmesinin ardından (bkz: 1980li yıllar), etkisizleştirilen gazeteci örgütleri (sendika, muhtelif dernekler), yaptırımlarından yoksun bırakılmış, etik konusunda ahkam kesmek, hürriyet gazetesi'nin başyazarının başında bulunduğu!!! "basın konseyi'ne kalmıştır. sonuç, özlük hakları hergün dibe vuran, kendisine yatırım yapılmayan, sosyal güvencelerinden yoksun ve bir patronun iki dudağından çıkacak bir tek sözcükle işsiz kalma korkusu yaşayan basın (yeni moda sözcükle medya) çalışanlarıdır. toplumsal işlevleri açısından aslında son derece kritik bir noktada bulunan bu insanlar (insanların haber alma hakkını kollamak ve halkı doğru bilgilendirmek bağlamında) bu nev'i bir muameleyle haşır neşir bir neslin gazetecileri arasında da elbette "araştırmadan iş yapıp alemlerde nam salmak" isteyenler olacaktır; çözülme gerek mesleki, gerekse ahlaki açıdan kendisini böyle göstermektedir, kabul. vasıfsız işgücünün sektörde böylesine arttığı, yalakalanma ve kolay yoldan isim yapma arzularının giderek hakim olduğu bir yapıda böylesi yanlışlıkların olması kadar normal ne olabilir. tüm bunlara göz yumulmaktadır, buna da kabul. ancak bir şeye çok yüksek sesle itiraz etmem gerekiyor: "türkiyede herhalde her haber öyle üretiliyor neredeyse, cok ayri bir yere sahip degil bunlar" biçiminde kurulan bir cümle, hem mesleğini tüm değerlerini koruyarak yapmayı sürdüren, kuzey ırak dağlarında aylarca savaşı bekleyen ve yaşayan, meydana gelen her depremde insan acılarına tanıklık eden, tarihin önemli dönüşümlerinde, evrimleşmenin gerçekleştiği noktada bulunarak gerçek bilgiyi vermek için gerekirse ölen (sayıları hiç de azımsanamaz ölen gazetecilerin) (bkz: metin göktepe) (bkz: uğur mumcu) gerçek meslek erbabına biraz kaba davranmak, hatta açık ifadesiyle biraz da saygısızlık oluyor. olmuyor mu?
  • medyadaki tekellesme ve medya patronlarinin farkli sektorlerde de tekel olmaya dogru ilerlemesi ile onu kesilemeyen surec. muhabirlerin ya da alt kademenin ellerinden bir sey gelmeden mecburen uc otuz paraya calismaya devam ettikleri surec. medya patronlarinin kendi gazetelerinde birbirleri hakkinda atip tutmalarina ragmen anlasilmazcasina yaptiklari centilmenlik anlasmasi geregi, bir gruptan ayrilan/atilan gazetecinin diger grupta ise alinmamasi nedeniyle daha da ileriye giden/gidecek olan surec... mide bulandiran surec...
  • ikitelli sebekleri adı verilen bir çetenin maharetiyle medyanın sulandırılması, çözelti haline getirilmesi. çetenin amacı, medyanın 4. kuvvet özelliğini yitirmesini sağlayarak toplumun çözülmesine neden olmaktır. arada sırada babiali sözünü hatırlayıp da medya ya da patronları hakkında ileri geri bir laf etmeye yeltenenlerin kafasına vurur, gözlerini oyar, dillerini keserler.
    (bkz: cozulme)
hesabın var mı? giriş yap