mehmet selik

• yakın zamanda yordam kitap'tan çıkan das kapital çevirisinin yazarıdır. 1968 yılında marksist değer teorisi adlı tezi ile doktora eğitimini tamamlamış olup ülkemizde marksist ekonomi politiğe gönül vermiş sayılı araştırmacılardan biridir.
  
  ek olarak gerçek yayınevi'nden çıkan "100 soruda iktisadi doktrinler" tarihi ve doğan yayınevi'nden çıkan "marksist değer teorisi" adlı eserleri mevcuttur.
• köpeği karabaş yoldaş barış'ın da ondan sonra öldüğünü tahmin ederek her iki sevecen varlığa da rahmet diliyorum.
  yıllar sonra bile gülümseyerek anıyorsam, ışık içindedirler diye düşünüyorum...
• ilhan erdost'la aralarında kapital'in çevirisinin üstüne yatmak temalı bir polemik varmış zamanında:
  
  http://birgunsonra.blogspot.com/…ali-kirletmek.html
• doçentlik tezi olarak kaleme aldığı marksist değer teorisi adlı çalışmasının kitap olarak ikinci basımı (1969) önsözünde şu samimi itirafta bulunur; “on yıl kadar önce kapital’in birinci cildini okumaya davrandığım zaman, açık yürekle söyliyeyim, hiç anlayamadım. bunun bana ilk ve büyük yararı şu oldu: cehaletimi anladım. okumaya ısrarla devam ettim. her okuyuşta biraz daha fazla anlıyor ve marksizm hakkında ne kadar az şey bildiğimi, daha doğrusu kulaktan dolma bir-iki bilgi kırıntısı ötesinde hiçbir şey bilmediğimi daha iyi kavrıyordum… o zamana kadar ‘iktisat’ diye öğrendiklerim marx’ı anlamamı kolaylaştırmak şöyle dursun, aksine zorlaştırıyordu. buna karşılık, marksizm ve marksist politik iktisat hakkında bilgim arttıkça,diğer iktisadı, yani ‘burjuva’ iktisadını daha iyi anlar oldum.” der.
  öğrencisi olarak aynı anlama sürecini kendisiyle tartıştığımız, sonraki netameli yıllarda, bizlere bu iktisadi doktrini kavratmanın sıkıntısını artan kekemeliğinden anlardık da; bilgiyi, taşıyıcı ilk kaynaktan elde etmenin coşkusuyla, kendisini sorularımızla sıkıştırmaktan geri kalmazdık.
  bu pozisyonundan olsa gerek, bize hissettirmediği dışarıdan gelen baskılar yüzünden, akademik kariyerinden ‘arınarak’ kendi kendini zorunlu sürgün etti. bu kararıyla, yıllar sonra bugün bakıyorum da, bilim ve düşünce insanı olması ötesinde öğretici sıfatıyla, öğrenciliğin fikri kavramsal inşaa sürecinde bıraktığı boşluğu, daha çok hissediyorum.