• artık neredeyse unutulan bir bekleyiş hali..
  • hergün eve girmeden birkaç metre önce akıllara gelen merak, adımlardaki hızlanma, sokak kapısını aceleyle açma ve gözün posta kutusuna yönelmesi. gelmediyse, biraz burukluk biraz da bu heyecanın bi kaçgün daha süreceğinin gizli sevinciyle merdivenlerden eve gitme. yazdığınız mektubun üstünden kaç gün geçtiğini hesaplayıp tahmini geliş süresini düşünmek, cuma günü de gelmediyse araya hafta sonu girmesinin hayal kırıklığı...
    en bi güzel bekleme türü.
  • iletişimde hızın akıl almayacak düzeye ulaşmasıyla modası geçmiş gibi görünen bekleme türüdür.

    şimdi yazdığımıza anında yanıt alabiliyoruz. mektup demedim özellikle. "yazdığımıza" dedim. çünkü yazılanlar şimdi "ileti"dir. mektup çok başka bir şey.
    mektup yazmanın bambaşka bir raconu var çünkü.
    elektronik ortamda iletişim hep "birörnek"tir.
    yazı karakteri birörnek, harfler bir örnek, selamlama, uğurlama sözleri birörnek...
    ama mektup dendi mi , orda bi durup düşünmek gerek.
    mektubun yazıldığı kağıt bile ayrı bir anlamdır. kağıdı katlama ve zarfa koyma şekli bile ayrı bir anlamdır. kişiye özeldir. hem yazanın özelliği,hem de mektubu alacak olanın özelliği okunur mektupta.
    öylesine yazılmış ve zarfa konmuş kağıttan çok daha başka bir şeydir mektup.
    yazmasını bilen için ve okumasını bilen için bir kağıt parçasından çok ötede anlamı olan bir şeydir.
    yazılır. postaya verilmeden önce defalarca okunur.
    hatta işi daha da ileri götürenler olup yazdığı mektubun bir kopyasını kendine saklayan da olabilir. bu, şu işe yarar:
    hesaplarsınız, 5 gün sonra eline geçecek bu dersiniz, o beşinci gün siz de elinizdeki kopyayı okursunuz defalarca. şimdi şu an "o" da bunları okuyor diye yel yepelek bir gülümseme olur dudağınızın kıyısında.
    mektup içtendir. emek gerektirendir. sevgi götürendir. yürek taşıyandır.
    ağırdır bu yüzden.
    havaya yazılan değildir. kalandır mektup. silinmeyendir...
    yazıp yazıp yazıp da yolla butonuna basmak değildir.

    işte bu sebepten mektup beklemek de bir ayin gibidir.
    yazarken yapılan ayinin, karşılama törenidir.
    o törene hazırlanmaktır.
    yazan ellere dokunmaya hazırlanmaktır.
    okumaya hazırlanmaktır; yazanı kucaklamaya hazırlanmak gibidir.

    bir kokular sürmediği kalır insanın, bir saçına gül iliştirmediği kalır.

    mektup "posta" değildir sadece; mektup beklemek, durup beklemek değildir sadece.

    yerinde duramaz hale gelmektir. ayak seslerine kulak kabartmaktır her daim. kıpır kıpır olmaktır. sebepsiz gülümsemelere düşmektir.
    saz olmaktır; kendin çalıp kendin söylemektir.
    name olmaktır; kendin yazıp kendin okumaktır.
    ama sonra ;
    o'na dokunmaktır.

    budur.
    .....
    ha bir de:
    "kestane kebap
    acele cevap" vardır.
  • askerdeyken paranoyaklaşmanıza sebebiyet veren durumdur. hele bir de mektup sevdiceginizden geliyorsa ve üzerinde "görülmüştür" damgası varsa durum daha da vahimleşir.
  • ---
    bir mektup neyi değiştirebilirdi ki? beni karmaşık yollara saptıran ve yüreğimde tek bir ışıklı köşe bırakamayan sıradan bir dağıtıcı, dünyada benim gibi bir kadının yaşamakta olduğunu ve o kuruntulu bekleyiş günlerimde kendime uyguladığım şiddeti tahmin edemezdi. yarıkaranlıkta oturmuş, telefon tellerinde pinekleyen siyah kuşları izlerken kapımı çalmasını nasıl istediğimi de... * *
    ---
  • sanallaşmış bünyeye titre ve kendine gel emri veren eylem..eskilere döndüren, zarfıyla takım satılan mektup kağıtları hala var mı acaba diye düşündüren..
  • insana arif damar'ın "ille de görmek için mi beklenir güzel günler / beklemek de güzel" sözünü hatırlatan, iç gıcıklayıcı zamanlar eylemi. siz bilmezsiniz.
  • işte güç bela toparlayip son cümleleri ptt'de çalışan iri bıyıklı amcaya teslim ettikten hemen sonra başlayan süreçtir. beklenir sonra. günler geçer, hele mektubun gönderildiği adres okyanus aşırı ise haftalar geçer. sen günlerine devam edersin. her eve dönüşünde insanlara gelmiş bir dünya kredi kartı ıvır zıvırını, bilmem ne marketi broşürünü, "böyle bir mekan açtık valla süper bizde yemekler" reklamını didik didik eder, daha değilmiş demek, vakit var daha dersin. her gün, bir sonrakine aktarılarak devam eden umudun insan için ne denli elzem ve gerekli bir şey olduğunu idrak ettiren bir ruh halidir mektup beklemek.
  • sözlükte yeşil ışığın yanmasını beklemek gibidir.
  • bekleme hallerin en güzeli belki.

    elektrikli olanı ya da pullu-zarflı olanı diye ayırt etmiyorum ilk başta. tabii ki pullu-zarflı olanı yeğdir, baş tacıdır, orası ayrı.
    düşünsenize, biri sizin için bir vakit harcıyor, hem de bilmediğiniz bir vakitte. yazıyor, yazıyor...sizden habersiz size dair yazıyor üstelik. yazarken yaşıyor, hatırlıyor, düşünüyor...

    bugünlerde beklediğim iki mektup var. çok şükür ki var. dedim ya, ha elektrikli ha pullu-zarflı, pek fark etmez.
    lakin kendimde idrak ettiğim şudur ki; bu bekleme hali iyi geldi bana.
    hani bir laf vardır ya - hatırlamıyorum şimdi, kimindi - "bekleyen yaratıcı olamaz" gibi bir şeydi.
    benim nazarımda yanlış ve eksiktir bu laf. oysa bu beklemek iyi geldi bana.

    yarım kalmış şarkılara el atmak mı dersin, ne zamandır yapmadığım netten kitaplar sipariş etmek mi, mecidiyeköy'ün parksız, havasız, eksoz kokuları içinde de olsa yürüyüş yapmalara yeniden başlamak mı, bir dolu güzel eylem işte... hele bir de düzenli sakal tıraşı olmak var ki ben bile şaşırdım kendime. hani kapıya gelen postacıya uzamış sakalımla görünsem elindeki zarfı vermeyecekmiş gibi bir korkudan mı kaynaklıdır, bilemedim şimdi. postacıya iyi görünmek önemli ama. bu, ayrı bir bahis konusu olsa da kapıma gelmiş her postacıya -fatura da dahil- "bir şey ister misin, su ya da başka bir şey, gel dinlen istersen azıcık" demişimdir genelde.

    akla telefon gelebilir tabi. hani telefon varken ne gerek var ki bu pasif aksiyonlara denilebilir. olabilir elbette, diyen der.
    lakin, beklenen bir telefon ne kadar ateşleyebilir ki bedende ve zihinde habire haybeye dolanan doğal gazı?
    o telefon işi başka. bir iş yerinden ya da bir girişiminizden gelecek bir onay telefonudur o. adı üstünde onay.
    elbette ki o da önemlidir ama diğerinin yanında esamisi okunmaz.
    "hani işini telefonla göremez miydin ey ağlak kedi" diyenlere küçük bir cevabım var; (bkz: telefon ile mektup arasındaki farklar/@gozlerinemlikedi)

    beklenti kötüdür a dostlar, çünkü sade kendinden hareket ettiğin için kendi kendine gelin güvey olmak gibi bir sevimsiz hale düşmek de var.
    beklemek güzeldir oysa. hele mektup beklemek.

    söz vermiştim "ben güzel beklerim, merak etme" diye kendime, uzaya, cihana.
    şimdi onu yapmaktayım.
    bekliyorum güzelce...
hesabın var mı? giriş yap