• dil gelisimi alaninda kullanilan ve "dusuncenin dili" anlamina gelen psikoloji terimi. gercek bir sozcuk degildir, mental ve ingilizcede genelde dil isimlerini yaratmak icin kullanilan -ese (chinese, japanese gibi) ekinin birlestirilmesiyle olusturulmustur. hangi dil oldugundan bagimsiz, insanlarin soyledikleri ve dusunduklerinin birebir ortusmedigi, ve dusuncelerin sozle ifade edilemeyecek kendine ait bir dili oldugu dusuncesini ongorur. terimin yaraticisi olmasa da, literaturde kullanimini yayginlastiran ve teorinin buyuk kismini yazan noropsikolog ve dilbilimci steven pinker'dir.
  • düşüncece.

    tam da bilinçdışı ile bilinç arasında kalan çizgide yaşayan bir kavram gibi geliyor bana. hani nefes alıp verirken bu işi genelde farkında olmadan yaparız, nadiren de bilinçli bir şekilde yönetiriz ya, düşünürken de bu süreci ekseriyetle çıplak kavramlarla yürütüyor, nadiren de bu düşüncelere kelime kıyafeti giydiriyoruz.

    bazen kelimesiz düşünce kurmaya çalışıyorum; duygu desem değil, düşünce desem değil, garip bir süreci deneyimliyorum. ama bu modu yakalamak kolay olmuyor. bunun yerine yarı bilinçle yaptığım eylemleri sonradan tahlil etmek daha kolay. örneğin suyu içtikten sonra düşünmeye başlıyorum:

    - "şu suyu içeyim bari" demedim, aklımdan hiçbir kelime geçmedi; sadece suyu gördüm, ufak bir istek kıvılcımlandı, ve sonra içtim. (bu satırları yazarken çaydan bir yudum almış olduğunu sonradan farketmek de bu deneyimi perçinledi.)

    günlük hayatta bunun gibi sayısız eylemde bulunup birçoğunun farkında olmadığımıza göre, gerçekten de, hafifçe bilince sızsa da ağırlıkla bilinçdışında yaşayan büyük bir düşünce dünyamız var galiba. daha 19 aylıkken hem görme hem de işitme yetisini kaybeden birinin (bkz: helen keller) güzelim cümleler kurmasını başka türlü açıklayamayız zaten. sahi, helen keller'ın kelimeleri hangi seste, eşref armağan'ın renkleri hangi renktedir acaba?

    kelimeler, albayım, düşüncecenin kıyafetleridir. *
  • jerry fodor'un language of thought tezinde, düşüncenin diline verilen isim.

    -düşünce süreçlerini neden dil gibi düşünelim ki?
    +düşüncenin sonsuzluğunun, yaratıcılığının ve kompozisyonunun, düşünce süreçlerini dilsel olarak anladığımızda hesabını verebiliriz. nasıl ki birinin "ayşe aliyi seviyor" cümlesini anlayıp da "ali ayşeyi seviyor" cümlesini anlayamaması mümkün değilse, bir insanın ayşe aliyi seviyor düşüncesini düşünüp, ali ayşeyi seviyor düşüncesini düşünememesi mümkün değildir.

    -düşünme olayı nasıl olur?
    +aynı dildeki gibi bir takım sembol dizileri ve bu sembol dizilerine takınılan 'tavır'lar sayesinde olur. "inanıyorum ki dünya tepsi gibi düzdür" düşüncesini ele alalım. zihnimizde bir takım anlamlı semboller bir araya gelerek "dünya tepsi gibi düzdür" fikrini oluşturur. bu fikrin dünya düzdür anlamına gelmesi, kendisini oluşturan sembollerin anlamlarının bir toplamı sonucundadır (aynı dildeki gibi). bir de tabii bu fikre bir 'tavır' takınmak lazım. burada tavır dediğim, yönelimsellik gösteren zihinsel durumlardır: aynı fikre inanabilirsiniz/arzu duyabilirsiniz/umabilirsiniz/zannedebilirsiniz. yukarıdaki örnekte inanma tavrı vardır.

    -dostum düşünce demişsin ama bu dil "kişiye özel bir dil"*. wittgenstein gösterdi ki böyle bir dilde sembollerin anlam edinmesi mümkün değil.
    +düşünce dilinde temsiller, anlamlarını doğadaki bir takım fiziksel/kimyasal/biyolojik korelasyonlar sonucu alır. insan dillerindeki gibi sosyal anlaşma ve kullanım sonucunda değil.

    -peki düşünce dilini insan dillerinden ayıran şey ne? yani neden düşünce dili gibi farklı bir sistem olduğunu düşünelim ki? bu düşünce dili pekala insanın anadili de olabilir??
    + insanlar anadillerine doğuştan sahip değildir. anadil gelişim süresi boyunca edinilir. eğer chomsky haklıysa dil edinmek bir hipotez kurma ve bu hipotezleri doğrulama/yanlışlama sürecidir. bebek içine doğduğu ortamdaki dil hakkında bilinçsiz hipotezler kurar ve gelen verilere göre bu hipotezleri tutar ya da yanlışlanırsa çöpe atar. peki eğer temsilsel bir sisteme sahip değilseniz nasıl herhangi birşey hakkında hipotez kurabilirsiniz? anadil hakkında hipotez kurmak için bu hipotezleri kurabileceğiniz başka bir dile ihtiyacınız var. işte bu da düşünce dilidir.
    "eğer bir dile sahip değilseniz, dil öğrenemezsiniz"

    -dil bilmeden dil öğrenemiyorsak, yani anadili öğrenmek için düşünce diline ihtiyacımız varsa, düşünce dili nasıl öğreniliyor?
    +dil bilmeden değil, dile sahip olmadan dil öğrenemiyoruz. düşünce dili öğrenilmiyor. ona baştan beri sahibiz. (nativism)

    -fodor abi, bu fikir ortaya atılalı 30 yıl oldu. hani nerede sinirbilimsel kanıtlar? bu temsillerin beyindeki karşılıkları? yalan mı oldu senin program?
    +oldu valla.

    edit: olmamış, fodor strikes back! http://books.google.com/…&printsec=frontcover&hl=tr
  • (bkz: mentalese.org)
hesabın var mı? giriş yap