*

  • varlığından yeni haberdar olduğumuz oda, meteoroloji genel müdürlüğünün yerinde gözleri mi var anlamadım ama nedense durup durup "daha siz bekleyin çok ağır kış olacak, donarak öleceksiiniiiizz" konulu açıklamalar yapıyorlar.
    ha dediklerinin çıkmayacağını, zaten bu kadar uzun süreli tahmin yapmanın mümkün olmadığını herkes söylese de, tıklamayla çalışan internet haber sitelerinin gözdesi oldular bile.

    peki bu bana neden dert oldu? yaz seven insanım yahu ben, sürekli "kara kış geliyooor" diye açıklama yapan bir kuruma bariz kul oluyorum ondan hep bunlar :)
  • basina ve kamuoyuna 23 mayıs 2018 yaptıkları açıklamadır;

    başkent ankara’nın çeşitli semtlerinde meydana gelen yağışlara bağlı sel ve su baskınları olaylarının temel nedeni yağışların zamansal ve alansal değişimlerinden ziyade, bakımsız ve yetersiz alt yapı problemleridir. yağışların sel ve su baskınlarına dönüşmesini engellemek için yapılan drenaj kanallarının asfalt ve beton yüzeyler üzerinde akışa geçen suları toplayacak kapasitede olmaması, çarpık şehirleşme, yeşil alanların daraltılması olumsuzlukların yaşanmasına neden olmaktadır.
    açıklamanın tamamı için ;
  • ankara için yağış normal, altyapı sorunlu şeklindeki açıklaması dikkate değerdir.

    tarihsel olarak, ankara cumhuriyet döneminde dört yanı kabaca tbmm-ulus-kurtuluş-bahçelievler tarafından sınırlandırılan bir çukurda tasarlanan bir kent. neredeyse bütün kamu kurumları, meydanlar, kentin merkezi bu bölgede. eğer aracınızla bunlardan herhangi birinden çıkış yaparsanız, yokuşlarla karşılaşacaksınız. örneğin güneyden çıkarsanız dikmen'e, kuzeyden çıkarsanız altındağ'a, doğudan çıkarsanız mamak'a, batıdan çıkarsanız emek'e tırmanırsınız. dolayısıyla, yağışlarda su rejimi bu bölgelerden kent merkezine doğru akar. kent bugünkü sınırlarına genişlemeden önce, su drenaj sistemi söz konusu çukurdan geçen ankara çayına veriliyor. buraya kadar her şey normal, hatta 2000'lere kadar ankara'da bugün karşılaştığımız yoğunluklarda kaydedilen su baskını olayı yok.

    sorun nerede başladı?
    bir kere kentin ilk yerleşimi olan bölgeden otoyollar geçirildi. bütün trafik kent merkezine, kızılaya bağlandı. otobüsler, minibüsler, her şey kızılaya getirildi. kent meydanı ortadan kayboldu, koca bir kavşak oldu. yaya bölgesi diye bir şey kalmadı. sonra haliyle trafik kilitlendi buralarda. çözüm için melihin meşhur köprülü kavşakları, alt geçitleri geldi. ne oldu? ankara çayına akan su buralara toplandı, doldu.

    ne yapılabilirdi?
    bir kere dünyada kent sıfatına sahip hiçbir yerde şehir merkezlerinden otoyol geçmez. bir çember çizerek dışa dağılır ve kent merkezi yayalara bırakılır. atıyorum, otobüsten tbmm önünde inersin, kızılaya yürürsün arkadaşım. güzergahında da (bugün konur, karanfil gibi daracık sokaklara sıkıştırılmış olan) bilimum mekanlar, yerler olur, su havuzları falan yolun orta refüjünde değil de altında oturup simit yediğin ağaçların kenarında olur. heykeller olur, ne bileyim. kent böyle kurulsaydı, o köprülü kavşaklar, alt geçitler, eksoz dumanı olmasaydı, su da olağan rejimi takip eder, dolmazdı oralara.

    ayrıca, kent genişlerken de aynı politika güdüldü. farklı merkezileşme alanları da aynı zihniyetle berbat edildi. mesela çukurambar bugünlerde gökdelenlerle, çok katlı sitelerle falan dolduruldu. trafik tıkandı haliyle, inşaatlar, bilmem neler.. altyapı var mı? yok. altyapı en son kriz anında iki köprülü kavşakla çözülür. zihniyet bu olunca, suçu yağmura atamazsın kusura bakma.

    şehir plancısı arkadaşlar daha iyi bilir ama, mühendislik-mimarlık kavramına göre bütün alanlarda önce altyapı, sonra üst yapı inşa edilir.

    ilgili meslek odasının açıklaması yerindedir.
hesabın var mı? giriş yap