3 entry daha
  • günümüzdeki ticari temsilcisi konya'da bulunan somatçı fihi ma fih lokantası olan derin ama yerel (ve zaman sınırlı) mutfak. "ne varsa içindedir" anlamındaki fihi ma fih ile somat/somatçı sözcüklerini etiket haline getirmiş. mevlevi dergahında 18 görevden onuncusu somatçılıkmış. lokantanın tanıtım broşüründe yemekleriyle ilgili mevlana'nın genellikle fihi ma fih yapıtından alıntılar olmasına özen göstermiş. tarihsel, zamanın tarfilerine uyulmaya çalışılan yemeklerin içinde sıvı yağ, domates, salatalık, biber bulunmuyor. zamanında bunlar coğrafyada bilinmediği, tanınmadığı için. bazı yemeklerinden ve ilginç tanıtımdan örnekler:

    tutmaç çorbası: "islere bulanmış tencere gibi tutmaç peşindesin;
    nerede keremna sırrına mazhar oluştan ululuk.
    nerede padişahça himmet gayret?

    karamık çorbası: (sade açıklama) yılda sadece 15 gün yetişen bir dağ bitkisi olup yakıcı bir özelliği ve ekşimsi tadıyla diyet çorbası özelliği taşır.

    fihi ma fih çorbası: "o alem değirmene benzer, şu alemse harmana, burada buğday mısın fasulye mi? her ne isen orada da ancak o'sun."

    cevizli biber çorbası: "mesela cevizlerle oynayan çocuğa ceviz içi veya ceviz yağı verdiğiniz zaman almaz."

    salata: "soğan olsun, sarımsak olsun... bahçelerde her yeşilliğin ayrı bir evleği vardır."
    "gerçekten de her cins, kendi cinsinden tat alır. bak da seyret, parça buçuğun tadı kendi tümündedir."

    yoğurt: "firavun yoğurt gibi suya gark oldu gitti. halbuki musa, yağ gibi üstünde kaldı."

    ıspanaklı enginar: "içini sevgilinin inkarından boşalt da özün sevgilinin gül bahçesinden, fesleğen kokusunu duysun."

    bulgur aşı: "savaş bu; bulgur aşı yemek değil ki, yenlerini sıvayıp yemeye girişesin. bulgur aşı yemek değil bu, gel de kılıcı gör burada. hamza gerek ki, bu safta demir gibi dayanıp dursun."

    ıspanaklı sütlü börek: "ben senin ıspanağınım. istersen ekşili pişir beni istersen tatlılı."

    sirkencübin: "kahır sirkesidir. lütuf da bala benzer; sirkencübin temeli bu ikisidir."

    tava kebabı: "nuh tavada kebap kızartmak istedikçe, vahile tavaya taş atardı."

    incirli et: "meyve manadır, çiçekse o mananın şekli. o çiçek müjdedir, meyveyse nimeti."

    çömlek kebabı: "o çömleği yağlı nimet verenlerin kapılarına bir arda kalası tirit için koşup durmaktasın."

    kayısılı et: (sade açıklama) neredeyse yüz yıl önce büyüklerimizin özel günlerde ya da kurban bayramlarında hazırladıkları bir yemek.

    badem helvası: "onun cevizlerle, bademlerle, şekerlerle yoğrulmuş badem helvası hem dilimi damağımı tatlılaştırır, hem gözlerime nur verir."
    "kim saygı sayarsa, saygı görür; kim şeker getirirse, badem helvası yer."

    somatçı pekmezli ayva: "derken o garibin aklı dedi ki, vazgeç şu şaşılıktan. sirke pekmezdir. pekmez de sirke. sevgi acıları tatlılaştırır. çünkü sevgilerin temeli insanı doğru yola götürmektir."

    (bkz: karamık/@ibisile)
    (bkz: yoğurt/@ibisile)
1 entry daha
hesabın var mı? giriş yap