*

  • deniz cahili scrable oyuncusunun "yok böyle bir şey sen uydurdun" şaibesine maruz kalmış bir balıktır.yenir.
  • deniz kuzusu da denilen bu uysal balığın garip bir derisi vardır. soyulmaz her yere yapışır.
  • sik sik murenle karistirilan bir baliktir.
  • birseyi isirdiginda muren gibi kendini geri cekmek yerine kendi etrafinda cok hizli donerek koparmaya calisir.
  • genelde yuvasının önüne atılan küçük bir balık sayesinde avlanma kıvamına gelir. kafasını yuvasından çok yavaş çıkartır. zira gözleri burnundan 3-4 cm geride olan bu balık, önce etrafı kollar. eğer bir tehlike hissetmezse yeminize doğru hamle yapar. işte o an gelmiştir. eğer, gözleri ve solungaçları arasında kalan ense kısmından vurabilirseniz balık ölür. tek atışla bu balığı vuramazsanız, kendi ekseni etrafında hızla dönerek zıpkın şişinden kurtulur. bu saatten sora balık mundar eder kendini. kayalar arasında küçük balıklara yem olur. sizde akşama makarna yersiniz.
  • uzak akrabası müren'e oranla çok daha salak ve dayanıksız bir hayvandır.

    mığrı vurulunca "ölür", müren vurulup, kızgın güneşte geçirdiği 2.5 saat sonrasında parmak ısırır, kamçı gibi sağa sola vurur, böyle mücadele veren bir hayvanı bir avcının avlayası pek gelmez.

    gidin ispari vurun.
  • "canlı yem" ile levrek tutmaya çalışırken sık sık yakalanan balık. iğnedeki yeminiz ölmüşse mığrı yakalanır. kocaman balığı tuttuğunuza sevinemezsiniz çünkü amacınız levrek tutmaktır.. mığrı temizlemesi ve pişirmesi çok zahmetli olsa da lezzetli bi balıktır. bol biber ve soğanla yemek şeklinde pişirilmesi şiddetle tavsiye olur.
  • suyun altında süzüle süzüle ilerler.. müren kadar çekingen değildir.. vurulmamalı, yenmemeli, dalış yapılıp seyredilmelidir..
  • miğri: yunanistan'da makri olarak geçen, halen bir kaç mahallesinde türklerin yaşadığı, dedeağaç/alexandroupolis'in 10 km kadar batısında bulunan eski bir liman kasabasının türkler arasındaki ismi.
  • elimi ısıran balık türü.

    zıpkınla avlanmak için dalışa gittim, tam güzel bir taşa yaklaşıyordum ki bulanıklıkta aniden önüme iki koca karagöz fırladı, resmen jet gibi gelip anında döndüler,. refleksle atış yapsam da vuramadım. fakat bunlar çok uzaklaşmadan biraz daha derindeki taşa ilerlediler. aceleyle zıpkını tekrar kurup peşlerinden gittim.
    iki koca karagöz taşın üzerinde dolanıp dururken bende bir taşın arkasına saklanıp nişan aldım, birini kesin alıyorum güzel yan verdi. tüm kaslarım gerildi atışı yapmak üzereyim pür dikkat karagözlerden nişan aldığıma odaklanmış durumdayım. parmağım tetiği çekmek üzereyken sol elimde bir basınç hissettim. bildiğin elimi biri sıkıyor gibi.

    şaşkınlıkla ve refleks olarak kafamı çevirdim, ne göreyim koca bir mığrı elimi ısırmış yuvasına çekiyor. önce gözlerime inanamadım resmen şok oldum. mavi koca bir kafa iri gözler ve ağzında eldivenli elim. o an yaşadığım korku ve şokla elimi hızla çektim. ama balık çok az yuvasına girip daha sonra biraz daha gövdesini yuvadan çıkarıp bana doğru geldi. işte o zaman niyeti bozduğunu anladım zaten ne karagözler ne av aklımda. topuklayıp yüzdüm yüzerken de arkama bakıyorum peşimde mi diye. neyse biraz sakinleştikten sonra döndüm geri temkinli bir şekilde yaklaştım hala yuvasında ve kafası dışarıda. dayadım zıpkını burnuna kadar o sinirle vurmak için. ama sonra düşündüm, yesen yenilmez ve hayvan bu bana isteyerek de saldırmamıştır muhtemelen eldivendeki kamuflaj desenlerini yiyecek sanmıştır. sonuçta onun evinin önüne yatan bendim.

    vurmadım ve onu kendi haline bırakarak bölgeden uzaklaştım. eldivenim olduğu için şükrettim. kalın bir eldiven olması da yaralanmamı belki o korku ve panikle daha büyük risk atlatmamı engelledi.
hesabın var mı? giriş yap