• batı'da michael the brave, bizde yiğit mihail diye bilinen eflak voyvodası... araştırılınca, 'girdik eflak'a boğdan'a, fethettik her yeri' biçimindeki türk tarihçiliğini etkisiz hale getiren bir tarihi figür olduğu ortaya çıkacaktır; osmanlı ile yaptığı savaşlarda edindiği başarı ileride doğacak rumen milliyetçiliğine de esin kaynağı olmuştur...

    türk tarihçilerine göre türkler'e karşı ayaklanmış, 1594 yılında bükreş'teki türk garnizonuyla türk ve rum tüccarları kılıçtan geçirmiştir (her sayrılı transilvanyalı gibi kılıçtan geçirmeye bayılmaktadır), girdiği dobruca ve silistre kentlerini yağmaladı, koca sinan paşa karşısında varlık gösteremeyip erdel' e (transilvanya) çekildi, kutsal ittifak yenilince de 1597'de osmanlılar'a boyun eğdi... türk olmayan kaynaklarda ise, mihai viteazul edirne'ye kadar ulaştı ve istanbul'un 24 kilometre yakınına kadar yaklaştı. sinan paşa'nın kuvvetlerini de mağlup etti, fakat asker sayısının eksikliği dolayısıyla geri çekilmek zorunda kaldı, sigismund báthory'nin kuvvetleri ile birleşip osmanlı'yı bir süreliğine eflak'tan uzak tutabildi...1597 yılında osmanlı mihai viteazul'un eflak'taki hakimiyetini tanıdı, 1598'de günümüzde sırbistan bulgaristan sınırında bulunan vidin şehrini ele geçirdi, süren savaşın yarattığı tahribatlar dolayısıyla 1599'da osmanlı ile barış antlaşması imzalamak zorunda kaldı. 1601'de, transilvanya'yı kontrol etmek isteyen giorgio basta'nın emriyle düzenlenen suikastta hayatını kaybetti...

    1970 yılında hayatını konu edinen bir film çekilmiştir...
  • sergiu nicolaescu'nun yönettiği 1971 tarihli rumen filmi.

    yeryüzünde ezici çoğunlukta insan hayatları boyunca, bazı şeyler üzerinde hiç kafa yormadan, onları analiz etmeden bu dünyadan göçüp gidiyor. bu üzerinde hiç düşünmedikleri şeylerin çoğu da aslında hayatlarının belli dönemlerinde sıkça karşısına çıkan şeyler. misal çocukluğum boyunca bolca battal gazi filmleri izlemiş birisi olarak oldukça geç yaşlara dek, bu filmlerdeki bizans karakterlerinin böylesine kötü figürler olarak sunulmasını hiç sorgulamadım. çoğu karikatür tiplemesi tadında, ölesiye kötü, sefil ve iğrenç karakterleri öylesine benimsemişim ki bunu normal ve olması gereken bir durum olarak kabullenmişim. elbette ki zamanında bizansta kötü, iğrenç adamlar olmuştur, ama birader tüm bir ulusun öyle olması mı gerekir? hem öyle olması gerektiğini kabul etsek bile bunu nereden biliyoruz? dandik bir kaç aventür filminden mi? nedir algımızın bu şekilde şekillenmesini sağlayan şey? bizans külliyatını mı hatmettik, yoksa doktora mı yaptık bu konuda?

    mihai viteazul filmini izlerken sürekli kendi geçmişime gidip geldim, bir sürü şeyi sorgularken diğer yandan da tarihsel filmlerden aldığım keyif katlanarak arttı. üç saati aşkın bu filmi izlerken sıkıldığımı pek söyleyemem özellikle de ilk yarısı ışık hızında geçti diyebilirim. dış odaklara baktığımızda filmi beğenmeyenler var, ama büyük bir prodüksiyon olduğu konusunda hemfikirler. o koskoca ordu savaşlarının olduğu sahneler hakikaten çok görkemli. mekan kullanımı müthiş. üşenmeyip 1970'lerin başında istanbul'a gelip saraylarımızda, surlarımızda çekim yapmışlar, tabi o zamanın istanbulu'nu filmde görmek de gayet güzel bir duygu. oyunculuklar beğenilmemiş ama ben beğendim. gayet sürükleyici, sıkmayan, entrikalarla dolu bir tarihsel film var karşımızda.

    filmin konusu yukarıda anlatılmış. ama özet gerçersek bu tarihi şahiyet bir anlamda rumenlerin cesur yürek'i diyebiliriz.

    "namert dostun olacağına, mert düşmanın olsun."

    filmin en anahtar cümlelerinden olan bu replik, mihail'in hem iç hem dış düşmanlarla verdiği mücadeleyi anlatan veciz bir söz. keza mihail, istanbul'a osmanlı sarayına gelip, yerini alacağı kişinin katli sırasında sultan murad ııı ile diyalogları da gayet enteresan ve hikayenin nasıl şekilleneceğine dair önemli ipuçları veriyor. mihail'in kendi halkının desteğini almaya çalışırken mücadele ettiği derebeyler ve aristokratlar ise en başta bizim yerli tarihi filmlerimizdeki kötü karakterlerden farksız. gayet rezil tipler olarak aksettirilmiş ve belki de seyirci üzerindeki etkiyi mutlak şekilde sağlamak adına bu gerekli bir şey. ayrıca bu filmde hristiyan birliği sağlanması aşamalarında papa'nın "sefil türkler" diye hitabet ettiği sahne ile 2012 yapımı fetih 1453 filminde constantine'nin -daha abartılı şekilde- "sefil türkler" diye haykırdığı sahne arasında bir fark da yok. ama çok ilginçtir ki mihai viteazul tüm film boyunca türkler aleyhine kötü kelam etmiyor ve onları mert bir düşman olarak görüyor. bu durum filme olan saygımı epey artırdı diyebilirim. filmin ikinci yarısındaki bolca ayinli, kiliseli sahneler epey sıkıcı ama bunun dışında gayet sürükleyici, etkileyici ve başarılı bir yapım var ortada.

    tarihe meraklı, savaş aksiyonlarını seven ve dönemin istanbulunu görmek isteyenler kaçırmasın derim.
  • 1593-1606 osmanlı-avusturya savaşı (batı literatüründe "onüç yıl savaşı" veya "onbeş yıl savaşı") esnasında meydana gelen 1595 köprü faciası'nda akıncı ocağı'na son darbeyi vuran eflak voyvodasıdır. meşhur sırp hajduk starina novak*** ile yan yana cenk etmiştir çoğunlukla. bu şahıs da kazıklı voyvoda gibi dehşet saçmaktan pek çekinmemiştir ki akıbeti de pek kanlı olmuştur. draculeştilerden yani drakul hanedanı'ndandır, vlad drakula'nın kardeşlerinden keşiş vlad'ın oğlu büyük yahut dördüncü radu'nun torunudur.

    (bkz: akıncı ocağı/@songulyabani)
    (bkz: köprü faciası/@songulyabani)
    (bkz: starina novak/@songulyabani)
  • o çok özlediği eflak kraliyeti için kendisini başa getirenleri acımadan kesen, bölgeye iskan edilmiş türk köylülerini katleden ve burada bir takım gerizekalı zevatın iddia ettiğinin aksine özgürlük değil toprak şan şöhret peşinde koşarak bu uğurda bok yoluna giden tarihi kişilik. sayıca üstün osmanlı kuvvetlerini mağlup ederek taktik becerisine olan saygıyı arttırsa da şerefsiz bir katil olduğu gerçeği değişmemektedir.
  • osmanlı'nın kanuni devrinden 1699'a kadar olan döneminde geçen adamakıllı bir film izlemek isteyenlere biçilmiş kaftandır. yapım yılı eski olmasına, rumen milliyetçiliği içermesine -ki bu çok normal-, oyunculukların şimdikinden farklı olmasına ve son olarak uzun süreli olmasına rağmen gayet güzel, akıcı bir film. kostümler güzel, senaryo muhteşem. savaş sahneleri çok iyi, eğer osmanlı ile yaptıkları büyük savaşta nehre düşenlerin yeniçeriler değil akıncılar olduğu, hatta osmanlı'da akıncılığın bu yüzden bittiği bilgisi gibi aşırı detay bilgilere sahip değilseniz film sizi tarihsel gerçeklik konusunda da rahatsız etmiyor. beklentilerimin üstünde bir filmdi açıkçası. 8/10.

    son olarak başta belirttiğim dönem hakkında bilindik herhangi bir film/dizi olmamasına deyineyim. gerçekten o dönemde filmlik öyle malzemeler var ki: köprülülerden tutun kutsal ittifak savaşlarına, viyana kuşatmasına; malzeme bitmek bilmiyor. örneğin osmanlı avusturya'ya, venedik'e yenilirken kırım hanlığının tek başına lehlileri ve rusları o kadar sene boyunca tutması, hatta osmanlı'ya yardım bile göndermesini konu alan umutsuzluk ve kahramanlık temalı (alatriste filmi gibi) kaliteli bir film çekilebilirdi. milliyetçileri memnun edecek bir konu işte, türkler yedi düvele karşı. seyirci kitlesini de memnun edersin bu konuyla, ama yok. varsa yoksa osmanlı'nın kuruluş dönemi, fatih, abdülhamid, kurtuluş savaşı. hiç bıkmıyorlar nedense bu dönemlerin cılkını çıkarmaktan.

    edit: imla ve anlatım bozuklukları.
  • bize okulda -doğal olarak- osmanlı'nın genel tarihi öğretildiği ve tek tek kişilere odaklanılmadığı için çoğu türk'ün kendisi hakkında fikir sahibi olmadığı ama övünecek çok bir şeyi olmayan rumenlerin her fırsatta önüme getirdiği tarihi şahsiyet. o kadar ki, bu heriften gına geldi artık. öyle bir övgüyle anlatıyorlar ki ''yok size şunu yaptı, sizi perişan etti, size hiç boyun eğmedik'' diye. kafası yüz yıllar öncesinde kalmış bu butthurt belt üyelerine yeniçeri kıyafeti giyip pata küte dalasım geliyor kadın halimle artık. anladık michael the brave.
  • targoviste kalesini ele geçirdikten sonra kale komutanlarını şişe geçirip ateşte kızartmıştır. bu eflak voyvodalarının insanı şişe kazığa geçirme sapkınlığı nedir anlayamadım gitti.
    kendisi başarılı bir komutan falan değildir. karşısındaki osmanlı komutanları gerçekten de beceriksizdir. çok çok daha fazla asker, ateş gücü ve ikmalle birbirlerini yemekten başka bir iş yapmamış, düşmana hacet bırakmamış beceriksizler sürüsüdür. çoğu da sokullu mehmet paşa katlediltikten sonra onun atadıklarının yerine atanmış liyakatsiz torpilli güruhtandır.
hesabın var mı? giriş yap