• teşvikiye'nin yeni pseudo-hipster kafesi. şakayık sokak'ta. yolun devamına çakılan ahşap zeminlerden anlıyorum ki burayı da sikko kafeler cenneti yapacaklar. bi huzur vermediniz. bu entry'i de oradan yazıyorum evet bu kadar da kendimi beğenmişim. içim rahat çünkü "nasıl buldunuz" diye soran sahibine aynen bunları söyledim.
    bi ara ezik bi yemek blogu sahibi geldi falan, her türk yemek blogcusu gibi tabi ki tatlıların tadına baktı, bu tartın altı olmamış falan dedi. ay herşey o kadar kötü bir taklitti ki gözlerimi devirmekten kendimi alamadım. iki adım ötedeki şok market'le gerçek bir uyum içinde. sanırım civar plazalardan bitakım saçını o kadar açtırmasına rağmen hala peroksit sarısı olamayan reklam ablaları buraya çöküyo öğleyin. o şekerli sudan başka bişi olmayan arizona tea'leri falan içip içip duruyolar. bi de kahve connoiseur'ü taklidi yapan kitle var. "aiyyy orası çok şey de kronotrop daha iyi" falan diyen. hepsi dayaklık. son tahlilde kahvesi fena değil. üstümsü orta sınıf taste culture gözlemi yapmak istiyorsanız gerçek bir laboratuvar.

    ben: bu kadar hipsterlik istegi tamam da insan glutensiz bişiyler falan koyar
    sahibi abi: ya çölyağı burada kaç kişi biliyo senden benden başka, sürekli skinny latte'nin yanında pasta yiyip duruyorlar
  • cold brew kahve deneyimini yavas yavas kazandirmaya calisan ama fiyatlariyla kazan deviren mekan. tasarim hos, hipster bol, fiyatlar ayip be dedirten mekandir. fiyatlari ayni tutup miktari biraz daha arttirsalar belki diyecegim ama yok, 12 tl cold brew icin cok cicim.
  • nişantaşı'nda piyasanın içinde olmadığı için çok sevdiğim mekan. sessiz sakin bir ortamı, güzel müzikleri ve avrupai bir havası var. sahibi yanlış bilmiyorsam bir süre avustralya'da yaşamış ki dünyada en çok merak ettiğim ülkelerden biridir. işlek bir yerde olmadığı için çoğunlukla mekanı bilenler ve çevrede yaşayanlar geliyor bu yuzden nispeten kaliteli bir kitleye sahip. ama mekanı bilenlerin sayısı da artıyor. şimdilik görüşlerim olumlu. fiyat içinse şunu derim: starbucksta dandirik kahveye benzeyen şeylere 10 lira vereceğime burda 12 liraya içerim paşa paşa

    ekleme: zebra mocha kahveleri çok başarılı. ayrıca (bkz: cold brew)
  • türkiye'de içtiğim en iyi americanoyu yapan yeni kahvecilerimizden biri. espresso bazlı kahveleri, kahvesini en siyahından sevenler için birebir. ayrıca hayvan dostudur, kedinizle köpeğinizle dalabilirsiniz içeri gönül rahatlığıyla.
  • (bkz: serif basaran)
  • hayvansever çalışanları var. haftasonu yağmur altında sırılsıklam olmuş ve içeri girmek isteyen bir sokak köpeğinin içeri girmesine birkaç denemeden sonra izin verdiler. versinler zaten, gariban gitti bir köşede kıvrıldı, kimseye bir zararı da olmadı.
  • baristasiyla aramizda gecen konuşma su sekilde oldu:
    -colombia lutfen. ekstra sicak
    -suyu belli bir sicakligin ustunde isitamayiz
    -fincani isitmanizi kastetmistim
    -cok kalabalik fincani isitamam ama isterseniz filtre kahvenize sicak su ekleyebilirim
    -3.dalga, barista ve sicak su bombaymis. siz o zaman americano verin.
  • fazla kalabalık ve popüler olmaya başladığı için gidip oturmadığım ancak çekirdek kahvelerini beğenerek aldığım cafe. özellikle kendi karışımları olan blend kahveleri oldukça başarılı. al 200 gr, git evine çek mis gibi kahveni yap. ne gürültü var ne kalabalık. he illa sosyalleşmek istiyorsan orasını bilemem tabii.
  • son zamanlarda o kadar kalabalıklaştı ki, sabahın köründen başka bir zaman önünden bile geçmiyorum. (bkz: kozmonot)
  • hayatımda belki de en çok yeri olan kahveci. o kadar çok anım var ki burada, artık adı bile anıları, duyguları beraberinde getiriyor. bugün çok uzaklarda olan bir dostun bana verdiği değeri ilk anladığım yerdi mesela burası. sonra onu okyanuslar ötesine göndermeden üst üste kim bilir kaç defa geldik buraya, minderlerine yattık, konuştuk, güldük, ağladık. o gitmeden önceki son üç günü hep burada geçirdik. bizim mekanımız dedik buraya. sonra bir başkasını getirdim. aylarımı nefret ederek geçirdiğim, sonra son anda hayatımdan kopup gitmeden ruhundan bir parça tadayım dediğim bir başkası. belki de hayatımın dönüm noktası olan o üç saat yine burada önümde bir cold brew'la otururken yaşandı. onu daa buradan yolcu ettim çok uzaklara. yine başka bir can dostumu getirdim. onunla da uzanıp yattık, kahkahalarla güldük. sonra bir haftanın en güzel, en beklenen günü buraya gidip uzun uzun konuşacağımız günler oldu.

    sevdiğim herkesi en az bir kez getiriyorum ben buraya. aşağı katındaki kahve kokusu çok cezbedici olsa da yukarı katın kütüphanesine olsun, kanepelerine olsun, muhabbet etmenin rahatlığına olsun asla erişemez. moc'un asıl olayı üst katıdır diyorum. aynı zamanda elinize bilgisayarınızı alıp internetine bağlanarak işinizi gücünüzü de gayet rahat halledebiliyorsunuz. kitap da okursunuz, ister onların kütüphanesinden, (ki okuyanus'un kitapları, ki cem mumcu, ki güzeldir) ister kendinizden. kalabalık olmayınca evden farkı yok yeminlen.

    yav çok güzel mekan be, latte'si, cold brew'u, macchiato'su, cappuccino'su, aeropress'i, chemex'i, her bir şeyi şahane. ayrıca bir cold brew'a 12 bayılmak çok diyen arkadaşlara hatırlatma, bir cold brew ile 5 saat oturabilirsiniz burada. o 12 lirayı sadece kahveye vermediğinizi düşünürseniz bence daha fazla da verilir.

    seviyorum seni ministry of coffee.

    ama çok gitmeyin sonra yer bulamıyorum :(
hesabın var mı? giriş yap