• yalan soleme hastalıgına yakalanmis kisi...
    hayati yalan ustune kuruludur, soledikleri onun icin gerçektir bu yuzden cevrelerini inandirmakta gucluk cekmezler..
  • bu kisilerle vakit gecirmek, sohbet etmek bir yerde keyiflidir. size anlattiklari cok renkli bir hayatlari olur. yaslari yirmi de olsa onlar buncacıik kisa bir omre nice anilar, bolca maceralar, girla nese ve sevinc ayni zamanda da size "oha" dedirtecek dramlar, olumlerden donmeler, hastaliklara gogus germislikler sigdirmislardir. siz sordukca onlar ucarlar da ucarlar.
  • (bkz: mitomani)
  • kendisiyle ilgili bir hikaye duymuşluğum olan;

    "bir gece, bir şapkalı mıçe, bir lepiska janis, bir disko polisi, bir sakalı bitli ve bir mitoman bir evde toplanmışlar. özenerek sofra hazırlamışlar, bezenerek rakı içmişler, gülerek sohbet etmişler, eğlenerek kafaları kırmışlar. hepsi birbirini pek seviyor, dinliyor, önemsiyormuş. en azından şapkalı öyle sanıyormuş. ama özellikle de şapkalı, janis ve mitoman bambaşkaymış. birçoklarını kıskandıracak denli kıvamlı, bol paylaşımlı, en kahkahalı, pek dayanıklı bir arkadaşlık büyütüyorlarmış.

    -bu üçünün de kardeşi yokmuş, birbirlerine kardeş olmuşlar. ama mitoman aldığı bunca sevgiye, gördüğü onca ilgiye, bulduğu hoşgörüye rağmen yine de ısrarla devam ediyormuş kardeşlerini hayal kırıklığına uğratmaya. şapkalı ve janis yalanlar istemiyorlarmış ama mitoman yalanlar söylüyormuş, incitiyormuş yine de halbuki kimse lavinya'yı sevmiyormuş.-

    işte gırla yenilen, içilen o gecenin sonunda bir elin parmakları kadar farklı bu beş kişi uyumak üzere yataklara yollanmışlar. şapkalı'yla polis uyumuş, janis'le bitli. mitoman da yalnız uyumamış. onun zaten yalan bir dünyası varmış, koynuna nüfusu oldukça kalabalık olan kendi foster's home for imaginary friends'inden birini alıp uyurmuş muhakkak ve nasılsa..

    şapkalı ve polis uykuya dalmadan önce hep ve çok konuşurlarmış. polis şapkalı'ya sormuş, "mitoman yalan mı söylüyor?".. senelerdir mitoman'ın bu lanet özelliğinin zaten farkında olan şapkalı ilk kez duymuşçasına üzülmüş yine, "evet" demek çok zoruna gitmiş. kardeşinin öyle olduğunu kabullenmek bir yana, başkasından bu soruyu duymak yine pis koymuş içine. "abooo" demiş polis, "lan ben de bütün gece atma lan, sallama lan filan deyip durdum, bu psikopat şimdi içerde kurulup kurulup gelip benim gırtlağımı kesmesin?!" gülmüşler.
    sonra polis uykuya dalmış.
    şapkalı uyuyamamış. kardeşinin haline ağlamış, içtiği sihirli sular beynine ufak oyunlar oynadığı için polis'in şakasına yazdığı senaryodan korkmuş, uyumadan onun başında beklemiş taa ki gün doğana kadar..

    sonra ne mi olmuş? kimsenin başına gökten üç elma düşmemiş, kimse muradına ermemiş, kimse o görkemli kerevete çıkmamış.
    mitoman refüze edilmiş, refüze edenlerin içinde bir damla pişmanlık bırakmadan çünkü her şeyin bir yeteri varmış..
    bitli smyrna imparatorluğu'na paralı asker olarak gönderilmiş.
    polis gözden yitmiş, gönülden ırak olmuş..

    şapkalı ve janis.. onlar tam olarak şöyleymiş: =)
    hep sımsıkı tutmuşlar birbirlerinin elini. bırakacaklarına da yedi cihan halkından bir kul bile ihtimal vermemiş."

    kıssadan hisse:
    kendilerini değil, yanlarındakileri üzerler. hem de çok..
  • sırf dikkat çekmek için bile, başkalarının yararı ya da zararını düşünmeden alelade yalan söyleyebilirler.
    sebebi; günü kurtarmak, anı kurtarmak, hedefledikleri bir amaca kolay yoldan varmaktır. bunu çoğu zaman bir kadını düdükleme dürtüsü, kimi zaman bir erkeğin cüzdanından en güzel şekilde istifade etmek, kimi zamansa beğenilme korkusuyla yapıp kendileri de farkında olmadan yapar ve daha sonra da üzerine kafa yormazlar. çünkü doğrudur, bunları yapmak için sebepleri vardır. konu kapanmıştır.
hesabın var mı? giriş yap