• amerika'nın ispanya krallığı tarafından feth edilişini dinsel; hukuksal; siyasal ve düşünsel açılardan anlatarak bu sömürgeleşme sürecini çok iyi açıklayan cemal bali akal kitabı.
  • istanbul üniversitesinde kamu hukuku derslerini kaçırmadan takip ettiğim hocam cemal bali akal'ın kitabının adı. beyin cimnastiği gerektiren bu kitabı dersin final sınavının olacağı günün sabahına doğru ilk kez okunması hocanın öğrencilerine tavsiye edilmezzz.
  • bu kitabın alt baslığı ispanyol altın cağı'dır. içersi yersiz yurtsuz üç noktalarla doludur. yeterli donanım yoksa, ders dinlenip okunsa bile zor ayak uydurulur. 30'lu sayfalarda kalıp kalıp bastan aldığımdan, sanırım coktan bitirebilecekken, hala 39. sayfada oldugum ve okudukca "yolun basına giden patikanın başı"nda olduğumuı anladığım, cemal bali akal'ın birikimleri karşısında hayranlığımı gizleyemediğim kitaptır.
  • yeni dünya'nın keşfinden sonra buradaki toprakların ve yerlilerin akıbetini, ispanya'nın yeni kıta üzerinde hak talep edip edemeyeceğini kendine dert etmiş ispanyol düşünürleri konu edinen, her sayfasında yeni bir şeyler öğrenildiğinden merakla okunan kitap.uluslararası hukuk, devlet falan dendiğinde akla ilk gelen isimler grotius olur, efendime söyleyeyim hobbes olur rousseau olur; ancak bu kitabı okuduktan sonra bu noktaya gelinmesinde vitoria, las casas ve suárez gibi düşünürlerin yadsınamayacak katkıları olduğunu görürüz.siyasal düşünce tarihinde nedense geri planda kalmış ispanyol düşünürleri tanımak ve okyanusun bir tarafında yaşanan vahşetin diğer yandan nasıl büyük bir düşünsel çaba doğurduğunu görmek için harika bir kaynak.
  • kitaba adını veren ispanyol altın çağ hem gerçek anlamda altın madenleri ile bir altın çağdır, hem de insan hakları ve uluslararası hukuk alanında ortaya atılan kavram ve düşünceler ile fikirsel bir altın çağdır.

    1492'de ispanyol christobal colon, amerika'yı keşfeder. gerçi "yeni bir kıtaya ulaştığını bile bilmeyen colon'un, milyonlarca insanın yaşadığı bir toprağı keşfetmiş olamayacağı gerçeği" vardır "ama bu gerçek, sömürgeci mantık tarafından gözardı edilir." (sf 136)

    bu yeni dünya altın madeni kaynamaktadır. beyaz insanlar, buranın yerlilerini ölesiye çalıştırmak suretiyle bu madenlerden faydalanırlar.

    "kendilerine hıristiyan diyen bu insanlar, onları izleyen sakin ve savunmasız yerlilerin karşısında, birden içlerine şeytan girmiş gibi kılıçlarına sarılır ve nedensizce, bir köy halkını yokederler. kadın ve çocukların ırzına geçmek, bebekleri analarının kucağından alıp, onların gözleri önünde köpeklere parçalattırmak ya da bacaklarından tutup kayalara vurarak öldürmek, dil, burun, meme, kol, bacak kesmek, insanları canlı canlı yakmak ya da aç bırakarak ölüme göndermek yaygın sömürge eğlencelerindendir. zevk için öldürülmedikleri zaman da yerlilerin içinde bulundukları zorla çalıştırma koşulları öylesine tüketicidir ki, kadın ve erkeklerin üremeye yönelik etkinlikleri sıfırlanmış, nüfus çoğalmaz olmuştur. tek tük rastlanan hamileliklerde, analar, ümitsizlikten, çocuklarını düşürmek için her yönteme başvurur, bunu yapamazlarsa bebeklerini boğarlar. kaldı ki, sütten kesilmiş olduklarından, onları öldürmeseler bile, çocuklarının yaşaması yine de mümkün değildir." (sf 136)

    kelimenin tam anlamıyla soykirim bu. "avrupa'nın toplam nüfusunun aşağı yukarı elli milyon, fransa'nın on iki milyon, ispanya ve italya'nın dokuz milyon, ingiltere'nin dört milyon olduğu bir dönemde, 1500'den 1650'ye, meksika'nın yerli nüfusunu yirmi beş milyondan bir milyona, yeni kıtanın yerli nüfusunu seksen milyondan on milyona indirerek, yüz elli yılda insanlığın hemen hemen beşte birini ortadan kaldıran" bir felaket.

    "yerli işgücünün büyük bir hızla tükenmesi, çok kısa sürede, bu kıyıma yeni bir kıyımın eklenmesine yol açar ve afrikalıları amerika'ya taşıyan sistemli köle ticareti başlar. dört yüzyıl sürecek olan bu ticaret, milyonlarca genç, sağlıklı, güçlü afrikalıyı yeni dünya'ya ulaştırır, bir kısmını da yolculuğun zor koşullarında yok ederken, köklü afrika uygarlıklarını, dinamik bir sosyal katmandan yoksun kılıp, çökertmeyi başaracaktır. kuşkusuz, kölecilik amerika'yla birlikte keşfedilmemiştir. ancak fetih, o güne kadar uygulanan ve oldukça sınırlı kalan bu kuruma, gerek nicelik, gerekse nitelik açısından yepyeni, o güne kadar benzeri hiç görülmemiş, sınai ve tabii çok yıkıcı bir boyut kazandıracaktır." (sf 137)

    sömürgecilik ve köleciğilin had safhada olduğu bu dönemde bazı düşünürler çıkar ve yerlilerin de hakları olduğunu, onların da bizler gibi insan olduğunu söyler. önemli bir konudur bu zira o dönem yerlilerin akıllı bir insan mı, yoksa şeytan ya da hayvan mı olduklarına bile karar veremeyen düşünürler vardır.

    bu alanda önemli fikirleri dile getirmiş las casas, "yaşamının sonuna doğru, vasiyetnamesinde şu ünlü kehanete ve lanete yer verir: 'inanıyorum ki, böylesine haksızca, onursuzca, zorbaca, barbarca, inançsızca işlenen iğrenç suçlar yüzünden, tanrı öfkesini ispanya üzerine boşaltacaktır; çünkü korkunç bir yıkım ve kıyım pahasına el koyulan kanlı zenginliklerden tüm ülke pay aldı."

    "kehanet doğru çıkacak, ispanya ekonomik zorluklarla karşılaşacaktır...hesapsız sömürge siyaseti, krallık'a beklediğinin tersini verecektir...aslında, sömürge pastasına pireneler ötesi avrupa el koymuştur. amerika'dan gelen altın ve gümüş, tüm avrupa'da merkantalizmi destekler, ilk değerler borsalarını yaratır, avrupa'nın kaderini bugüne kadar etkileyecek olan ticari ve mali etkinliği olağanüstü arttırır. avrupa bütünüyle yararlandığı bu fethin faturasını ispanya'ya çıkararak, onu bir günah keçisine dönüştürür ve suçluluk duygusundan kurtulmaya çalışır. tabii, özellikle fransa, ingiltere, hollanda, almanya ve belçika'nın ispanya'ya karşı verdiği kirli sömürge savaşında ispanyol mezalimi propogandası iyi bir ideolojik silah olacaktır. ama bu yeni sömürgeciler, zorbalık açısından ispanya'yı aratmasalar da, onların las casas, vitoria, quiroga ve yandaşları gibi, fethin yasallığını reddeden ve sömürgeciliği sorgulayan düşünürleri olmayacaktır." (sf 150)

    işte böylece, dünyanın bir ucundan diğerine dev bir hakimiyeti olan castilla devleti, (bugünün ispanya'sı) sen tut amerika'yı keşfet, sonra sen yok ol, azalarak bit, keşfettiğin amerika dev olsun. sen bundan nemalanama. tarihte hiçbir boynuz kulağı bu kadar geçmemiştir.

    " bir dünyayı fetheden, ama bundan kendisine pay ayıramadan, o dünyayı modern sömürgeciliğin açgözlülüğüne terkeden de ispanya'dır." (sf 252)

    http://birazkitap.blogspot.com/…uncenin-dogusu.html
hesabın var mı? giriş yap