• geniş anlamıyla rönesanstan yirminci yüzyılın ortalarına kadarki süreyi, spesifik anlamıyla ise 17. ve 18. yüzyıl felsefesini ifade eder. genelde 17. yüzyılda descartes'in felsefi çalışmalarıyla başladığı kabul edilir ve bu nedenle descartes'e "modern felsefenin babası" da denir. ama özellikle anglo-sakson toplumlarda modern felsefeyi francis bacon ile başlatanlar da vardır.

    iki düşünür de bilgiye giden yolu açık tuttukları için, modern felsefenin hangisiyle başlatıldığı önemli değildir.
  • epistemolojiyi ele alırsak, montaigne scepticismi üzerine descartes'ın çalışmaları ile başladığı kabul edilen temelinde kuşkuculuk hareketinin bulunduğu yeni bir felsefe çağıdır. en temel iki görüşten birisi empricism, yani bilginin sadece duyulardan elde edilebileceğini savunanlar, diğeri ise rationalismdir, yani bilgi konseptlerinin duyulardan bağımsız olarak akılda bulunduğu savunanlar. kant ise daha sonradan hume tarafından yapılan empricism çalışmalarını eleştirerek ve geliştirerek her iki görüşü de birleştirmiş ve ortaya yeni bir sentez çıkarmıştır.
  • temel dinamiklerini 17. yüzyılda descartes sağlayıp, 150-200 yıl boyunca sürecek bir özne/nesne ayrım tartışmasının başlandığı dönemdir esasen. kant, hegel vs gibi bir çok isim bu ayrımı aşmaya çabalayacaktır. çünkü bu ayrımın altında "düşüncelerime karşılık düşen objelerin gerçekliklerini nasıl kanıtlayabilirim ?" düşüncesi yatar. bu ayrım kartezyen düşünce ile başlıyor. çağına öylesine damga vurmuştur ki o dönem kabaca ya descartes'la ya da descartes'a karşı bir felsefe yapabilinen dönemdi ki bir çağın belirlecisi olmuştur. buradan patlak veren hümaniter yapıdaki işleyiş, post modern dönemin eleştiri tahtası olacaktır. bundan dolayı modern felsefesinin anlaşılması için çok iyi descartes okumaları yapılmalı. gerçekten kilit noktayı oluşturuyor.
  • ''descartes'ın rüyası ile başlayan "modern felsefe" nietzsche'nin kabusu ile sona erdi. nietzsche sonrası tüm filozoflar uykuya dalmaktan çekindi.''

    hamza celalettin okumuş
  • "modern felsefe, her ne kadar kendisini rönesans düşüncesi ile göstermeye başlasa da esas itibariyle batı’da 17. yüzyılda başlayıp 18. yüzyıl aydınlanma felsefesi ile büyük bir ivme kazanan, fakat 19. yüzyıldan itibaren zaman zaman kıta felsefesinden gelen yoğun tepkilerle karşılaşan felsefeyi ifade etmektedir."

    ahmet cevizci'nin modern felsefenin yaklaşık iki yüzyıl boyunca sürecek en belirgin döneminin birinci ana uğrağı dediği 17. yüzyıl felsefesinin belirgin özelliklerine birkaç maddeyle değinelim.

    * düşüncede yepyeni ve beyaz bir sayfa açan, geçmişi inkâr edecek, geleneği yok sayacak şekilde bir tabula rasadan başlayan, özne temelli bir felsefedir.

    * salt insan aklının ürünü ve özerk bir felsefedir. başka bir deyişle, bu felsefe teolojiden hemen tamamen bağımsız bir felsefedir.

    * ortaçağın teosantrik düşünce yapısı terkedilip de yerine koyulan insan merkeziyetçi düşüncenin doğal sonucu rasyonalizmi doğurmuştur. böylece modern felsefeye damgasını vuran hâkim tavır en azından 19. yüzyıla kadar, rasyonalizm olmuştur.

    * dönemin filozoflarına göre, hakikat dini otorite veya kutsal metinler tarafından aktarılan bir şey değildir; hakikat akla dayalı, özgür ve tarafsız araştırma ile keşfedilen bir şeydir. bu demek oluyor ki fiziki ve zihinsel dünya, toplum, etik alan, siyasi kurumlar ve hatta dinin kendisi, bundan böyle doğaüstü nedenler yerine, doğal nedenleriyle açıklanmalıydı.

    * 17. yüzyıl felsefesi, her ne kadar özerk ve müstakil bir disiplin olarak ortaya çıkmış olsa da modern bilimden yoğun bir biçimde etkilenmiştir. modern bilimin etkisiyle, öncelikle batı’nın genel dünya görüşünde ve özellikle de bilgi anlayışında büyük bir değişiklik olur. bilim artık ilerlemenin tek ve en büyük motoru, modernliğin özüdür. bilgi, modern felsefenin büyük filozoflarına ve özellikle de bacon’a göre, güçtür. yeni felsefede epistemoloji veya bilgi teorisi, ontoloji ya da metafiziğin önüne veya felsefenin merkezine geçmiştir.

    kaynak : ahmet cevizci, felsefe tarihi thalesten baudrillarda
hesabın var mı? giriş yap