moğolca *
-
altay dil ailesinden, eklemeli bir dil. moğolistan ve çin'in kuzeyinde konuşulmaktadır. moğolca ile ilginç bir nokta üçüncü kişiler için özel bir sözcüğün bulunmamasıdır. bu kişiler "bu, bunlar, şu" sözcükleri ile karşılanmıştır.
(bkz: moğol alfabesi) -
-
tını itibariyle altayca'yı dinlerkenki hissin hemen hemen aynısını hissettiren bir dildir. her ikisini dinlerken de insan "hah, şimdi anlıyorum" der fakat özel merakı ya da bilgisi yoksa anlayamaz. bugün süryani-soğd budist yazısından evrimleşerek türemiş moğol alfabesi sınırlı olarak kullanılmaktayken, moğolca resmen kiril alfabesi'nin moğol adaptasyonuyla yazılır.
-
konuşan moğolları dinlediginizde kulağınıza gelen sert sesleri bu dilde söylenen şarkıların hiçbirinde bulmak mümkün değildir. öyle ki, insana seçme şansı olsa moğolcaya sürekli şarkı dinlerken maruz kalmayı tercih ettirebilir.
acemilik döneminde, kiril alfabesine de az buçuk hakimseniz moğolca tabelalarda yazılan kelimeleri yüksek sesle kendi kendinize okuyarak eğlenebilir, ancak sonradan o kelimelerin gerçek okunuşlarını (yazıldığı gibi okunmadığını) öğrendiğinizde şaşırabilirsiniz.
tarzanca'ya yakın bir cümle kurgusu bulunur. örneğin "bi turist", kelimesi kelimesine "ben turistim" anlamına gelmektedir (moğolistan'ın büyük şehirlerinde, burada sadece örnek amacıyla kullanılan bu cümleyi kurmaktan sakınmanız hararetle önerilir). -
dil altından hışırtılı(o da nasıl oluyorsa), gırtlaktan falan sesleri olan genelde moğolların konuştuğu dildir.moğolca'da-soğuk iklim insanı olmalarından ileri- iyi akşamlar,kolay gelsin,sıhhatler olsun,işin rast gelsin tarzı söylemler yoktur,gidip bunları söylerseniz, deli der kapatırlarmış sizi.pek konuşmayı sevmiyor moğollar,etraflarına bakmadan yürürler bu yüzden.sanki acelesi varmış gibi.oraların soğuk olmasından zahir,bekleyip kıç dondurmak istemiyorlar, çal çene ile.
-
bir entry dersinde hal hatır sormayı öğreneceğiniz dildir.bakınız:
seeno => selam
senbeno=>naber
seen=>iyidir
bayırhla=>teşekkürler
bayırhte=>görüşürüz -
bugün izlediğim human planet' adlı belgeselin mountains: life in thin air bölümünde bu dille ve kelimeleriyle ilgili şöyle bir şey öğrendim ki bence acaip şık ve güzel bir bilgi: moğollar atlarına bir isim vermeyip onları renkleriyle çağırırmış..
bunu duyduğum an "nası ya? e karışır ki hepsi birbirine" dememe kalmadan peşi sıra şu cümle geldi: ve sadece atların rengini ifade edebilmek için kullandıkları 300'den fazla kelimeleri vardır.. -
gırtlak kanseri.
-
türkçe ile akrabalığına şüphe ile bakılan ve hemen hemen varlığı reddedilmiş altay dil ailesine ait olan dil. türkçe ile temel kelimelerde büyük farklar vardır. benzerliklerde vardır.
- neg bir
- khoyor iki
- gurav üç
- dövör dört
- tav beş
dört dışında bir benzeşme yok. diğer sayılar arasında ise zerre benzeşme yoktur. ancak dört ve dövör arasındaki benzeşme bir şeyleri iddia etmeye yeterli değildir. mesela türkçe beş ve farsça penç sayıları arasında da benzeşme vardır. ancak farsça ve türkçenin farklı birer dil ailesinden geldiğini biliyoruz.
mesela hint - avrupa dil ailesindeki dillerden bazılarını karşılaştıralı;
ingilizce rusça farsça
one adin yek
two dva do
three tri se
four çitire çehar
five pet penç
benzerlikler türkçe ve moğolcanın benzeşmesinden daha fazladır.
minii ner baina benim adım demektir moğolca. evet minii ve benim arasında bir benzeşme var. lakin farsça benim adım demek olan esme man de benzemektedir. veya ingilizce my veya rusça moy ya da mein.
bunun dışında ortak kelimeler pek tabi çoktur. ancak türkler ve moğolların atalarının yüzyıllarca aynı coğrafyada yan yana yaşadığını da unutmamak gerekir. moğollar türklere nazaran çok geç birliğini tamamlamış ve dünya'ya açılmış bir millettir. bu noktada türkler moğolların rol modeli ve üst kültürleridir. türkler ve moğollar arasında sonradan kız alıp verme ile akraba olmak dışında her hangi bir ırk birliktelikleri yoktur.
altay dil ailesine odaklanmak yerine türk dil ailesi üzerine odaklanmak ve bunun üzerinde bir tarih yazmak hem türklerin ırki birliktelikleri hem de daha doğru tarih yazmak açısından daha sağlıklıdır. -
altay dilleri arasında kabul edilen moğolca, bugün ağırlıklı olarak moğolistan,
çin ve rusya’da konuşulan bir dildir. kaynaklarda moğolca konuşanların
sayısı, 5-8 milyon arası gösterilmiştir.standart moğol dili, halha moğolcasına
dayanmaktadır. moğolların çin’de yaşadığı bölge genellikle iç moğolistan
(ınner mongolia) adıyla bilinir. bugünkü moğolistan cumhuriyeti’nin
toprakları da dış moğolistan (outher mongolia) diye adlandırılmıştır.
poppe, moğol yazı dilinin tarihini üçe ayırmıştır: klasik öncesi, klasik ve
çağdaş.
moğol yazısına ait mevcut bilgiler çok fazla değildir. cengiz han döneminden
önce moğollarda yazının kullanılmadığı düşünülür.
moğol yazısına ait ilk malzeme cengiz han’ın yeğeni yesunke adına dikilen
1225 tarihli dikili taştır. moğol yazısı, yukarıdan aşağı yazılan 21 harften
oluşmaktadır. bu yazının iki ana dönemi vardır. ilk dönem, 17. yüzyıla kadar
sürmüştür. bu dönemde, özellikle 13.-15. yüzyıllar arasında harfler uygurcadan
alındıkları şekilde, herhangi bir değişiklik yapılmaksızın kullanılmıştır. daha
sonra harflerde tibetçe ve sanskritçe sesleri vermek için bazı küçük
değişiklikler yapılmıştır. moğol yazısının ikinci safhası, 17. yüzyılda tibetçeden
yoğun bir şekilde budist metinlerinin tercüme edilmesiyle başlar. bu dönemde
sayısız budist metni yayımlanmış; yazı dili de oldukça değişmiştir. 17-18.
yüzyıllar klasik moğolca diye adlandırılmıştır.
kaynakların çoğunda moğolların alfabelerini 13. yüzyılda uygurlardan
aldıkları belirtilmiştir.
moğol araştırmacı çoymaa, moğol yazısının kaynağı ile ilgili iki rivayetten
bahseder. bunlardan ilki 18. yüzyılda ravcamba danzandagva’nın yazdığı
gramerde yer alan bilgilerdir. burada, sac bandid gungaacaltsan adlı bir
kişinin moğollara yazı konusunda yardım etmek için düşünürken, gece bir
kadının gelip ona tapınması anlatılır. gelen kadının omzunda uzun bir tahta
çubuk vardır. rivayete göre, bunu gören ve ilham alan sac bandid, moğol
yazısını oluşturmuştur.
ikinci rivayet ise, yuan ulusu tarihi’nin 124. bölümünde yer alan uygur
memuru tatatunga ile ilgilidir. buna göre, cengiz han, naymanları
yendiğinde, tatatunga, nayman ulusunun damgasını alıp kaçarken moğollara
yakalanmıştır. cengiz, tatatunga’ya “bütün dünya ulusları benim olmuşken
damgayı alıp nereye kaçıyorsun?” diye sorunca tatatunga ona “bu damgayı
korumak memurun vazifesidir” diye cevap vermiştir. cengiz bu sefer; “sen çok
dürüst bir adamsın. bu damgayı nerede kullanıyorsun?” diye sorunca tatatunga
da “maaş vermek, bilginleri onaylamak gibi işlerde kullanıyorum.” demiştir.
bu, cengiz’in hoşuna gitmiş, bundan sonra idari işlerinde damgayı kullanmaya
başlamış ve işlerin başına tatatunga’yı getirmiştir. cengiz, bu yazının oğulları
ve kardeşleri tarafından da öğrenilmesini sağlamıştır.
aslında burada naymanlardan alınan şeyin yazı değil de damga olduğu
ortadadır. tabii, çoymaa moğol yazı dili tarihini ele alırken bu olayı da
atlamamıştır. damganın üzerinde birtakım yazıların olduğu tahmin edilebilir.
(bkz: cengiz han)
(bkz: moğollar)
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap