• amerikan güreşinin çılgın attığı 1990'lı yıllarda, sektörün en büyük iki firması, world championship wrestling (wcw) ile world wrestling federation (wwf, sonradan world wrestling entertainment - wwe - oldu) arasındaki rekabete verilen ad.

    şöyle ki, wwf'nin sahibi olan vince mcmahon, şirketi babasından satın aldıktan sonra şirkete büyük hedefler koymuş, programları televizyondan da yayınlayarak büyük kitlelelere yayılmayı amaçlamıştı. bu planında başarılı olan mcmahon, şirketin büyümesini sağlamıştı. bunun yanı sıra, time warner şirketinin sahibi olan ted turner de bu alana ilgi duyuyordu. bu ilginin sonucu olarak, wcw'yi satın alarak şirketi büyütmeyi amaçladı. işlerin başına da eric bischoff'u getirdi. turner, ayrıca şirketinin bünyesinde bulunan tnt kanalında programın yayınlanmasını da sağladı. wwf programlarını pazartesi günü yayınlıyordu. turner da, wcw'yi pazartesi günü, wwf programı raw ile aynı saatte yayınlama kararı aldı. böylece, iki şirket arasındaki rekabetin de tohumları atılmış oldu.

    ted turner'ın tek amacı, rakibi wwf'i batırmaktı. bunun için de eric bischoff'a önemli yetkiler verdi. ilk zamanlar çok fazla etkili olmayan bischoff, zamanla elde ettiği başarılarla wcw'in genel müdürü hâline geldi. burada, konuya bir virgül koyup, biraz eric bischoff'tan bahsedelim.

    eric bischoff, makyavelist bir düşünceye sahipti. kazanmak için her şey mübahtır diye düşünen bischoff, başarıya ulaşmak için her türlü yolu denemeyi göze alıyordu. wwf ile olan rekabetinde, wcw'ye üstünlük sağlamak için her türlü pisliği bile yapmaya razıydı. canlı yayınlanan wcw programlarında, banttan yayınlanan wwf programıyla ilgili spoiler vermek, buna verilecek en açık örnektir. bischoff, ille de başarı olsun, ister çamurdan olsun düsturuyla hareket ederek, rakibi wwf'ye zarar vermeyi amaçladı. bu çabaları, şirkete kısa vadede başarı kazandırsa da, uzun vadede wwf'ye karşılık veremedi, bir de üstüne time warner'ın aol ile birleşmesi şirketin sonunu getirdi. buna ileride tekrar değineceğiz.

    eric bischoff, yetkileri üzerine aldıktan sonra, şirketin politikaları üzerinde değişikliğe gitti. normalde her güreşçinin kendine has gimmick'i vardı. karakteri, giyimi kuşamı, hareketleri ve ismiyle, her güreşçi kendine has özelliklere sahipti. renkli kıyafetler, yüz boyaları ve makyaj gibi nedenlerden ötürü, programlar daha çok çocuklara hitap ediyordu. bischoff, güreşçileri sıradan insanlara yakın bir duruma getirdi. artık güreşçilerin değişik isimleri olmayacaktı, farklı kıyafetleri, yüz boyaları falan da olmayacaktı. mümkün oldukça sıradan insanlar olacaklar ve böylece her kesimden insanın ilgisini çekmeye çalışacaklardı.

    öte yandan bischoff, o dönemdeki program mantalitesi konusunda da bazı değişiklikler yaptı ve bugün de programlarda aşina olduğumuz hikaye kavramını oldukça geliştirdi. şöyle ki, artık güreşçiler rastgele birbirleriyle karşılaşmayacaklardı. aralarında bir hikaye, bir çekişme olacak, bunun sonucu olarak da ringte karşı karşıya geleceklerdi. bu çekişmenin sebebi de, laf atma, kız mevzusu ve ya kemere göz dikme gibi, günlük hayatta kavga konusu olabilecek herhangi bir şeydi. güreşçiler, maça kadar aralarındaki sürtüşmeyi iyice kızdıracak, maç günü de kozlarını paylaşacaklardı. bischoff, programın tiyatral yönünü de böylece geliştirerek izlenme oranlarının artmasını umuyordu. bunda bir miktar başarı sağlansa da, asıl başarı 1996 yılında gelecekti.

    wcw'nin sahibi ted turner olduğu için, şirket parasal anlamda sıkıntı yaşamıyordu. turner'ın kâr eden başka şirketleri de vardı ve wcw'den zarar etse bile bunun kendisine olumsuz bir etkisi olmuyordu. onun tek amacı, wwf'e zarar ettirmekti. bunun için gerektiğinde parasını da kullandı. wwf'nin önemli isimlerine kancayı takan wcw, yüksek paralar karşılığında bu isimleri bünyesine kattı. bunları tek tek saymaya gerek yok, ama en önemlisi, hiç kuşkusuz hulk hogan idi.

    hulk hogan, 1980'li yıllarda transfer olduğu wwf'de büyük başarılar yakalayan ve halkın da sevgisini kazanan bir adamdı. bu yönüyle, yıllardır iyi adam rolünde oynayan ve maçlarda da taraftarın desteğini arkasına alan hogan, wwf ile yaşadığı anlaşmazlıklar nedeniyle wcw'nin yolunu tutmuştu. çok büyük bir hayran kitlesi olduğu için, seyircileri de wcw'ye çekmeyi başarmıştı. hogan'ın transferi reytinglerde wcw'ye avantaj sağlamıştı, ama wwf'yi sollamaları için biraz daha zamanları olacaktı.

    wwf'nin yaşlı ve deneyimli isimlerini bir bir kadrosuna katan wcw, bu sırada wwf ile olan rekabetinde de piçliğin sınırlarını zorlamaya devam etti. daha önce de belirttiğim gibi, wwf şovları banttan yayınlandığı için, wcw programlarında, wwf şovları ile ilgili spoiler veriliyor, böylece seyircilerin wcw izlemeleri amaçlanıyordu. zaten programdaki kavgaların gerçek olmadığını bilen seyirci, bir de üstüne o maçın sonucunu öğrenince izleme hevesi kaçıyor, o yüzden en azından sonucu bilinmeyen wcw maçlarını izliyordu. wcw böylece wwf ile aradaki farkı kapatıyordu. wwf de daha sonra canlı yayına geçti ve böylece bu dezavantajı lehine çevirdi.

    fakat wcw'nin kendisini öne geçiren atağı 1996 yılında gerçekleşti. o sene içerisinde, wwf'den ayrılan scott hall ve kevin nash, gizlice wcw ile anlaşma imzaladılar. bischoff, ikilinin bu anlaşmayı gizli tutmalarını söyledi, çünkü bir planı vardı. buna göre, hall ve nash wwf güreşçileri olarak sanki wcw'yi işgal etmeye, kontrol altına almaya gelmişler gibi davranacaklardı. her hafta diğer güreşçilere saldıran bu ikili, en sonunda wcw güreşçilerine üçe üç takım maçı davetinde bulunurlar. wcw, bu ikilye karşılık; lex luger, randy savage (macho man) ve sting* isimlerini sahaya sürerken, hall ve nash ise üçüncü ismin gerekirse ringe geleceğini söyler.

    ve maç başlar. lex luger, daha ilk dakikalarda pert edilir ve maç klasik ikiye iki şeklinde devam ederken, ringe hulk hogan gelir. millet hogan wcw'ye yardıma geldi diye düşünürken, hogan ringde yatmakta olan randy savage'a legdrop hareketini yaparak herkesi şaşkına çevirir. seyirciler büyük bir şok yaşar ve ardından hogan, nash ve hall'a tepki göstererek ringe çöp atmaya başlarlar. hogan daha sonra kendisi ile röportaj yapmaya gelen mean gene okerlund'a wcw'nin kendisine verdiği sözleri tutmadığını söyler. bu üçlüye, yeni dünya düzeni (new world order - nwo) diyebilirsiniz diyen hogan böylece kariyerinde ilk kez kötü adam rolünde olacaktır.

    wwf'yi geçebilmek için büyük çaba sarf eden wcw nihayet amacına ulaşmıştır. hulk hogan'ı kötü adam yaparak dikkatleri üzerine çeken wcw, reytinglerde rakibini geçmeyi başarmıştır. insanlar, nwo'ya büyük ilgi gösteriyorlardı. wwf ise işleri düzeltmenin peşindeydi. wcw'nin attığı adımları inceleyen şirket de reformlar yapma kararı alacaktır. nwo ise her hafta terör estirmeye devam edecektir.

    grup önüne gelene laf atmayı, sataşmayı alışkanlık hâline getirecektir. dövdükleri adamların üzerine sprey ile nwo yazan grup, her türlü pisliği yapıyordu. maçlarda da hileye başvurmaktan çekinmiyorlardı. seyirciler de olaya kendilerini kaptırmışlardı. nwo her hafta insanların merakını üzerinde topluyordu. böylece wcw wwf'yi geçmeyi başarmış, başarılarının keyfini sürüyorlardı.

    wwf de artık işi çözmüştü. genel olarak çocukların izlediği programın konseptinde değişiklikler yapıldı. güreşçiler biraz daha gerçeğe yakın bir kimliğe büründüler. hikayeler, çekişmeler artırıldı. bir yandan da cinsellik ön plana çıkarıldı. hem yetenekli hem de güzel bayanları ringe çıkaran wwf böylece reytinglerde wcw'ye yaklaşmayı amaçladı. fakat nwo öyle bir üstünlük kurmuştu ki, wwf bu adımlarından beklediği sonucu alamadı. fakat yine de shawn michaels ve triple h tarafından kurulan d-generation x (dx) ve wcw'de beğenilmeyerek wwf'ye gelen steve austin wwf'de geri dönüşü başlatacaktı.

    nwo ile büyük çıkış yakalayan wcw ile, yeni yeni toparlanmaya başlayan wwf sayesinde, pazartesi gecesi savaşları acayip kızışmıştı. wwf ve wcw arasındaki rekabet, galatasaray-fenerbahçe arasındaki rekabet gibi bir şey hâline gelmişti. iki şirket de iyi reytingler yakalıyordu ama wcw, nwo sayesinde bir adım öndeydi.

    ilk zamanlar üç kişiden oluşan nwo'ya zamanla yeni üyeler katıldı. şirketteki birçok güreşçi kendini grubun içinde buldu. grubun lideri hogan idi ama bir süre sonra hogan ile uyuşmazlık yaşayan kevin nash nwo wolfpac adıyla kendi grubunu kurdu, nash ile aynı fikirde olanlar onun yanına geçerken, scott hall ise hogan'ın tarafında kalmayı tercih etti, bu grup da nwo hollywood adını aldı (hogan'ın lakabı hollywood olduğu için). wolfpac grubu, kendini diğer gruptan ayırmak için, siyah beyaz renkler yerine kırmızı siyah renkler giymeye başladı.

    wcw'nin bu yükselişi, time turner şirketinin aol ile birleşmesi üzerine son buldu. aol, amerikan güreşine sıcak bakmayan bir kurumdu, hatta wcw'nin televizyonda yayınlanmasına bile karşıydı. o yüzden programlara çeşitli yaptırımlar getirildi. bu yaptırımlar programın hikayesinde kopukluklar oluşturmaya başladı. bir de üstüne seyircilere seyir zevki düşük maçlar izlettirilmesi de şirketin yavaş yavaş sonunu getirmeye başladı.

    wwf ise bu süreçte devrimini yaratmayı başardı. undertaker'ın yükselişi, dx'in tutması ve özellikle de steve austin şirketin yeniden ayağa kalkmasını sağladı. bir de üstüne, heyecanlı maçlar eklenince izleyici tekrar wwf'i tercih etmeye başladı. wcw ile arasındaki farkı daha iyi anlamak istiyorsanız, wcw'nin 1997 starrcade programındaki hulk hogan - sting ve wwf'nin 1998 hell in a cell programındaki undertaker - mankind maçlarını izlemenizi öneririm.

    wcw'nin bu konudaki dalga geçercesine sergilediği tutum, ilk başlarda tutsa da artık seyirciyi sıkmaya başlamıştı. üstüne üstlük, kendi yıldızlarını yaratmak konusunda kısır olan şirket, çıkardığı yıldız isimleri de iyi kullanamadı. mesela goldberg. bu adam hem başarılı hem de karizmatik bir isimdi fakat nwo hikayesi gereği önü kesildi ve uzun soluklu bir kariyer yapamadı. o sıralar nwo iki gruba ayrılmıştı. kevin nash, goldberg'in elindeki kemere göz dikmişti ve nihayetinde, biraz da hileye başvurarak kemeri kazanmayı başardı. fakat işin içinde bilmediğimiz bir detay daha vardı. bunu da zamanla öğrenecektik.

    bu detay hulk hogan idi. goldberg'in kemerinde gözü olan hogan, kemer nash'e geçince ona da meydan okudu. zaten nwo nedeniyle de birbirlerine düşman olan ikilinin arasındaki maç büyük merak konusuydu. fakat ikili arasında heyecanlı bir maç bekleyen seyirciler büyük bir şok yaşadı. maç başladı, hogan nash'e parmağıyla dokundu. nash kendini yere bıraktı ve hogan hemen tuşa gidip maçı kazandı. nwo da bu olay sayesinde birleşti. böyle olunca seyirci de büyük bir tepki gösterdi. wcw'nin programlarından eskisi gibi keyif almayan seyirciler, onun yerine heyecan dozajı her geçen gün artan wwf izlemeye başlamıştı. üstelik yeni yıldız adaylarını da iyi kullanan wwf, heyecanlı maçları, güreşçileri arasındaki kıyasıya rekabeti ve biraz da cinsellik yönüyle bir adım öne çıkıyordu. bu dönemlerde görmeye başladığımız torrie wilson, trish stratus gibi isimler dikkati biraz daha wwf'ye çeviriyordu. wcw ise tam aksine cinselliği arka plana alınca, izleyecek bir şey kalmıyordu. wcw önlenemez bir düşüşe geçmişti.

    bu duruma son darbe ise 2000 yılındaki bash at the beach programında geldi. jeff jarrett ile kemer maçına çıkacak olan hulk hogan ile maçın sonucu konusunda anlaşma sağlanamamıştı. maçın başında jarrett yere yattı ve hogan rakibini tuş etti. fakat şirketin senaristi vince russo ringe gelerek kemerin el değiştirmediğini söyledi. russo ile tartışan hogan, daha sonra ringi terk etti. russo, hogan'ın bir daha wcw'de yer almayacağını söyleyerek kemerinde hâlen jeff jarrett'te olduğunu söyledi. jarrett daha sonra booker t ile karşılaştı ve kemeri ona kaybetti.

    wcw'yi zirveye çıkartan etkenlerin bir bir ortadan kaybolması ile şirketin batışı hızlandı. 2001 yılında batan şirket, çok ucuz bir meblağ karşılığında en büyük rakibi wwf tarafından satın alındı. wcw'nin son programı nitro, 26 mart 2001 tarihinde yayınlandı. böylece monday night wars da resmen sona erdi.

    wcw'nin iflasından sonra, wwf'nin karşısına wcw kadar iddialı bir rakip firma çıkamadı. jeff jarrett tarafından kurulan total non-stop action (tna) bu boşluğu doldurmaya çalışsa da yeterince başarılı olamadı. bugün bile amerikan güreşi denince ilk akla gelen firma olan wwe (world wildlife fund -wwf- ile olan isim benzerliğinden nedeniyle isimlerini wwe olarak değiştirdiler) sektörde bir numaralı şirket konumunda. tna ise kendi yağında kavrulmaya devam etmekte. x
hesabın var mı? giriş yap