• bir ece ayhan şiiridir.

    1. şiirimiz karadır abiler

    kendi kendine çalan bir davul zurna
    sesini duyunca kendi kendine güreşmeye başlayan
    taşınır mal helalarında kara kamunun
    şeye dar pantolonlu kostak delikanlıların şiiridir

    aşk örgütlenmektir bir düşünün abiler

    2. şiirimiz her işi yapar abiler

    valde atik'te eski şair çıkmazı'nda oturur
    saçları bir sözle örülür bir sözle çözülür
    kötü caddeye düşmüş bir tazenin yakın mezarlıkta
    saatlerini çıkarmış yedi dala gerilmesinin şiiridir

    dirim kısa ölüm uzundur cehennette herhal abiler

    3. şiirimiz gül kurutur abiler

    dönüşmeye başlamış beşiktaşlı kuşçu bir babanın
    taşınmaz kum taşır mavnalarla karabiga'ya kaçan
    gamze şeyli pek hoş benli son oğlunu
    suriye hamamında sabuna boğmasının şiiridir

    oğullar oğulluktan sessizce çekilmesini bilmelidir abiler

    4. şiirimiz erkek emzirir abiler

    ilerde kim bilir göz okullarına gitmek ister
    yanık karamelalar satar aşağısı kesik kör bir çocuğun
    kinleri henüz tüfek biçimini bulamamış olmakla
    tabanlarına tükürerek atış yapmasının şiiridir

    böylesi haftalık resimler görür ve bacaklanır abiler

    5. şiirimiz mor külhanidir abiler

    topağacından aparthanlarda odası bulunamaz
    yarısı silinmiş bir ejderhanın düzüşüm üzre eylemde
    kiralık bir kentin giriş kapılarına kara kireçle
    şairlerin ümüğüne çökerken işaretlenmesinin şiiridir.

    ayıptır söylemesi vakitsiz üsküdarlıyız abiler

    6. şiirimiz kentten içeridir abiler

    takvimler değiştirilirken bir gün yitirilir
    bir kent ölümünün denizine kayar dragomanlarıyla

    düzayak çivit badanalı bir kent nasıl kurulur abiler?

    ps: copy-paste from: http://epigraf.fisek.com.tr/index.php?num=654
  • hep ikinci mevki seyahat eden külhanilerin şiiri. şiirin yazıldığı dönemde şehir hatları vapurlarinda 2. mevki biletlerin mor olmasının ece ayhan'ı böyle bir metafora sürüklediği rivayet edilir edebiyat çevrelerinde. baska bir şairin "eski bir vagondayım / müşkül mevkideyim" dizelerine teğet belki bir yerde.
  • ece ayhan'ın işportacı ağzıyla kaleme aldığı muhteşem şiiridir. şiir 70'li yılların kısa tarihi, kısa filmi gibi bir şeydir.
  • kastettigi sanirsam.(bkz: penis)
  • düzayak çivit badanalı bir kent nasıl kurulur abiler?

    her şey sizin üzerinize, vatan da, millet de, kahramanlık da sizin üzerinize abiler. çoluk çocuktan katil yaratırken utanmadan hala siz en vatanperversiniz. sizin için o kadar basit ve benim için o kadar korkunç ki vatan dediğiniz öldürmekle ölçülüyor derecesi.

    tepesine binelim hepsinin abiler! hadi öldürelim hepsini. kitap mı okuyormuş? saçlarını mı kesmiş? afişler mi asmış odasına? sana karşı sesini mi çıkarmış? hadi hepsini terörist ilan edelim abiler. edelim ki kurtulsun o dehşet verici bir aşkla sevdiğiniz vatan, kurtulsun o insanlara bok yedirip sevdirdiğiniz vatan, kurtulsun o kafasına vura vura ''türküm, doğruyum'' diye bağırttığınız çocukların yaşadağı vatan, kurtulsun insanları birbirine bu kadar düşman edip, herkesin herkesten şüphelendiği, herkesin herkese düşman olduğu, bu büyük çoğunluğun dünyanın belki de hiçbir yerinde olmadığı kadar yoğun yaşandığı, farklı olan her şeyin bu kadar paramparça edildiği, kadınların, çocukların, işçilerin, eşcinsellerin, suçu sadece siz bu büyük abilerin topraklarında doğmak olan herkesin bu kadar canından bezdirildiği o yüce vatan kurtulsun.

    şiirimiz gül kurutur abiler.

    sizin o büyük aşkınıza akıl sır erdiremeden, bir otelde onlarca insanı diri diri yakmanızı izler. vergilerinizi izler şiirimiz. insanların bir eylül günü senden aldığı cesaretle nasıl da yüzlerce yıl beraber yaşadığı insanların evlerini, dükkanlarını, hayatlarını yağmaladığını izler. o akıl almaz saldırganlığın insandan değil, asıl nereden geldiğini izler abiler.

    şiirimiz erkek emzirir abiler.

    o erkekleri asmak da, beslemek de uğrunadır vatanınızın. eline silah verip insanların üstüne salar şiirlerimiz, öldürsün diye onları. yedi gün yirmidört saat yalan söyler o büyük medyamız, televizyonlarımız çünkü çok kolaydır abiler, güçlünün yanında olmak. çok kolaydır kazananları tutmak, çok kolaydır düşene tekme vurmak, çok kolaydır abiler bir anda insanlıktan çıkmak, bir anda varoluşundan gelen bütün o güzel değerlerinden vazgeçmek çok kolaydır abiler. tankların, tüfeklerin, medyan ve yalanların olduktan sonra çok kolaydır abiler koskoca bir halkı yönetmek. çok kolaydır siz büyük abiler ellerinizde bu kadar para, bu kadar servet, bu kadar sermaye olduktan sonra bir halkı böyle kafasına vura vura yönetmek ve bu kadar aç ve bu kadar kişiliğini satmaya dünden razı insana üç beş kuruşa istediğini yazdırmak, istediğini söyletmek.
    çok kolaydır abiler, o bildik hamasetle, o bildik kan kokan ağızlarla, o bildik bağırış çağırış içinde tükürük saçan erkeklik gösterileriyle bir vatanı yönetmek.

    şiirimiz kentten içeridir abiler.

    kentler yıkılırken, o yıkılan kentlerde çocuklar ölürken, şiirimiz çadırlarda yaşayan insanlara, üşeyen insanlara, ölen insanlara, saraylarda oturuyorsunuz demektir. şiirimiz aymazlıktır abiler. yıkılıp gitmiş hayatlarının hesabını soran insanlarının üstüne biber gazları, eksi bilmem kaç derece soğukta tazyikli sular sıkmaktır. vatan büyüktür abiler. sizin gazlarınızla, joplarınızla, tekmelerinizle, tokatlarınızla ölen insanların ardından söz söyleyetmeyecek kadar büyüktür. saçlarını keseni, kitap okuyanı, kitap yazanı, afiş asanı, parasız eğitim isteyeni, anadilde eğitim isteyeni terörist yapacak kadar büyüktür vatan. vatan şimdi şose boylarında açlıktan kırılmamak olsa da bir başka şey bulmaktır onun yerine uğrunda kırılacak.

    sizin vatanınız kalp kırmaktadır abiler.
    kitap tutan ellere vurmaktadır,
    utanmaz cüretkarlığınızla avunmaktadır.
    sizin vatanınız can yakmaktadır abiler,
    inanın çok ah almaktadır.

    şiirimiz her işi yapar abiler.

    siz ''asker ol'' dersiniz olur, siz ''bizden ol'' dersiniz olur, siz susturursunuz, susar. siz döversiniz, hatta belki öldürürsünüz, ölür. siz düşmanlar yaratırsınız, inanır onların düşman olduğuna, siz cümlelere, kelimelere, kitaplara terörist dersiniz, inanır onların terörist olduklarına. vazife bilir sizin vatanperper evlatlarınız abiler, vazife bilir bir insanı sırtından vurmaya. en kötü ne olabilir ki? resim çektirmekten başka, arkasında bayraklarla.
  • malum 'abiler'e çakmak gibi bir derdim olmamakla birlikte, bir şiirin ne olduğunu, onun geçmişi ve geleceği nasıl sırtladığını, ne türden bir tanıklık kuşandığını görmek için en ideal yapıtlardan biri. ece'nin "ben aslında etikçi olacaktım da bakma yanlışlıkla şair oldum" tadındaki konuşması da bu anlamda çok önemli.

    şunu gayet iyi biliyoruz ve bugün daha iyi anlıyoruz ki, her dönem kendi 'abiler'ini yaratır, zalimlik el değiştirir ama zulmün yönü asla değişmez..

    not: cumhuriyetin baba şairlerinin toplandığı bir mecliste okumuş biri bu şiiri, ece diyor ki: öküzün trene baktığı gibi bakmışlar, çağrışım sıfır, tıs yok.
  • geziden selam çakan şiir.

    (bkz: http://i.imgur.com/n8lwezo.jpg?1)
  • ece ayhan'a ait, sanki hep beklenilen romantikliğin aksine "şiir bize de yakışır abiler" ironisinde. en sevdiğim kısımlar da "abiler" girişleri.
    1. şiirimiz karadır abiler.
    ...
    2. şiirimiz her işi yapar abiler.
    ...
    3. şiirimiz gül kurutur abiler.
    ...
    4. şiirimiz erkek emzirir abiler.
    ...
    5. şiirimiz mor külhanidir abiler.
    ...
    6. şiirimiz kentten içeridir abiler.
  • bu güzel şiirin çok da hüzünlü bir hikayesi vardir:

    "türkiye öğretmenler sendikası genel kurulu o yıl (1969) kayseri'de yapılıyordu. faşistler, ırkçılar, yani ülkücüler (hepsi de birbiriyle iç içedirler son çözümde) toplantının yapıldığı salonu basmak isterler. ayrıca akıllarınca kimi kitapçıları da yakıp yıkmak. o sırada, geceleri bir pavyonda çalışan bir kadın kaldığı otelden çıkmış, yakın bir yere gidecektir gündüz. bilirsiniz taşrada bulunan konsomatristler dışarıda son derece ürkek davranırlar. tıpkı bir gazal ya da karaca yavrusu gibi. ve otellerinden dışarı adım atmazlar. bu kadınlar ... herkese karşı ... alttan alırlar. sözgelimi kadının yaşı 35-40 olsa bile, zamparalık yapmak için köyden kente inen 17-18 yaşındaki bir ağanın oğluna da 'abi!' derler ... sözde kızgın davranan kalabalık, otelinden nasılsa sokağa çıkmış bir pavyon kadınına rastlar. yine bilirsiniz taşrada yabancılar, hele sözkonusu kişi bir pavyon kadınıysa, giyiminden, kuşamından ve davranışlarından hemen anlaşılır. kadını sokak ortasında çırılçıplak soymak isterler. akıllarınca, çevrelerine ahlakçı gözükecekler! kadın onlara; 'abiler' der ' beni öldürün ama bana bunu yapmayın!' ... işte bu abilerin yumuşak çığlığı bana çın diye vurmuştu."

    ece ayhan
hesabın var mı? giriş yap