• siyer vakfı kurucusu ve başkanı.
  • ''insanın kendisini, dünyanın merkezinde görmesi ne kadar büyük bir yanılgıdır. bu yanılgıya kapılan, sanki bütün bir dünya, ondan ayar bekliyor gibi hareket ediyor ve muhataplarının, dini hayatını, mezhebini, vatanperver olup olmadığını kontrol etmeyi asli vazife olarak görüyor...
    emin olun dünya hiçbirimizin etrafında dönmüyor. bizimde içinde bulunduğumuz dünya, güneşin etrafında dönüyor... ona-buna ayar vermeye çalıştığımız kadar kendimize ayar vermeye gayret etseydik, kaliteli insanların sayısı bu memlekette daha iyi bir noktaya gelebilirdi...''

    şeklinde bir tweet atmış hoca
  • hikmetli konuşan, hakkı söyleyen, siyasilere yalakalık yapmayan ender hocalardan.
  • samimiyetin ete kemiğe bürünmüş halidir.

    allah’tan başka hiçbir otorite tanımaz.

    şahsına ve yaptığı işlere laf edeni tek yumrukta diğer tarafa gönderirim.
  • ben kucukken, hilal tv'de yayin yapiyordu. arada izlerdim. bi programinda, bizim anadilimiz turkce degil arapcadir, muslumanin anadili arapcadir diye bagirmisti. asiri kinlenmistim bu herife. o gunden beri, bugun facebook'ta karsima cikana kadar hic izlemedim. milliyetci falan da degilim ama, islam'i kullanarak arap propagandasi yapmak nedir yahu. kendisi arap weaboo su gibi bir sey sanirim.
  • ramazan ayında bekir develi ile harika bir işe imza atıyorlar.
    bekir develi'nin youtube kanalında her gece saat 00:00'da "herkes için siyer" adıyle peygamber efendimizin hayatını anlatıyorlar.

    mutlaka seyredin: işte ilk program
  • -anlık-
    "insan ve imtihan kaderleri beraber yazılmış kelimelerdir."
    gençlerin aileleri ile imtihanları
  • her zaman yaptığım gibi bir not almak maksadıyla yazıyorum. muhammed emin yıldırım hocadan okuduğum "insani ilişikilerde ilahi ölçü" kitabı hakkındaki olumlu duyumlarımın altını doldurdu, ilimle meşgul olan biri olması sebebiyle duyduğum saygının esasını gösterdi. meşkur bir eser ortaya koyan muhammed hocanın bu eserini güzel yapan temel bir sebep var. insanların kendileriyle, rabbiyle ve diğer hemcinsleriyle nasıl iletişime geçecekleri hususunda ilahi ölçünün nasıl bir halle pratiğe döküleceğini bilememesi ve bu noktada bir kılavuz olmasıdır. eser hem güncelleneceğini 16. baskının ön sözünde belirttiği gibi zaman zaman gerekirse güncellenecek ve takibi yapılacak bir eser hem de konusu bakımından hiç eskimeyecek kadar güncel bir eser. bu minvalde yazılan eserlerin azlığı da başvuru eseri olarak kendisini öne çıkarıyor üstelik birçok derslikte okutulmuş, bir nesle fayda sağlamış inşallah daha nicesine de fayda sağlayacak bir eser gibi gözüküyor. neden? çünkü oldukça somut öneriler barındırıyor, kaynağını kuran hadis ve sünnetten alıyor. müslümanca yaşamanın nasılını anlatıyor ve geniş kitleye bu sayede sağlam bir altyapıyla sesleniyor.

    kitaptaki sözlerin benzerini sohbet-i canan esnasında duyabilecekken ve hatta halihazırda duyabiliyorken bu eseri neden edinelim ve tesir edebilsin ki? bu kitabı kimseye tavsiye etmiyorum, yani bir tavsiye gayesiyle altını doldurmaya filan çalışmıyorum. yalnızca neden bu eser tesir etti sorusunu kendime yazılı olarak yanıtlıyorum. muhammed emin yıldırım hocanın bir ifadesi vardı " sözü biz söyleriz, tesirini cenab-ı hakk yaratır" diye. sanırım başta bu sebeple tesir etti. yani bu cümleyi söylediği için güzelliğin ondan değil o'ndan geldiğini açıkça kendisine ve bize itiraf ve ilan ettiği için. bana şu sözü hatırlattı "bismilllah, her hayrın başıdır. biz dahi başta ona başlarız." kendini beri tutmadan bu hayra talip olmak ve o'na yönelmek başlangıcını gösterdiği için güzel bir ölçü kabul ettim. ey nadan nefsim dediğini işittim, bana böyle de söyledi bu cümle. ve ey nefsimle birlikte bu yolu takip eden biçare dedi belki, daha nice şey söyledi ancak hepsinin o'ndan geldiğine inanarak. ibrahim sayar'ın şu dizelerini çağırdı: "gördüğün, göremediğin göz o’nun
    bildiğin, bilemediği öz o’nun
    dediğin, diyemediğin söz o’nun
    kelamı dudaktan, dilden mi sandın."

    bizler kaç yaşında olursak olalım, bir işin taklidini tahkike dönüştürebilmek için rol model görmek isteriz, yalnızca öğüt ve telkinle bunu pratiğe dökemez, alışkanlığa dönüştüremeyiz. bu sebeple iyi bir model olduğuna inandığım, söylediklerini uygulamaya gayret eden biri olarak muhammed hocanın şu hadisi naklederken de evvelinde ve sonrasında dikkatle sözlerini sarf etmeye çalıştığını düşünüyorum. yoksa herkes aynı söylemesine rağmen neden onun sözü tesir etsin? cenab-ı hak o söylerken tesir etmesini nasip ediyor herhalde diye düşünüyorum.

    munsifane eleştirilerim de var elbette, bunca beğeni ifadesiyle birlikte demeliyim de çok basit bir dille yazılmış ve bundan rahatsızlık duydum. bu eserin bir sohbet transkripsiyonu olduğunu bilmekle birlikte yazı diline geçirilirken daha özenli olması gerekliydi ve elbette bu yazılı dilinin yalnızca kelime seçimlerinden ibaret olmadığını zaman zaman özensiz basımla ilgili problemlerin de yer aldığı barizdi. oysaki eser 16. basımını gerçekleştirecek kadar geniş bir taleple karşılaşmış, bunca insanın karşısına daha özenli bir baskı da çıkarılabilirmiş, başta muhammed emin yıldırım hocanın ön sözde vaad ettiği özeni göremedim.

    kitap kendiyle kavgalı olanların kitabı değil, insanlarla kavgalı olanların kitabı değil, rabb'iyle kavgalı olanların kitabı değil. bu kitap kavgam yok, küskünlüğüm yok ancak söyleyecek sözüm var ve nasıl söylenir bilmiyorum, ölçünün ne olduğunu hala oturtamadım, pratikte karşılığı nedir sorusuna sahip olanların çözüme giden yolda okuyabileceği bir kitap. çok büyük beklentilere girmeye de gerek yok, işte hastalığın bu diyerek reçete sunmuyor, bu işin doktoru değil aktarı belki bu kitap. hızlı ve kesin çözümler değil, güvenilir ve uygulanabilir çözümler sunuyor.
hesabın var mı? giriş yap