münacat *
-
(münacat ya da münacaat) yakarış, yakarma.
-
tanriyi oven kasidelere verilen ad.
-
münhasıran bir şiirin başlığı olmaktan çok, divan edebiyatı geleneğinde divanların en başına yerleştirilen, konusu tanrı'ya yakarış olan şiirdir.
zayıf ve çaresiz durumdaki turgut uyar'ın tanrısına yakardığı şiiri ise şudur:.
birden hatırladık seninle buluşamadığımız günleri
gel ey büyük bakış yüce suskunluk gel artık beri
kentleri ve kasabaları ve köyleri çevirdik senin adına
kapıları tutmaktan artık herkesin nasır oldu elleri
olsun daha da tutarız sen varsan düşüncemizde ama gel
tutarız karaları ve denizleri ve yaşayan yürekleri
kendin karşı koydun yaptığın saraylara zindanlara tellere
yine kendin kullan artık kendi yaptığın tüfekleri
bozgun bir şubat sensin, ekmek ve kan senden, ekim sensin
nerende taşır büyütürsün nerende sonsuz gelecekleri
hatırla, kendini hatırlat, o büyük haklılığı denize giden
hatırla, karada ve denizde onardığın her yeri
hatırla, karada büyük taşları üstüste kodun, hatırla
yürüttün canalıcı denizlerde cesur gemileri
«...senin hüznün bir yazgıdır, bir eski zamandır
büyüksün artık büyük dirimine beni inandır
bir değişmezlik sanırsın çoktan beri her şeyi oysa
bir vakitler güneyde öyle kötü kullanılmış ki...»
gecikmiş bilgeliğin yaşamış bir eski ağacı hatırlatır
ki sen emzirirsin duyguyu, sen beslersin kalemleri
sen yarattın, sendeyiz, suyumuz, toprağımız kanımız
senden ey yüce bekleyiş, sanki bu kalın eller kimin elleri
artık bize soluk ver, bizi besle, kendini hatırla
ey biraz yavaş, biraz kutsal, beklerken az sevinçli
seni bağışlamam çünkü ben büyük bir dirim taşırım
çünkü ben ey derim ve severim ey demeyi bilenleri
biz bir aşk nedir biliriz seninle, biz biliriz
ey kim varsa orda o tek olanın adına çekin kürekleri
turgut uyar, divan, bilgi yayınevi 1970 [büyük saat, yky 2002] -
fethullah gülen hocaefendi'nin bir şiiri.
yâreli dilim zahmine bir çâre ilâhi!.
aç kapını lütfet bu günahkâre ilâhi!
yüzler süreyim eşiğine kovma ne olur!
yeter artık dolaştığım âvâre ilâhi!
yıllarca bâb-ı kereminde inleyip durdum;
âh u efgânım hicrâna emâre ilâhi!
gerçi isyanla âlûde yaşadım her zaman,
kıl keremler ne olur bu nâçâre ilâhi!
yakma nâr-ı ağyâre yanayım ocağında,
püryân-ı aşk olup erem şikâre ilâhi!
dağlar kadar isyanla dayanmış eşiğine,
arza ne hâcet, bak tam bir bîçâre ilâhi!
kıtmîre lûtfeyle ki dursun efgân u zârı;
ersin her cilvesi bin şevk gülzâre ilâhi!..*
* çocukluk dönemine ait hüzünlü bir hâtıra ile yazılmıştı. -
tanzimat dönemi edebiyatçılarından şinasi'nin de münacat'ı vardır. günümüz türkçesiyle birlikte yazmak istersek şöyle bir şey oluyor;
münâcât
hak-teâlâ azamet âleminin pâdişehi
lâ-mekândır olamaz devletinin taht-gehi
allah büyüklük aleminin padişahı, mekansızdır, devletinin olmaz taht yeri.
hâsdır zât-ı ilâhisine mülk-i ezelî
bî-hudûd anda olan kevkebe-i lemyezelî
başlangıcı olmayan mülk allah’ın kendisine (ilahi zatına) hastır. onda sınırsız olan kalıcılık gösterisidir.
eser-i hikmetidir yerle göğün bünyâdı
dolu boş cümle yed-i kudretinin îcâbı
yerle göğün yapısı hikmet (sebebinin) eseridir. dolu, boş, hepsi kudret elinin icadı(dır).
izzet ü şânını takdîs kılar cümle melek
eğilir secde eder pîş-i celâlinde felek
bütün melekler yücelik ve şanını kutsal tutar. felek büyüklüğünün önünde eğilir, secde eder.
emri vech üzre yer eyler gece gündüz hareket
değişir tâzelenir mevsim-i feyz ü bereket
yer onun emri üzerine gece gündüz hareket eder. feyiz ve bereketli mevsimi değişir tazelenir.
pertev-i rahmetinin lem’asıdır ayla güneş
tâb-ı hışmından alır alsa cehennem âteş
ayla güneş onun rahmetinin ışığının paryalcısıdır. cehennem ateş alsa kızgınlığının parıltısındandır.
şerer-i heybet-i ulviyyesidir yıldızlar
anların şu’lesi gök kubbesini yaldızlar
yıldızlar; korku ile saygı duygularını birden uyandıran yüce halin kıvılcımlarıdır. onların parıltısı gök kubbesini yaldızlar.
kimi sâbit kimi seyyâr be-takdir-i kadîr
tanrı'nın varlığına her biri bürhân-ı münîr
tükenmez kudretin sahibi allah’ın takdiriyle kimi sabit, kimi gezgin her biri tanrı’nın varlığına ışık veren kanıt(tır).
varlığın bilme ne hacet küre-i âlem ile
yeter isbâtına halk ettiği bir zerre bile
dünya ile varlığını bilmeye ne ihtiyaç var. yarattığı bir zerre bile ısbatına yeter.
göremez zâtını mahlûkunun âdî nazarı
hisseder nûrunu ammâ ki basîret basarı
yarattıklarının değersiz bakışları kendisini göremez. amma gözün sezişi onun nurunu hisseder.
vahdet-i zâtına aklımca şahâdet lazım
cân ü gönlümle münâcât ü ibâdet lazım
aklımca kendisinin tek olşuna şahadet lazım. can ve gönlümle dua (yakarış) ve ibadet lazım.
neş’e-i şevk ile âyâtına tapmak dilerim
anla var hâlik'ıma gayrı ne yapmak dilerim
keyf neşesi (sevinç) ayetlerini tapmak dilerim. anla var yaradanıma başka ne yapma dilerim.
ey şinâsî içimi havf-ı ilâhî dağlar
sûretim gerçi güler kalb gözüm kan ağlar
ey şinasi içimi allah korkusu dağlar. suretim güler ise de kalb gözüm kan ağlar.
eder isyânıma gönlümde nedâmet galebe
n’eyleyim yüz bulamam ye's ile afvım talebe
gönlümde isyanıma pişmanlık galip gelir. neyleyim üzüntü ile bağışlanma istemeğe yüz bulamam.
ne dedim tövbeler olsun bu da fi'l-i şerdir
benim özrüm günehimden iki kat bed-terdir
ne dedim bu da fena iştir tövbeler olsun. benim özrüm günahımdan iki kat beterdir.
nûr-ı rahmet niye güldürmeye rûy-ı siyehim
tanrı'nın mağfiretinden de büyük mü günehim
niye rahmet nuru kara yüzümü güldürmesin. günahım tanrı’nın bağışlamasından da mı büyük.
bi-nihâye keremi âleme şâmil mi değil
yoksa âlemde kulu âleme dâhil mi değil
sonsuz keremi aleme şamil mi değil, yoksa dünyada kulu dünyaya dahil mi değil.
kulunun za'fına nisbet çoğ ise noksânı
ya anın kahrına galib mi değil ihsanı
kulunun zaafına karşılık noksanı çok ise, ya onun kahrına ihsanı (lütfu) galib mi değil.
sehvine oldu sebeb acz-i tabiî kulunun
hem odur âlem-i mâ’nide şefî'i kulunun
kulunun doğal beceriksizliği yanlışlığa sebep oldu. hem kulunun mana aleminde şefaat edeni odur.
beni afveylemeğe fazl-ı ilâhîsi yeter
sanma hâşâ kerem-i nâ-mütenâhîsi biter
beni affetmeye allah’ın üstünlüğü yeter, asla sanma (ki) onun sonsuz keremi biter.
şinasi -
tam bir mesnevinin üçüncü bölümüdür.
-
aynı zamanda metin kahraman –kemal kahraman kardeşlerin, dinlemeye doyulamayan bir albümünün de adıdır.
(bkz: sürela) -
şinasi'nin münacat'ı tanzimat döneminde yapılan bir devrimdir.şinasinin yenilikçi dünya görüşü ve gelenekten farkını gösteren en önemli şiiridir.bu şiir geleceğe açılan büyük bir yolun başlangıcı gibidir.şiir oldukça sadeleştirilmiş benzetme ve sanatlar yok denecek kadar azdır.birkaç rücu dışında başka bi edebi sanata rastlanmaz.şinasi sadeliği ve açıklığı elde etmek için divan edebiyatında sıkça kullanılan mazmunları şiirden atmıştır.tanrıyı öven şiirlerde akıldan çok imandan ibadetten bahsedilmesine rağmen şinasi akıldan bahseder.aklı sayesinde tanrının yarattıklarından yola çıkarak onun varlığıma inanır ve ona ibadet eder.
-
-
ismet özel'in bence en güzel şiiri...
http://www.youtube.com/watch?v=ou2nfhxpb1o
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap