musikişinas ^*

• müziksever
• şinas kelimesiyle (tanıyan, bilen, anlayan) birleştiği için, müziği iyi bilen anlamını taşıyan bir sözcüktür. bu nedenle de aktif olarak müzikle ilgilenenlerden ziyade müzik yapmamasına rağmen müziği seven, ilgiyle takip eden ve detaylarını iyi bilenler için kullanılması yaygındır.
• (bkz: musikici)
• urfa'da sıra gecesi, düğün, vesaire aktivitelerde çalınan canlı müzikleri kaydedip, çoğaltıp, müzikseverlere sunan esnafa denir.
• (bkz: filarmonik)
  (bkz: philharmonic)
• musikişinas grubu 2007 yılında aynı şirkette çalışan elektronik ve haberleşme mühendisi süleyman kuruçay (perküsyon), bilgisayar mühendisi umut aktaş (ud) ve bilgisayar mühendisi okan çakmak (klarnet, saksofon, saz) tarafından istanbul'da kurulmuş. musikişinas 2011 yılında sahne şirketlerin yarışımasında 25 müzik grubu arasında kazanan grup olarak paris'e gitmiş. musikişinas kelime anlamı olarak "müzikten anlayan kimse" anlamına gelir. musikişinas, müzik türü olarak doğu ile batıyı harmanlayıp kendine özgü bir yorum getirmeye çalışır. konserlerinde farklı türlerden seçme eserleri dinleyerek müziğin gücüyle batıdan doğuya ve doğudan batıya seyahat ettirir.
  
  grup üyeleri ;
  süleyman kuruçay - perküsyon
  umut aktaş - ud
  okan çakmak - klarnet, saksofon
  ümit yıldız - gitar
  ozan eren yılmaz - saz, solist
  eren yeşilyurt - solist
  
  historia de un amor
  https://www.youtube.com/watch?v=lnruno6alhu
  
  godfather
  https://www.youtube.com/watch?v=uttkxgxmm_i
• müziksever kelimesiyle karıştırılan isim sıfattır. halbuki doğrusu müzik yapan, müzikle uğraşan kişidir.
  
  (bkz: musician)
• okunması garip ve müstehcen şeyler çağrıştıran (bkz: müzisyen) anlamına gelen türetilmiş bir kelime. (bkz: musiki) (bkz: şinas)
• güzel günler göreceğiz
• (bkz: suskunlar)
  (bkz: ihsan oktay anar)
  ''burnu büyük ve kasıntı şahıslar olan musikişinaslar aslında birbirlerine karşı da merhametli değillerdi. koskoca dünyada caka satıp afi kesebilecekleri yegâne mekân olan bir çalgılı kahvehanede meslektaşlarına ve ahaliye burun kıvırıp tepeden bakarlar, ona buna takılıp lâf dokundurmak için fırsatı kaçırmazlardı.''