• 1935'de en iyi film dalında oscar odulunu alan film.
  • (bkz: marlon brando)
  • tahitili kadinlarin guzellesmek ve tenlerini beyazlastirmak icin ingiliz adamlarla sevistigi, bir film bu kadar mi irkci olur dedirten, su sirada business channelda marlon brando'nun kralin kizini bafiledigi film.
  • bu filmde oynayan clark gable, charles laughton ve franchot tone'un en iyi erkek oyuncu dalında aynı filmdeki performanslarıyla oscar adayı gösterilmeleri oscar tarihindeki ilk ve teklerdendir.
  • charles nordhoff ve james norman hall tarafından yazılmış kitap.

    marlon brando'nun oynadığı filmin kitaptan oldukça saptığını söyleyebilirim.

    kitaptaki hikaye gemideki subaylardan roger byam'ın ağzından anlatılmaktadır. başlangıcı ve özellikle sonları oldukça sürükleyicidir.

    konusu kaptan william bligh komutasındaki hms bounty adlı ingiliz gemisinin tahiti'ye doğru yaptığı yolculuğun dönüşünde, kaptanın zülmüne karşı tayfanın çoğunluğunun ikinci kaptan fletcher christian önderliğinde isyan ederek geminin denetimi ele geçirmesi, isyana katılmayan kişilerin bir bota bindirilerek denizin ortasında terkedilmesi ile bota binmek isteyip gemide kalmak zorunda kalanların önce mutlu sonra hazin hikayesinidir.

    kanımca yönetici seviyesindeki herkesin mutlaka okuması gereken bir kitaptır. kendilerine tebliğ edilmiş kuralları uygulayanların yaklaşımları ile yönettikleri kişileri nasıl zıvanadan çıkarabileceğine güzel bir örnektir. kurallara uymak kadar, değişik koşullarda kuralları bir miktar esnetmenin, koşulların gerektirdiği biçimde karar vermenin gerekliliğini vurgular.
  • charles laughton'un oynadığı kaptan rolünün fazla kötüye kaçtığını düşündüğüm başarılı filmdir. filmde oynayan 3 erkek aktör de oscar'a aday gösterildiği halde oscarı o yıl (1935) the informer daki performansıyla victor mclaglen'a kaybetmişlerdir.

    --- spoiler ---
    filmdeki alkolik doktor bacchus, ismini roma şarap tanrısı dionysos'dan almaktadır.
    --- spoiler ---
  • ingiliz donanmasını, disiplinini, ve askeri yargıyı anlatır biraz. üzerinde güneşin batmadığı imparatorluk, britanya, propagandası yapar.

    rule britannia, britannia, rule the waves
    britons never, never, shall be slaves

    gemideki isyan gerçek hayattan ilham almıştır. wikipedia

    isyancıların bir kısmının torunları pitcairn adaları'nda yaşamaktadır. ada sakinleri hakkındaki pedofili ve ensest suçlamalarının nasıl sonuçlandığını bulamadım.
  • erciyes üniversitesi'nin hazırlık öğrencilerine okuttuğu ve pazartesi günü sınavı olmasına rağmen hala anlayamadığım kitap!
  • marlon brando'nun bu filmle ve yönetmeniyle ilgili görüşleri:

    mutiny on the bounty was perhaps my very worst experience in making a motion picture. i never wanna do that kind of picture again, as long as i live. nobody was agreed when we went in, we all knew that it was impossible to shoot that story. i was never consulted before the writing was done. and i cared a great deal about this picture. it won't work, that will never work. you can't have a christian standing aside, not doing anything. keep him alive in the story.

    you put your life in the hands of the director. because the director can screw you up. they can't direct actors, they don't know what the process is. they cover up their sence of inadequacy by being very authoritative, commanding things. how delicate it is to create an emotional impression.

    derme çatma türkçe çevirisi:

    mutiny on the bounty belki de benim film kariyerimin en kötü tecrübesiydi. bir daha yaşadığım sürece asla böyle bir filmde yer almak istemiyorum. işe koyulduğumuzda kimsenin kafasına yatmamıştı, hepimiz bunun çekilmesi imkansız bir hikaye olduğunu biliyorduk. senaryo bitirilene kadar bana hiç danışılmadı. bu işe yaramaz, asla işe yaramaz. kenarda olan biteni izleyen ve hiçbir şey yapmayan bir hristiyan olamaz. onun hikayede etken olmasını sağlamalısınız.

    hayatınızı yönetmenin ellerine bırakıyorsunuz. böylece yönetmen de sizi mahvediyor. onlar aktörleri yönetemezler, süreci bilmiyorlar. kendi yetersizlik duygularını otoriter bir tarz ile bir şeyler emrederek örtbas ediyorlar. duygusal bir etki yaratmak ne kadar da hassas bir konudur.
hesabın var mı? giriş yap