• enteresan bir kavram olabilir aslında. en büyük zenginlik aslında mutlu olmaktır kanımca. tabi burada da kafamı açan sevgili badim drink je verdriet weg oldu. günlük hayatımızda o kadar berbat şeyler oluyor ki; bunlara kafa patlatıp yaptığımız çıkarımlar sonucunda kendimizi sonsuz bir mutsuzluğa gark ediyoruz. dünyaya gelişimizde iki amacımızın olduğunu varsayarsak (bkz: mutlu olmak) ve (bkz: üremek), yapmamız gereken şeyin bildiklerimiz ve öğrendiklerimizden nasıl mutlu olabilirize ulaşmamız gerektiğini düşünüyorum. mutlu insanların olduğu bir dünya da otomatikman daha mutlu bir dünya haline gelecektir. son günlerin trend sözlerinden biri olan "bilgi acı verir" sözünün doğruluğunu, bilerek ve isteyerek sekteye uğratmamız gerekmekte. bilginin acı değil mutluluk için aracı olması gerekir.

    sevgili suserler mutlu olmak zor bir şey değil aslında. evet çaba gerektiren bir durum. ama mutsuzluğumuzu üstümüzden akıp gitmesine izin vermeliyiz.

    anlatım bozukluğu editi: düzeltme
  • genel olarak mutlu yapida bir insansaniz ve surekli mutsuz olmaya basladiysaniz, sabahlari uyanip da suratiniza '':('' formu vererek dolasmak aliskanlik haline geldiyse, bir anda ayabildiginiz durum da olabilir.

    biraz gunes, biraz kahve, biraz ice donus, biraz arkadas, biraz sevgi...

    elde tum materyal var aslinda, mutsuzlugun buyuk kismi kendisini beslememizden.
  • benim yaşadığım mutluyken mutsuzluğu özlemek içimdeki enteresan burukluk mutsuzken de ya biraz mutlu olayım dışarı çıkayım eğleneyim havası yani lys'ye az kala ders çalışmak istemiş ama çalışamamış ve bu yüzden kendini cezalandırılmak isteyen birey...
  • katıldığım bir kavramdır.

    bir film ya da dizi de (adını hatırlayamadım gelince editlerim)

    bir gazeteci ve bir kadın arasında geçen diyalogda

    k: kadın
    h: haberci

    h: bu insanlardan nefret ediyorum, bu insanlar sana yalan söyledi.
    k: evet farkındayım

    h: bu insanlar üzeride hakkın var. yasal yollara gidebilirsin.
    k: evet ama onları affediyorum

    h: neden?
    k: üzerinden çok zaman geçti ve artık geri döndürülemez şeyler

    h: yine de cezalarını çekmeliler
    k: hayır istemiyorum önemsemiyorum, umurumda değil

    h: neden bu kadar tepkisizsin, kaldıramıyorum, sinirleniyorum, bu insanların cezalarını çekmelerine izin vermemeni, engellemeni anlamıyorum?
    k: senin için çok yorucu olmalı

    gibi bir diyalog vardı. (sözler anımsadıklarım)

    o an ben de çok sinirliydim. yaşadığım ülkedeki yolsuzluklar, hırsızlıklar, cinayetler ve tüm olumsuz gelişmeler ile birlikte bunlara tepkisiz kalan insanlara karşı o kadar kızgındım ki artık uyuyamıyor, yiyemiyor, hayattan zevk alamıyordum.

    ta ki bu sahneye kadar.

    zira gerçekten içinde bulunduğumuz ve müdahale edemediğimiz bu olayları düşünmek beni "yoruyordu". mutsuzdum. hem de hayatım hiç olmadığı kadar yolunda giderken.

    bu sebeple o an ben de mutsuzluğu bırakmaya ve mutlu olmaya karar verdim.
    evet aslında zor değil. en basit mottom "ölümlü dünya" oldu.

    sonrasında inside-out filmi ile daha da pekişti düşüncem.

    yorulmamanız dileği ile.

    tanım: dünyadaki çok olan olumsuz olaylara karşın, az olan olumlu olaylara odaklanıp daha mutlu yaşama azmi.

    edit: çabuk geldi. meraktan araştırdım ve filmi buldum. philomena isimli filmde yıllar sonra zorla evlatlık verdirilen oğlunu bir gazeteci ile birlikte arayan kadının ingiltereden abd ye kadar uzanan acı dolu öyküsünü anlatan film.
  • kısmen katıldığım ve uygulanabilir olduğunu düşündüğüm fikirdir. netekim biz insanlar kendimize hayali kahramanlar yaratıp onlara tapınabilen ve buna basbayağı inanabilen canlılarız.

    ama fakat ancak, hayattaki amaçlardan birinin mutluluk olmadığını sürekli tedirginlik içinde yaşayan diğer canlılara bakarak anlayabiliriz. evrim senin mutlu olmanla ilgilenmez. sadece üremen ve üreyebilecek kadar yaşamandır önemli olan.

    bu bağlamda bakıp, tüm acılara siktiri çekmek sadece irade işidir.
  • ağır işsizlik gerektirir.
  • mutluluğun da bir süre sonra tekdüzeleşeğinden, sonrasında sıkıcı ve mutsuz hayatina geri dönüleceğini bilindiğinden işe yaramayacak yarasa da en fazla üç gün sürecek olan karardır. ne mutsuzluk ne mutluluk fazla uzun sürmüyor arkadaşlar. kötü görünse de yapımız gereği mutluluğu bile arıyoruz.
hesabın var mı? giriş yap