• dalavere veya danisikli dogus anlamina da gelmekte..
  • iki kişinin anlaşarak yalandan iş görmesi...
  • danışık, danışıklık anlamına gelen arapça'dan gelme bir kelime. kanunumuzda daha çok hileli durumlar için kullanılır.
  • tarafların üçüncü kişileri aldatmak amacıyla gerçek iradelerine uymayan açıklamalarda bulunmaları ve sözleşme yapmış görünmeleri.kural olarak her tür muvazaada hukuksal işlem geçersiz olur.
  • kural olarak her tür muvazaada hukuksal işlem geçersiz olmaz çünkü muvazaa, yapılmış olan bi evlilik sözleşmesinin fesh edilmesini gerektirecek bi durum olarak görülmemektedir.
  • her ne kadar muvazaayı düzenleyen borçlar kanunu'nun 18. maddesinde ve öteki kanun hükümlerinde muvazaalı sözleşmelerin hüküm ve sonuçları hakkında bir açıklık bulunmamakta ise de; taraflar arasında alacak ve borç ilişkisi doğurmayacağı, muvazaanın varlığının hiçbir süreye bağlı olmaksızın her zaman ileri sürülebileceği, mahkemece kendiliğinden (re'sen) göz önünde bulundurulması gerektiği, belirli bir sürenin geçmesi, sebebin ortadan kalkması veya ilgililerin olur (icazet) vermesi ile geçerli hale gelmeyeceği, uygulamada ve bilimsel görüşlerde ortaklaşa kabul edilmektedir.

    hgk, 1. hukuk dairesi, e. 2002/7233, k. 2002/7768, t. 18.6.2002

    ayrıca; muvazaayı ileri süren tarafın ispat yükü vardır. senede bağlı sözleşmeye karşı olan muvazaanın ispatı ancak yazılı delille mümkündür.
  • adi muvazaa ve mevsuf muvazaa olarak ikiye ayrılan durum.

    adi muvazaa durumunda gerçekte sözleşme yapılmakta; fakat bu sözleşme gerçekte var olmamak üzere meydana getirilmektedir. taraflar gerçekte eski hukuki durumlarını koruyacaklarını kararlaştırmışlardır.

    mevsuf muvazaa durumunda ise iki sözleşme vardır; bunlardan ilki gerçek sözleşme olup, asıl amacı içerir. diğeri ise görüntü sözleşmedir ve asıl sözleşmeyi maskeleme amacı güder.

    muvazaanın hükmü butlandır. tarafların yaptıkları gerçek sözleşmenin amacına itibar edilecek, görüntü sözleşme hükümsüz kalacaktır. ancak muvazaanın hükümsüzlüğü konusunda bazı istisnalar mevcuttur; mevsuf muvazaada gizli (gerçek sözleşme) de hükümsüz kalabilir. (kanunen şekle bağlı olması halinde.) ayrıca aile hukukunda bazı sözleşmelerde muvazaa iddia edilemez. (evlenme)
  • vergi hukukundaki peçelemeye benzer.
  • tanımlamak gerekirse; tarafların anlaşarak, üçüncü kişileri aldatmak üzere, gerçekte var olmasa da varmış gibi göstererek bir işlem yapmalarıdır.
    şöyle ki; a ve b bir sözleşme yapıyorlar. sözleşmenin iki tarafı da bağlamadığını ve bağlamayacağını ikisi de biliyor; ancak bunu bilmeyen bir üçüncü kişi c bu sözleşmeye inanıyor.

    iki türü vardır;
    a)saf muvazaa
    b)nitelikli muvazaa

    saf muvazaa; tek bir işlem vardır, ortada. a, b'ye borçlu olmasa da, b'nin itibarı artsın diye, b'ye borçlu olduğunu gösteren bir senet vermiş.
    nitelikli muvazaa; iki işlem vardır. biri görünüşteki muvazaalı işlem, diğeri de tarafların gerçek iradelerini yansıtan gizli işlemdir. şöyle ki; a, b'ye kalemini bağışlıyor; ancak annesi kızar, diye bunu satış olarak gösteren bir satış sözleşmesi yapıyorlar.

    yaptırımı; muvazaalı işlemin yaptırımına ilişkin iki görüş hakimdir;
    birincisi, muvazaalı işlemde tarafların işlemle bağlı olma iradeleri olmadığı için ortada kurucu unsurların eksikliği nedeniyle yokluk görüşüdür.
    ikincisi, muvazaalı işlem gerçekte var olsa da taraflar bunu kendi iradeleriyle baştan itibaren kesin hükümsüz kılmışlardır. ağırlıklı görüş kesin hükümsüzlüktür.

    ancak gizli işlem her halde geçerlidir. bunun da istisnası gizli işlemin geçerli olmaması için bir başka neden varsa, gizli işlem de geçersizdir.

    muvazaalı işlem, üçüncü kişilere de ileri sürülebilir. ancak bunun istisna halleri vardır.
    1) iyi niyetli iktisap eden kişiye,
    2) tapu kütüğüne haklı güven sebebiyle işlem yapan iyi niyetli kişiye,
    3) hakkın kötüye kullanılması nedeniyle muvazaayı ileri sürüyorsa kişi,
    4) yazılı bir borç ikrarı varsa,
    muvazaanın kesin hükümsüzlüğü ileri sürülemez.
hesabın var mı? giriş yap