• ing. miyopik iskontolama

    tozlu raflar arasinda kalmis bir entri idi. tekrar alalim. (bkz: play it again sam) (bkz: play it from the top)

    paranın zaman değeri, finans teorisi ve pratiğinin belki de en önemli kavramıdır. en basit şekliyle paranın zaman değeri, güngör uras'ın ayşe teyzesi'nin bugün halihazırda cüzdanında bulunan bir dolarının, bir yıl sonra bankada yatan döviz tevdiat hesabından eline geçecek bir dolardan daha değerli olmasıdır. neden böyledir?

    birincisi, ayşe teyze şu anda cebinde bulunan bir doları, gelecek seneye kadar bir ihtiyaç veya fırsat doğması halinde değerlendirme ayrıcalığına sahiptir. ikincisi, bankada duran hesaptan gelecek paranın garantisi yoktur; çünkü banka önümüzdeki bir sene içinde iflas edebilir veya devlet baska bir nedenden oturu banka mevduatlarına el koyabilir (bkz: 2001 2002 arjantin krizi). türk lirası cinsinden mevduatların devalüasyon riski de pek çoğumuzca iyi bilinir. ücüncü bir diğer unsur da, tanrı gecinden versin, ayşe teyze'nin hayatını kaybetme riskidir. dolayisiyla gelecekte ele geçmesi beklenen nakit akımları, paranın zaman değeri ve çeşitli risk faktörleri (enflasyon, iflas, devalüasyon, likidite, faiz, ekonomi ve piyasanin genel gidisati) dikkate alınarak hesaplanan faiz oranıyla (sermayenin fırsat maliyeti) bugünkü değerlerine iskontolanir.

    hayatta "bugünkü bir dolar-yarınki bir dolar" ikilemine benzeyen pek cok durumla karşı karşıya kalındığı da dogrudur (bkz: ya bülent ya ben). uzun vadeli ödüller ve cıkarlarla, kısa vadeli ödüller ve cıkarlar genellikle birbirleriyle catisirlar. örneğin, işyerinde (okulda) sinirleri kontrol edemeyip patrona (hocaya) veya müsteriye (hastaya) kızıp patlamak, ileride şişmanlama pahasına mideyi tıka basa doldurmak, kredi kartı borçlarınızı nasıl ödeyeceğinizi düşünmeden harcama yapmak, ders veya mesleginiz icin çalişmayı boşverip bütün gün gezip tozmak gibi tercihler, kısa vadede çekici gözükse de; uzun vadeli çıkarlar ve hesaplar tartının diğer ucunda varlığını hissettirirler ve çoğu zaman insanın kendini kontrol etmesini ve zevklerini ertelemesini teşvik ederler. cinsel hayatta da bu tur ikilemler yasanabilir.

    bir tarafta bugünkü fırsatlari ve ödülleri anında degerlendirmek, diğer tarafta da risk alıp geleceğe yatırım yapmak. bu iki uç arasında bir denge oluşturan (bkz: trade off) insanlar, akıl ve mantık terazilerini kullanarak nihai kararlarını verirler. zaman cok degerli bir kit kaynak oldugu icin geleceğe ait ödüllerin bir miktar iskontolanması söz konusudur. tabii iskonto orani kisiye gore degisir. (bkz: carpe diem) (bkz: ani yasamak) (bkz: once cefa sonra sefa)

    ancak "insan beşerdir, şaşar" deyişi bu tercih aşamalarinda da devreye girer ve karar verme sürecimizi etkiler. öyle ki, ne insan iradesi celiktendir, ne de akil ve mantik terazisi mukemmeldir . kisi, her ne kadar gelecekte elde edecegi büyük bir ödülü, küçük ve erken bir ödüle tercih ediyor gibi gözükse de, zaman geçtikçe ve alternatifler arasında bir seçim yapma zamani yaklaştıkça tercihlerin değişebileceği görülmektedir. ornegin kilo almamak için akşam yemeğinde tatlı yemeyeceğine kendi kendine söz veren kişi, garson tatlı siparişlerini aldığı zaman dayanamayıp baştan çıkabilir. bu türden durumlara, ekonomi ve psikoloji literatüründe myopic discounting (miyopik iskontolama) (bkz: steven pinker) adı verilmiş. şu tür diyaloglara da pek yabancı değilizdir herhalde:

    a: abi, sigarayı bıraktım kesin. ikramını alamayacağım. sağol.
    b: bir taneden ne çıkar canım. yak bir tane.
    a: eh, hadi seni mi kıracağım. ama bak sadece bir tane alıyorum, ona göre.

    benzer şekilde, ertesi gün sunusu veya sınavı oldugu, başka hiçbir şeyle dikkatini bozmamaya niyet ettiği halde "canım şöyle beş dakika bir icq'ya girsem ne cikar" diye düsünen, ardından "myopic discounting" üzerine bir entry de ben gireyim sözlüğe" veya "biraz da şu filme bakayım, hemen kalkarım" deyip de bütün gecesini bunlarla geçiren bir öğrencinin de pekala miyopik iskontolama kiskacina kendini kaptirdigi söylenebilir.

    kisilerin bu tür irade açmazlarindan kurtulmak için geliştirdikleri taktikler de ilginçtir. nba maçlarının başindan kopamadıkları ve bu yüzden ders çalişamadıklari icin kablolu tv'deki kanal sayısını azalttiranlar, kol saatlerini beş dakika ileri alanlar, alarm saatini uyandığında kapatmamak icin odanın en ötesine koyanlar, abur cubur seyler almamak icin süpermarkete hiç uğramayanlar veya markete gittiğinde iştahla her şeyi sepete doldurmamak için oraya gitmeden önce evde bir şeyler atıştıranlar gibi...
hesabın var mı? giriş yap