• nöronal plastisite kavramı, sinir sisteminin uyum kabiliyetini ifade eder.
    (bkz: öğrenmek)
    (bkz: alışmak)
  • özellikle serebral palsili çocuklarda hasarlanmış beyin kısmının yerine getireceği işlevi sağlam başka beyin kısmının üstlenmesi olayına denir. basit bir ifadeyle sinir sisteminin hasara yeniden uyum göstermesidir.
  • yarına kadar hakkında bir sunum hazırlamam gereken şey. şu an gözüme hiç sevimli gelmiyor, belki sonra baksam severim.
  • ya da nöroplastisite, merkezi sinir sisteminin çevresel uyaranlara uyum gösterebilme yeteneğidir. beyindeki nöronlar ve oluşturdukları sinapsların iç ve dış uyaranlara bağlı olarak gösterdikleri yapısal ve işlevsel değişiklikleri kapsar.

    basit bir örnek verecek olursak: bir canlının işitme duyusu, beynin hızla geliştiği yaşamın ilk yıllarında, bebeğin ses ile uyarılması sonucu gelişmektedir. bu nedenle bebeği sesten izole ederseniz işitme duyusu, dolayısıyla konuşma yeteneği gelişmez ve kullanılmayan bu yetilerin beyindeki merkezleri işlevsizleşir.
    bu olgu görme, tat alma ve bir çok duygu için de geçerlidir.
  • kısaca nöronal plastisite olmasaydı ne bellek olurdu ne de başka bir bok diye özetlenebilir, nöronun yaptığı her sinaps uzaya yollanan bir çemkirme cümlesi gibi kimsesiz kalırdı.

    plasitisitene sağlık.
  • nöronal ağın, değişen uyaranlara göre kendisini şekillendirmesi, yeni cevaplar oluşturabilmesi, öğrenme.
  • hala birçok bilinmeyi ile beraber büyüleyici mekanizmalara sahip beynimizin en büyüleyici özelliklerinden biridir.
    nöronal plastisitesi, beyin dokusunun dış etkenler altında uğradığı yapısal ve işlevsel değişiklikleri ifade eder. nöronal plastisiye yeni nöron* yapımı değildir. var olan nöronlar arasındaki sinapsların * yeniden yapılanması ve organizasyonudur. bazı kaynaklarda kortikal genişleme olarak da ifade edilir. beynimizi öğrenme konusundaki esnekliğini ifade eder. aynı işlemi çok defa tekrarlarsak o yol özelleşir, gelişir. en kaba haliyle, bir iş için ne kadar çok pratik yaparsak beyin "bu daha çok karşımıza çıkacak," diye düşünür ve o yola önem verir, geliştirir. zamanla yapılan iş adeta bir ezbere döner. tıpkı kaslar gibi beyin de zorlandığında kendini geliştirmeye programlanmıştır. evrimsel süreçte her canlıda içgüdü gereği en kolay yolu bulma eğilimi beyinde de söz konusudur. bir şeyleri öğrenmek konusunda ne kadar zorlarsak, ne kadar pratik yaparsak beynimiz o kadar gelişecektir.

    yaş, etkinlik (aktivite), cinsiyet, işlevin türü ve ilgili beyin bölgesi plastisiteyi etkileyen etmenlerdir. yaşlanma ile plastisite bozulur ve nörodejeneratif hastalıklar ortaya çıkabilir. aksi olarak aşırı plastisite: örneğin fazla ya da uygun olmayan nöronal bağlantıların kurulması ise epilepsi, nöropatik ağrılara neden olabilmektedir.
  • beynin, tahrip olmuş kısmındaki nöronların yerine sağlam kısımda olan nöronların köprü kurarak, tahrip olmadan önceki, alışkanlıklarımızı yapmamız için ilerlediği yola denir. bir anlamda yan yollar açarak istenilen durağa gelmeye çalışır.
  • hayatta bu ozelligi gelismis beyinlerin basarili oldugunu dusunuyorum. beyninizdeki hucre sayisi, kivrimlarin acisi, kac saat uyudugunuz, yargilama yeteneginiz bir yana plastisiteniz baska bir yana.
    yeni aglar orebiliyorsaniz, bulundugunuz ortama ayak uydurma kapasiteniz yuksekse hayatta kalirsiniz. yoksa ne kadar kivrimli bir beyine sahip olursaniz olun unutulup giden eziklerden olursunuz.
hesabın var mı? giriş yap