*

  • yonetmen. japon yeni dalga sinemasinin oncu ismidir. gencliginde universitede ogrenci hareketi liderligi de yapmistir. cesitli filmlerinin arasinda en cok taninanlari ai no corrida*, ai no borei*, merry christmas mr lawrence ve son cektigi gohatto bulunur. 1995 yilinda istanbul film festivalinde juri baskanligi yapmis, ayni sene gecirdigi felc dolayisiyla uzunca bir sure calisamamistir.
  • takeshi kitanonun üzerinden buyuk etkisi oldugu soylenir. kitano'nun ciddiye alindigi ilk yapim mutlu yillar bay lawrence'da oynatmistir oshima.
  • filmleri olur olmaz yerde önünüze referans olarak cikar, sizi meraka bogar. oğlum getir şurdan iki tane nagisa oshima, donat masayi diyesiniz gelir de diyemezsiniz; kelimeler boğazinizda dügümlenir.*
  • 1951 yılında shochiku film şirketi'nde asistanlık yaparken, stüdyonun ve bağlı yönetmenlerin "hollywood özentisi" olmasına bayrak açan, japon sinemasının "tabu kıran-baş kesen"i . 1961 yılında, kenzaburo'nun nobel edebiyat ödüllü hikayesi "varera no kyoki o ikinobiru miçi o oşieyo"dan sinemaya uyarladığı "kurbanı beslemek" önemli bir film olmasına rağmen, ülkemizde nedense "gahatto" ile yönetmene duyulan ilgi ayyuka çıkmıştır.
  • in the realm of senses ve in the realm of passion gibi iki olay filmi de bulunan,erotizm ve şiddet'i pasolini gibi iyi kullanan yönetmen.
  • bugün vefat etmiştir.
  • 1960’larda fransız yeni dalgası tüm dünyayı etkilerken, japonya’da da “nuberu bagu” ismiyle anılan japon yeni dalgası hareketi başlamıştı. avrupa’da olduğu gibi, “eski-yeni” çatışması ekseninde gelişen hareketin en önemli temsilcilerinden biri de nagisa oshima’ydı.

    atom bombasının yıkımıyla birlikte savaştan en fazla zarar gören ülkelerin başında gelen japonya, savaş sonrasında hızlı bir sanayileşme hareketiyle savaşın yaralarını sarmaya çalışırken, teknoloji tabanlı bu atılım toplumsal bir çözülmeye de neden oldu. yasujiro ozu filmlerinde en nitelikli örneklerini gördüğümüz, televizyonun evlere girmesiyle değişen hayatlar, çözülen çekirdek aile, kuşak çatışması gibi öğeler yeni japonya toplumunun da temel sorunları hâline geldi. ozu, kurosawa ve mizoguchi gibi yönetmenler sinemalarında bu sorunları ele aldılar ve sinemaları japonya’nın değişen toplumsal ve ekonomik koşullarıyla paralel şekilde ilerledi.

    1950’lerin sonlarında edebiyat alanında “taiyozoku” ismi verilen ve geleneklere karşı çıkan, amerika’nın 60’lardaki karşı kültür hareketinden de etkilenen bu akım, sinemada da etkisini kısa sürede gösterdi. yasushi nakahira’nın kurutta kajitsu (1956) filmi japon sinemasında önemli bir dönüşüm sürecinin de ilk işaretlerini veriyordu; fakat esas yeni dalga nagisa oshima, kiju yoshida ve masahiro shinoda gibi yönetmenlerin filmleriyle doğacaktı.

    yeni yönetmen kuşağı geleneksel japon sinemasının bittiğini, çağı yakalamaktan uzak ve demode olduğunu söyleyerek, godard, truffaut, resnais, fellini ve antonioni gibi bir auteur kuşağının “yenilikçi” filmlerini övgüyle karşılamayı seçti. bu yönetmenler geleneksel japon sinemasına olduğu kadar, yukarıda adını andığımız japon yönetmenlerin sinemalarına da karşı bir duruş sergilediler; kendilerini bu yönetmenlerden farklı bir yerde konumlandırmayı tercih ettiler.

    japon yeni dalga sinemasının en önemli yönetmeni konumunda olan nagisa oshima da filmlerinde geleneksel japon sinemacıları gibi hümanist ve sıcak bir anlatımı öne çıkaran filmler çekmek yerine, yeni dünya düzeninde bireyin durduğu yeri sorgulayan filmler çekti. intihar, ölüm ve cinsellik gibi temaları filmlerinde sorguladı.

    aşk ve umut mahallesi (ait to kibo machi, 1959)’nde, büyük bir sanayi kentinde aşkın ve umudun yok oluşuna, gençliğin acımasız öyküsü (seishun zankoku monogatari, 1960) isimli eserinde öfkeli ve asi gençliğin hikâyesine, güneşin batışı (taiyo no hakaba, 1960)’nda uyuşturucu müptelası insanların ayakta tutunma mücadelesine odaklandı.

    1961’de yönettiği shiku (1961) filmi yönetmenin görüşlerini en açık şekilde ortaya koyduğu ve geleneksel değerlerle çatışmasını beyazperdeye taşıdığı yapımlarından biri oldu. filmde, uçağı düşen amerikalı bir pilotun köy halkı tarafından tutsak edilmesi üzerinden savaşın tüm sorumluluğunu japon milliyetçiliğine ve yabancı düşmanlığına bağlayan oshima, japonya’nın kurtuluş reçetesini de yeni yetişen genç kuşakta görüyordu.

    ipe çekilme (koshikei, 1968) filmi oshima’nın uluslararası arenada tanınmasını sağlayan yapım olarak kariyerinde önemli bir yer teşkil etti. ölüm cezasını ağır bir şekilde eleştirdiği filmde, tecavüz ettiği iki kızı öldüren ve sonrasında pişman olan bir koreli öğrencinin hikâyesini anlatan yönetmen, filmiyle birlikte büyük bir tartışma yarattı.

    1976’da ise oshima’nın ismini bütün dünyada duyuran ve yönetmenin en önemli filmlerinden olan duyu imparatorluğu (ai no corrida) geldi. erotizmin sınırlarını zorlayan yapım, ingiltere’de ingiliz film enstitüsü tarafından ödüle layık görüldü. bu filmden iki yıl sonra, 19. yüzyılda yoksul bir köyde yaşanan aşk hikâyesinin konu edildiği tutku imparatorluğu (ai no borei) filmiyle oshima cannes film festivali’nde altın palmiye için yarıştı ve “en iyi yönetmen” ödülünü kazandı.

    jean claude carriére’nin senaryosunu yazdığı max sevgilim (max mon amour, 1986) ile bir kez daha altın palmiye’ye aday olan yönetmen, sonrasında geçirdiği inme nedeniyle uzun süre film çekemedi. son filmi olan gohatto (1999)’da ise, shogun dönemi japonya’sında samurayların yetiştirilmesini ele aldı.
  • film tarihinin önemli yönetmenlerinden birisiydi ama maalesef kaybettik. belki aramızda değil ve olamayacak artık fakat oşima'nın özgürlüğü araması bize ilham vermeye ve sinemayı sevdirmeye devam edecektir.
  • macoto tezka'nın yönetmenlik kariyerinin ilk yıllarında onun kısa metrajlı filmlerini beğenmişti bu nagisa oshima.

    üstteki entry'lerden gördüm, 15 ocak 2013'te vefat etmiş, üzüldüm ya. :(
hesabın var mı? giriş yap