*

  • bu nalburluk zannedersin tamamen erkek cinsinin özgüvenini yıkmak için icad edilmiş bir meslek dalıdır. şüphesiz bu erkek cinsinin ev işlerine aşinalığına göre değişir. ama en uzmanımız, en elimizden iş geleni, en evde tamir edilmedik, el atılmadık köşe bırakmayanımız olsun, o bile nalbura gittiğinde "yok o senin işine yaramaz, sana şu matkap ucundan verelim, yoksa dağıtırsın ağacı" uyarısıyla, ayarıyla karşılaşmaz mı? hele ki benim gibi bu işlere çok uzak ama bir şekilde kendi başına bir şeyler becermek zorunda kalan bir bünye olsun. iki ihtimal vardır. girersiniz dükkana ve kafadan "ben bu konuda hiçbir şey bilmiyorum bayım. sıfır yani. tamamen boşum. sen ne dersen onu yapacağım" denir, hiç ayar mücadelesine girilmez. ya da nalbur öncesinde bilen birilerine danışılır, iyi bir rapor hazırlanır, "o bulunmazsa bu, o bulunmazsa şu, o bunu derse şöyle cevap verilecek, ona bok atarsa hiç bozma ısrarlı ol" gibi seçenekler iyice ezberlenir, yoğun bir kamp döneminin ardından nalburun karşısına çıkılır. bu da sağlam bir yöntemdir, tabii yapılacak işin hacmine göre. çünkü iş büyüdükçe bir yerden açık vermek kaçınılmaz olur. bunlar konuya uzak insanların alabileceği önlemler. elinden iş gelenler ne yapar, pek bilemiyorum. ama nereden bakarsan bak bir strestir bu, huysuzlanır erkek dediğin cins.
  • bu aslinda amerikan erkekleri nde daha fazla görülürmüş zira mentese de alsaniz kapı kulbu da alsaniz satici dan duyacaginiz söz do you wanna screw for it olacaktır.
  • nalburlar kadin, erkek, genc, yasli demeden herkesin diy ozguvenine saldirdiklarindan, gereksiz olan bir stres cesididir.
    erkekseniz "hangi matkap ucunu kullanacagini bilmeyene erkek mi denir?" suzusuyle suzerler, kadinsaniz "ben biliyorum sana lazim olani, de get evinin isini yap" suzusuyle. dolayisiyla pek kacisi yoktur.
    diger yandan dusununce detaya yillarini vermis adamlar. abartmayalim ama neredeyse eczacilik gibi tecrube isteyen, tavsiyesine basvurulan bir tuccarlik cinsi, ama hic aklimiza gelmez bu. onlar da hinclarini boyle aliyor, bole tatmin oluyor herhalde.

    bir erkek icin daha stresli durumlara ornek:

    (bkz: kadikoy mango magazasinda erkek olmak)
    (bkz: sevgiliye orkid almak)
  • eğer babanızın "oğlum osman amcana git 3 kilo alçı versin" referansıyla gidiyorsanız yaşayacağınız stres sadece "iki kilo muydu 3 müydü lan" stresi olacaktır. zira nalbura gitmek için seçtiğiniz yol misket oynayan arkadaşlarının yanından geçmesin mi!
  • kazıklanma stresidir zaman zaman. şişli'de 6 liraya aldığın atık su borusunu mecidiyeköy'de 2.5 liraya, nişantaşı'nda 3 liraya alırsın.
  • kırmızı çekiç arayan bir çift gözün hissettiği stres.
    -yav o kadar topladık çıkardık, aha işte yok burda da.
  • -merhaba (merhaba mı, çok mu yumuşak oldu ne?)
    -buyur abi (annem gelse buyur abi derim, alışkanlık işte)
    -alçı alıcam 2 kilo (evet alıcam, kararım kesin)
    -hangisinden verelim? (saten mi sıva mı kartonpiyer mi ney)
    -iyisinden ver (para mühim değil)
    -abi şimdi saten var sıva var hangisinden istiyosun? (kartonpiyeri bilmiyodur zaten hem çok uzun)
    -sıva ver sıva (of ya sıçtım! hatta o kadar heyecanlandım ki adamın sadece son kelimesini aklımda tutabildim ve onu tekrarlıyorum)
    -buyur abi (dedim ya alışkanlık)
    -merhaba (hasktr bu sefer çok kötü sıçtım)
    -iyi günler abi (hahah çok kötü sıçtı lan)
  • ağzı bozuk nalburlar sayesinde oluşur.
  • henüz tuhafiyeye gitmemiş veya kumaşçıya uğramamış erkektir.

    nalbur alışverişi öncesinde erkekte görülen stres, hamama gitmeden önce görülen strese benzer. asılsızdır. korkmayın! hamama gireni tellaklar sikmiyor.

    nalburda yaşayacağınız da aslında erkek dayanışmasıdır. korkmayın, erkekler dayanışmaya çabuk girerler.

    erkek dayanışmasının püf noktası, karşınızdaki adamı onurlandırmaktan geçer. kuracağınız cümleyi "bana ne tavsiye edersin" diye bitirirseniz eğer, size en az on çeşit çözüm sonacaktır. (bauhaus'un stoğu iyi ama mahalle nalburunun da yeri her zaman ayrı)

    esas sorun tuhafiyede ve kumaşçılarda başlıyor. evet orası bir kadın dünyası. orada yoksunuz.
    ne alışveriş yapan kadınlar ne de tezgahtar sizi görüyor. dikkatli olmazsanız üstünüze basarlar.
    ve yemin ediyorum, tuhafiye ve kumaşçılar, sanayideki nalburların hiçbirinde göremiyeceğiniz kadar vahşi yerlerdir.

    adını bile bilmediğin şeyi tezgahtara tarif etmeye çabalarken, kadının teki gelip, omuz atıyor ve araya girerek başka bir şey alıyor. hani toplumsal cinsiyet moplumsal cinsiyet istediğiniz kadar döktürün, tuhafiyede bildiğin ezik oluyorsunuz. temel görgü kurallarının işletilmesini bile talep edemiyorsunuz.

    yatak örtüsünün kenarındaki dikişi kapatacak, örtünün kumaşı ile kontrast renkte kumaş arıyordum. kafamda canlandırdığım, 50mm eninde bir çerçeve idi. sonunda dükkandan sik gibi 5mm eninde puantiyeli biye ile çıktım. neyse bu akşam yeniden kumaş alacağım. 19 mayıs tatilinde bitiririm artık yatak örtüsünü.
hesabın var mı? giriş yap