• (bkz: abartmayalım)
  • şu anda müezzinlerin çoğunluğu uyuyan bir şehre bildirisi.
  • sabah ezanında geçen ve beni çok derinden etkileyen bir cümdedir.

    bence burda 'namaz uykudan hayırlıdır'ın temel anlamının yanında, sizin için neyin hayırlı olduğunu bir tek ben biliyorum ve bende size, bunu (sizin için neyin hayırlı olduğunu) bildiriyorum manası vardır.ve bu bir lutuftur.
  • pek çok gün olduğu gibi, bu sabaha karşı da kulağımda gümbürdeyen kelam. gerçi gümbürdeme dediğime bakmayın, moda'da oturan insanım ben, en yakın cami -ölçüyorum bi dk- 450 metre. pencere kapalıyken duymuyorum bile. kusura bakma allam senin de günahını aldık ama... sdfhshd

    ama bence allah burada mesajı yanlış verdi. çünkü uykudan zaten bir sürü şey daha hayırlı, o an kalksam odamı toplasam o da bir hayır. parametreyi hatalı kullanmış olabilir misiniz sayın allah, tamam uykudan hayırlı bir şey yapmak iyi tabii ama neden namaz, anlatsana biraz?

    mesela ben kalkmış namaz kılmış olup da, tam o saatlerde yaşadığım enfes aydınlanmayı pas geçmiş olsam, bu daha mı mutlu edecekti seni? yapma bak din kardeşiyiz.

    *
    neyse ben şuna takıldım bu sabah, insanın kendisiyle dalga geçebilmesi meğer gerçekten ne kadar kritik bir noktaymış ya la?

    bu aydınlanma nereden nasıl geldi hiç hatırlamıyorum. ne düşünüyordum da aydınlandım, hiçbir fikrim yok. bence allah bu cebrail'i hepimize arada gönderiyor da işte onu en baştan "peygamber meleği" tayin ettiği için biz hiç üstümüze alınmıyoruz. ama geliyor yani bence çok kesin, yoksa insanın aklına bu kadar alakasız şeyler olmadık zamanlarda nasıl gelir? "birden aydınlandım" dediğin şey aslında net cebrail efendinin işleri, allah çok yüz bulmayalım diye bunu bize çaktırmıyorsa demek ki.

    yani hepimize aslında var biraz peygamberlik.

    hayır bir de ene'l hak diyebilmiş büyüklerimiz var ve çok şükür kendilerini öğrenebildik, yahu ben ene'l hak diyen insanın devamıyım sen kim peygambersin ya sdfhjshf pardon. ama bence tam yeriydi.

    *
    aydınlanma diyorduk, dalga geçmek diyorduk.

    *
    işte nereden estiyse, yahu dedim, ben kendisini bildi bileli geçmişiyle, geleceğiyle, şimdiki haliyle, yaptığıyla, yapmadığıyla, bildiğiyle, bilmediğiyle dalga geçebilen insanım. kendimden bahsederken sfhshfshfhd diye gülmemişliğim yok.

    başıma kötü bir şey geldiğinde bunu kimseden saklamışlığım yok.
    işleri sıçıp batırdığımda bunu inkar etmişliğim yok.

    yahu neden olsun, biri yedi o boku, duruyor orada o bok, ben işemedim de miki mi işedi?
    ne oldu o hatalar uzaydan mı geldi?
    e ben yaptım? komikti? yahu bunda ne var allaşkına?

    *
    şimdiye kadar benim bu halimi görüp de şaşırmayan ya da bununla eğlenmeyen insan tanımadım. hayır bir de diyorlar ki "ne kadar rahat anlatıyorsun" e napim? zaten bok gibi şeyler geçiyor başımızdan, anlatmayıp napim? kendimi rahatlatmayıp napim? ki görseniz aslında o kadar çok konuşan biri de değilim he, sor murat'a sor özlem'e sor. benim olayım yazıyla. ve kendine dair eksik gördüğünü ifade etmekten çekinecek bir şeyi hiçbir zaman bulamamayla.

    işte o yüzden, benim bu halime şaşıran insan görmek beni hep şaşırtmıştır. çünkü aksini hiç düşünmediğim gibi, bunun "değişik" bir şey olduğunu da tahayyül bile etmedim. yahu bir balık "suda yaşıyor olmam çok enteresan gerçekten hıhım evet" der mi abi? onun gibi bişey işte.

    *
    bak hala aydınlanamadık dikkat edersen sdhshdsdh

    *
    konu şu ki, benim hayatıma giren çıkan yığınla adamın hiçbiri ama hiçbiri (bir tanesi hariç ona ayrıca gelcem) bu açıdan benim gibi değildi ya la?

    ben hepsine, allah belamı versin bak hepsinin telefonu hala var inanmıyorsanız arayıp sorun, "ya böyle bir durum olduğunun farkındayım" diyebiliyorken, karşılarına geçip elli saat kendime dair sorgularımı paylaşıyorken, biri de kalkıp bana bunu yapmadı birader.

    ne güzel dünya öyle ya. dagny kendini sorgulayıp bütün bunları gözünün önünde yapsın, hatta o halleriyle dalga geçsin, "ohaa ne saçmalamışım la hakkaten" diye gelsin sana aydınlanma anlatsın, kendine yakışanı yakışmayanı hep seninle paylaşsın, "dfhshfhsf geçen yine çok saçma bir insanım" diye kendi gündelik hayatının mizahını yine kendi yapsın, beyefendilerin tek dediği "hıhım evet."

    *
    yahu of ben bunun farkında yemin ederim daha bu sabaha karşı vardım. of.

    annem de benim gibi bir kadındır, o yüzden acayip eğleniriz biz onunla. her şeyle dalga geçebilir ve bu her şeyden kendisi müstesna değildir. işte o bana yeri her geldiğinde der ki, "kendisiyle dalga geçebilen insan iyi bir insandır."

    yemin üzerine yemin ederim ki ben, 563 yıldır duyduğum bu lafı, daha bu sabah anladım.

    *
    çünkü bu bir derinlik meselesi.
    bu karşındakinden çekinmemek değil sadece, çünkü karşındakinin davranışı "senin zihninde" bir anlam ifade edecek.
    işte bu, aslında kendi zihninden çekinmemekle ilgili bir şey.
    varoluşunu hatasızlığın peşinde harcamamak.
    ve bir hata yaptığın zaman efendi gibi bununla yüzleşmek - ama bunu drama unsuru da yapmamak.

    *
    insan yaptığı yapmadığı bir sürü şeyde kendisinden kaçıyor aslında.

    mesela işte benim son olay. gayet sinirden tepindiğim ve gerçek bir kavgaya tamamen hazır olduğum bir zamanda, adam sen beni sakinleştir toparla. bundan iki ay sonra ise, aynı gerekçeleri önüme koyup, "ben ayrılmayı zaten düşünüyordum tatlım sorry" diye pat diye bırak.

    neden? çünkü aslında ayrılmak isteyen kendisiydi evet ama bunu kendi istediği zaman ve "kendisi giderek" yapmayı tercih etti.

    neden? çünkü hem bunun aksiyle, yani kendisiyle, hem de asılmasına sebep olacağı yüzle yüzleşme enerjisi yoktu.

    neden? çünkü "neden olsun ki, hiç başkası için kendisiyle yüzleşir mi insan?"

    e peki kendisi için de kendisiyle yüzleşmiyor hiçbir insan, odadaki fili ne yapalım?

    *
    hayır sorulduğunda bakıldığında çok da "tamam" insanlarsınız o çok acayip.

    -----

    hidden track: entry'nin içinde bir adam geçirip onu orada bırakmışım.

    o hikayenin sonu şöyle oldu. ben çok aşıktım tamam mı ama ölüyorum filan. adam da öyleydi. dünyanın en tatlış ilişkisiydi o, o zaman.

    sene 341, mevsime uydum
    sebep oldu şeytan, bir cana kıydım
    katil defterine adımı yazdım
    eşkiya dünyaya hükümdar olmadı. zaten olmasın allah korusun.

    o benim en derin vicdan azabımdır. 24 yaşındaydım. yedi sene geçti. eğer öyle bir hata yapmasaydım nasıl biri olurdum bilmiyorum, şu anda olduğum kişiden de memnunum, yani artık bu benim için bir drama değil.

    ama hala, benim en derin vicdan azabım.

    işin ilginci, yedi sene önce o adam bana neler dediyse, ben işte onların bir kısmını, o kısmın neredeyse aynısını, muhtemelen aynı kelimelerle, hatta aynı akıl yürütme şekliyle, daha birkaç gün önce başkasına dedim.

    e şimdi bununla yüzleşmeyeyim de napayım turşusunu mu kurayım? kendime dalga geçmeyeyim de napayım seninle mi geçeyim? komik abi. sen kurarken kader gerçekten gülüyor, neden bundan kaçıyorsun?

    -----

    sevgili tanrı,

    evet namaz uykudan hayırlı olabilir. ki bazen uyumak da bir sürü şeyin üstünü örter, iyi gelir, huzur verir.

    ama olaya bir de bu taraftan bak ve rica ederim parametrelerini tekrar düşün. öptüm byes.
hesabın var mı? giriş yap